Bağımsız Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP Genel Merkezi'nde gerçekleştirdiği 40 dakikalık görüşmeye ilişkin açıklamalarda bulundu. Özdağ "Bazı çevrelerin referandum sürecini iç çatışma süreci olarak kurgulamak istediğine dair kanıtları paylaştım "dedi.
Ahmet Takan'ın Yeniçağ'ın bugünkü (27 Ocak 2017) nüshasında yayımlanan 'Özdağ, Kılıçdaroğlu'na kanıt dosyası verdi...' başlıklı yazısı şöyle:
Vallahi!.. Memleketin gündemi, neresinden tutarsan tut dökülüyor misali!.. Şöyle tek bir konu üzerinde, günlerce, geniş geniş, rahat rahat yazamaz olduk...
Neyse!.. Satırları doğal akışına bırakalım. Elimizdeki son haberleri, kulis bilgilerini aktaralım. Önce, dün sabah saatlerinde Ankara'da CHP Genel Merkezi'nde gerçekleşen sürpriz bir görüşmeyi aktarayım.
MHP Genel Başkan adayı Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, uzun süredir, yılmadan yorulmadan, ülkemizde meydana gelen terör olayları ile ilgili son derece kritik tespitler yapıyor ve önemli uyarılarda bulunuyor. Ümit Özdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etti. 40 dakika görüştüler. Özdağ'a görüşmeyi sordum; "Bazı çevrelerin referandum sürecini iç çatışma süreci olarak kurgulamak istediğine dair kanıtları paylaştım "dedi. Kanıtların içeriğini paylaşmak istemedi Ümit Özdağ. "Açık kaynaklar, kapalı kaynaklar ve yarı açık kaynaklar" demekle yetindi. Özdağ, oldukça kapsamlı bir dosya sundu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na. Görüşmede Kemal Kılıçdaroğlu'nun ne değerlendirme yaptığını sorduğumda ise Özdağ, "Onu benim söylemem doğru olmaz. Dikkatle dinledi. Değerlendirmelerde bulundu. Notlar aldı" diye cevap verdi.
Türkiye'nin en kritik eşiğinde, Başbakan'ın Başbakan Yardımcısının, AKP'nin referandum kitapçığının milleti terörle tehdit ettiği bir süreçte bu görüşme ve Kılıçdaroğlu'na sunulan dosya çok önemli. Kanıtlar son derece sağlam ve hayati nitelikte!..
***
"Kimseye 'OHAL'de referandum yapıldı' dedirtmeyiz" diyen AKP iktidarının geçici Başbakanı Binali Yıldırım'ın neden fikir değiştirdiği (!) sizler için merak konusu olmuştur!.. Saray'ın en yakın halkadaki danışmanları ile konuştum. Hafif bir tebessümün ardından "Reis küçük bir kulak bükmeyle ikna etti. 'Sen karışma bu işlere otur bakalım yerine' dedi. O da, 'peki efendim' dedi" diye anlattılar ikna sürecini!.. R. Erdoğan'a en yakın kaynaklara göre, OHAL en az 1 yıl daha devam edecek. Çizdikleri siyasi senaryolardan çıkardığım; referandumdan sonra AKP'li bazı eski ve halihazırdaki isimleri fırtınalı bir süreç bekliyor. Bir dee!.. En geç 2018 ilkbaharı için planlanan erken genel seçime de OHAL şartları içinde gideceğiz gibi görünüyor.
***
Geçici Başbakan Binali Yıldırım, bir yandan referandum için ekonomik rüşvet paketleri açıklıyor. Diğer yandan iş dünyasına, "yaza kadar sabredin" diye tavsiyelerde bulunuyor. Dövizde bir türlü frenlenemeyen yükselişten bahsederken de, "AB ile aramızdaki yanlış anlamalar..." diye ifadeler kullanıyor. Memleketin hal-i pür melali ortadayken (!) tam bu noktada, Dışişlerinde ve saray diplomasisinde yaşanan bir krizden haber vermek istiyorum. Diplomatlar, bir süredir yoğun bir şekilde Avrupa ülkeleri liderlerinden R. Erdoğan için randevu almaya çalışıyor. Fakat, başaramadılar, başaramıyorlar. Hangi kapıyı çalsalar olumsuz yanıtla karşılaşıyorlar. Çok büyük sıkıntı içindeler. Bu yüzden ara bir formül bulundu; Erdoğan, Doğu Afrika turuna çıkarıldı. Avrupa'da yüzlerine kapanan kapılar karşısında kan ter içinde kalan diplomasimiz şimdi tüm gücünü (!) ABD'ye yöneltti. Dünya lideri (!) Erdoğan'a, Nisan ayı içinde ABD Başkanı Trump'dan randevu almak için "seferberlik" ilan edildi!..
***
AKP iktidarı, tam kadro canlı yayınları işgal edip, millete referandum tehditleri savururken, dün Türk dünyasının aksakalı, bilge lideri Nursultan Nazarbayev Kazakistan'da devlet televizyonunda canlı yayında yaptığı konuşmada "başkanlık sisteminden vazgeçtiğini, parlamenter sisteme geçileceğini" ilan ediyordu. Türk dünyasının bilge lideri şunları söylüyordu;
"Ülkemizde Cumhurbaşkanı yetkilerinin bir bölümü parlamento ve hükümete devredilmesi gerektiğini ve bunu yapmanın zamanı geldiğini düşünüyorum. Hazırlanan anayasa değişikliği ile daha demokratik bir idari yapıya doğru ilerlememiz lazım. Yeni anayasa metni yayınlanarak halkın görüşüne sunulup kabul edilecek. Kazakistan'ı uzun yıllar yöneten biri olarak ülkemizde yetki dağılımı yapılmasının zamanı geldiğini söylemek istiyorum. Cumhurbaşkanı elbette işsiz kalmayacak. Yapılacak anayasa değişikliği başkanlık modelinden tamamen vazgeçilmesi anlamına gelmiyor.Cumhurbaşkanı parlamento ile hükümet arasında üst hakem kalacak."
Nazarbayev'in bu konuşmasının Türkiye'de duyulduğu anda saraydan havuz medyasına "kesinlikle yer vermeyin" talimatları gidiyordu.
Manidar!.. Değil mi?..