Yaşam

Ünlü beyin cerrahı Yusuf Erşahin klima kurbanı mı?

Prof. Erşahin'in kanında iyi temizlenmeyen klimaların hava filtrelerinde bulunan ve insanlarda hastalıklara yol açan bir bakteri bulunduğu belirtildi

20 Haziran 2014 17:44

Akciğer enfeksiyonu nedeniyle yaşamını yitiren Beyin Cerrahı Prof. Yusuf Erşahin’in kanında klimalardan bulaşan lejyoner hastalığı mikrobunun saptandığı belirtildi. Erşahin'in ölümcül mikrobu Adana'da kaldığı otelde kaptığı iddiası üzerine dikkatler bir kez daha klimalardaki tehlikeye çevrildi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli Beyin Cerrahı Prof. Dr. Yusuf Erşahin, akciğer enfeksiyonu nedeniyle 56 yaşında hayatını kaybetti.

Prof. Erşahin'in kanında özellikle iyi temizlenmeyen klimaların hava filtrelerinde bulunan ve insanlarda pnömoni gibi hastalıklara yol açan Legionella pneumophila adlı bakteri bulunduğu belirtildi. Erşahin'in bakteriyi geçtiğimiz hafta bir kongreye katılmak için gittiği Adana'da kaldığı otelde kaptığı üzerinde durulduğu ve otelle ilgili inceleme başlatıldığı bildirildi.

Ntvmsnbc’den Tülay Karabağ’ın haberine göre, Çocuk Beyin Cerrahisi'nde geliştirdiği ameliyat yöntem ve cihazları ile dünyaca tanınan ve yüzlerce cerrah yetiştiren Erşahin'in ölümü, klimalardan bulaşan hastalıkları bir kez daha gündeme getirdi. Namık Kemal Üniversitesi’nden Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Topkaya ntvmsnbc’ye yaptığı açıklamada; sadece klimaların değil, bütün depo sularının insan sağlığı açısından ciddi bir risk olduğunu söyledi. Durgun ılık suların tehlike taşıdığını belirten Topkaya, özellikle hastane, otel, plaza, iş yeri gibi kalabalıkların yaşadığı yerlerdeki klimaları ve su depolarını işaret etti, “Hastane, otel, plaza ve evlerdeki su depolarının bakımı çok iyi yapılmalı. Çünkü bu mikrop, su depolarından gelen hava ile bulaşıyor. Yani aslında klimalar değil, havalandırmalar sorumlu. O yüzden Turizm Bakanlığı bu anlamda bütün otellerin sularını kontrol ettiriyor” dedi.

 

Su depolarının ve klimaların bakımı titizlikle yapılmalı

 

Legionella bakterisi, idrarda ve kanda kolayca bakılabilen testlerle belirlenebiliyor. Lejyonerin ölümle sonuçlanmaması için tanıda geç kalınmamasının önemine değinen Prof. Topkaya, hastalığın antibiyotikle tedavi edildiğini belirterek şöyle konuştu: “Hayatını kaybeden profesör açısından bakarsak sanırım çok geç kalınmış. Çünkü hastalığın atipik bulguları var, doğrudan pnomoni düşünülmemiş olabilir. Genellikle yüksek ateş yapar, karın ağrısı, baş ağrısı, konvülzyon gibi belirtiler olabilir. Tanıdaki tek sıkıntı; normal bakteriler gibi üremiyor o nedenle bakteri kültürü istenirken, ‘pnomoni veya lejyoner şüphesi var’ diye istenmesi lazım.”

 

Yurtdışına gidip gelenler dikkatli olmalı

 

Sularda üreyen, klimalar aracılığı ile bulaşan ve aşısı olmayan lejyoner hastalığından korunmada bireysel olarak alınacak tedbir olmadığını aktaran Prof. Topkaya, “Ama yüksek ateş iki günden fazla sürerse mutlaka doktora gidilmeli.

Otellerin, hastanelerin ve evlerin su depoları çok titizlikle temizlenmeli, bakımları düzenli yapılmalı. Yazlıkçıların kullandıkları temizlenmeyen su depolarında da bu bakteri üreyebilir, dolayısıyla yazlıkçıların su depolarını klorla temizlemeleri lazım. Ayrıca yurtdışına gidip gelenlerde de görülüyor, bu nedenle bulgular olursa mutlaka araştırılmalı” uyarısında bulundu.

 

Lejyoner nasıl bir hastalık?

 

Hastalığa yol açan bakteri 1977 yılında Philadelphia'da lejyonerlerin toplantısı sırasında ortaya çıkan salgınla tanımlandı ve ve hastalığa lejyoner adı verildi. Bakteriler klimalarda kolayca barınabiliyor ve havaya yayılıyor. Bu havayı soluyanların vücuduna girmesiyle de hastalık ortaya çıkıyor. Altta yatan başka bir sorun yoksa çoğunlukla hafif grip şeklinde geçiriliyor. Ama bağışıklığı baskılanmış veya zayıflamış kişilerde, sigara kullanan ya da solunum yoluyla ilgili başka hastalıkları olanlarda daha ağır seyrediyor, akciğer iltihabına ve ölüme neden oluyor.