Türkiye Psikiyatri Derneği, Uludere raporu hazırladı. Uludereli ailelerle konuşan dernek, raporunda "Halk umutsuz, kadınlar sadece siyah giyiyor, çocuklar çikolata yemiyor, oyun oynamıyor" ifadeleri yer aldı.
Şırnak’ın Uludere ilçesinde hava operasyonunda 34 kişinin yaşamını yitirmesinin yıl dönümü yaklaşırken, Türkiye Psikiyatri Derneği’nin hazırladığı ‘2. Uludere’ raporunda, bölgede travmanın sürdüğü, halkın öfkeli ve umutsuz olduğu belirtildi.
Radikal gazetesinden Mine Tuduk'un haberine göre; Türkiye Psikiyatri Derneği'nin raporuna göre, Uludere’de kadınlar iç çamaşırlarına kadar siyah giyiniyor, her perşembe mezarları ziyaret ediyor, geride kalan kanlı tişörtü koklayarak ağlıyor. Köylerde düğün yapılmıyor, çocuklar oyun oynamıyor, çikolata yemiyor.
Rapor hakkında bilgi veren Dr. Hira Selma Kalkan şöyle konuştu:
"Çocukların özellikle öğrencilerin çok ciddi davranış problemleri var. Kızgın ve öfkeliler... Okul camlarını kırmak ya da bir çocuktan beklenmeyecek ölçüde aşırı politize söylemler söz konusu. Bazı çocuklar çok tedirgin, her an kötü bir şey olacakmış gibi davranıyor. Bazıları da yalnızlığı seçmiş, dostluk kurmuyor, konuşmuyor. Bölgede askeri araç ve helikopter geçişleri var, bu sesleri duyduklarında her an bir şey olacak gibi, kendilerini koruyacak kimse yokmuş gibi kâbus ve korku yaşıyorlar. Okulun eşyalarına zarar veriyorlar, ders başarıları düşmüş durumda. Birbirlerine kötü davranarak kavga ediyorlar. Çocuklarla psikolojik destek verecek rehber hoca, ya da bir psikolog bile yok. Çocuklar eğlenceli oyunlar ya da futbol bile oynamıyor. Çikolata, kola gibi keyif veren besinler bile tüketmiyor."
"Kadınlar için de travma boyutları çok büyük. Öfkeli, umutsuz, saldırgan, uykusuzlar. Adalete duyulan güvensizlik bir acıyla baş edememe hali yaratmış. Bitmeyen bir yas halindeler. Normal yas sürecinde öleni unutmazsın ama bu kayıba bir alışma süresi de vardır. Her gün mezara gitmezsin. Kadınlar iç çamaşırlarına kadar siyah giyiniyor ve her hafta perşembe günü toplanarak kayıplarının mezarına gidiyorlar. Buna travmatik yas hali diyoruz. Köyde düğün yapılmıyor, eğlenceli bir faaliyette bulunulmuyor. Ortak düşünce ‘Onlar öldü biz nasıl unutup mutlu olabiliriz’ şeklinde. Kaybettiği çocuğunun bombalama sırasında yanmış kol saati ve öldüğü sıradaki kanlı tişörtünü yıkamadan, sırf evladının kokusunu alabilsin diye saklayan anneler var. Normalde kayıptan sonra şok olur, öfke ve kabullenme aşaması başlar ve herkes inancına göre bunu içselleştirir. Ama Uludere’de ölümü anlamlandıramıyorlar. O yüzden de yas bir türlü tamamlanamıyor."
İşte rapordan bazı bölümler
*Toplu mezarlığa gömdükleri kayıplar için 6 aydır her perşembe mezara gidiliyor.
*Kadınlar durgun, boşluğa bakar gibiler, konuşmaya mecalleri yok gibi, ses tonları düşük.
*Uykusuzluk, iştahsızlık, sık sık ağlama, kırılganlık, ani öfkelenmeler var.
*Öğrencilerin başarısı düşmüş. Öğrencilerde; slogan atma, aniden bağırma, parti yöneticileri gibi konuşma davranışları gözlemlendi.
*Travmayla baş etme tutumunda uçlar meydana gel-miş, bazıları suçluluk duygusuyla hayatını yaşayamaz hale gelmiş, bir kısmı aşırı politize olmuş, bir kısmı sürekli televizyon izleyerek günlerini geçiriyor, köylüler arasında fikir ayrılıkları oluşuyor, köyden göçler başlamıştır.
*Bir kısmı korktuğu için hiçbir şeyle uğraşmak istemiyor. Durum iyice komplike hale geliyor.
Uludereliler ne istiyor?
*Uçak, helikopter geçtiğinde nefret ediyoruz.
*Acıda değişen bir şey yok. Daha dün olmuş gibi. O zamanlar bir şeylerin değişeceğine inanıyorduk, umudumuz vardı. Hâlâ var umut ama…
*Konuştuğum zaman içim hafiflediği için konuşmak istemiyorum. İçimin hafiflemesini istemiyorum. İçimde daha büyük bir acı olsun ki bu can benden gitsin istiyorum. Acaba nasıl can verdi, ne düşündü, ne istiyordu?
*Eskiden o bölgeye giderken dua ederdik mayınlara basmadan geliriz inşallah diye. Korkardık. Dün gittik, arazide dolaştık, ‘Mayına basarız inşallah’ dedik. O arazide dolaştık, deliler gibi zıpladık, güldük. Dua ettik inşallah birimiz bir mayın buluruz diye.
Raporun tam metni