Ülkücü Yeniçağ yazarı Ahmet B. Ercilasun, MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ'ın partiden ihraç istemiyle disipline sevk edilmesiyle ilgili olarak "Devlet Bahçeli, Meral Akşener'i ihraç ettikten sonra Ümit Özdağ'ı da ihraç edilmek üzere disipline verdi. MHP, uzun zamandır kendi teşkilatlarını da feshediyor, teşkilat başkanlarını ve bazı üyelerini ihraç ediyor" hatırlatmasını yaptı. "Genel seçimlerde de vaktiyle MHP'ye oy vermiş seçmenlerin AKP'ye oy verdikleri görülüyor. Özellikle son genel seçimde bu açıkça görüldü" diyen Ercilasun, "Bütün bunlar ne anlama geliyor? Bence MHP'nin fiilen üç parçaya bölündüğü anlamına geliyor" görüşünü savundu.
Ahmet B. Ercilasun'un "MHP fiilen üç parçaya ayrıldı" başlığıyla yayımlanan (30 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Devlet Bahçeli, Meral Akşener'i ihraç ettikten sonra Ümit Özdağ'ı da ihraç edilmek üzere disipline verdi. MHP, uzun zamandır kendi teşkilatlarını da feshediyor, teşkilat başkanlarını ve bazı üyelerini ihraç ediyor.
Genel seçimlerde de vaktiyle MHP'ye oy vermiş seçmenlerin AKP'ye oy verdikleri görülüyor. Özellikle son genel seçimde bu açıkça görüldü.
Bütün bunlar ne anlama geliyor? Bence MHP'nin fiilen üç parçaya bölündüğü anlamına geliyor.
Birinci parça, AKP'ye oy veren MHP'lilerden oluşuyor.
İkinci parça, MHP'den ihraç edilen, fakat AKP'li de olmayan, tam tersine şiddetli AKP karşıtı olanlardan meydana geliyor. Bunlara MHP'nin politikalarını beğenmediği hâlde kerhen oy verenleri de ekleyebiliriz.
Üçüncü parça, Devlet Bahçeli ve etrafında kalanlardan oluşuyor.
Bunlardan hangisinin daha büyük olduğu önümüzdeki birkaç yıl içinde anlaşılır.
Peki bu duruma yol açan politikaların mimarları -yoksa mimarı mı demeliyim- ne yapmak istiyor(lar)?
Galiba MHP'yi fiilen ortadan kaldırmak ve MHP'li seçmenin AKP'li olmasını sağlamak istiyorlar. AKP karşıtı MHP'liler zaten şimdiden düşman ilan edilmiştir.
MHP'de son bir yıl içinde yürüyen bir süreç, bir çekişme var. Çekişme, üç parçadan ikisi, yani ikinci ve üçüncü grup arasında. Başka bir deyişle Balgat'takilerle muhalifler arasında.
MHP'nin çok parçalılıktan ve AKP içinde erimekten kurtulabilmesinin tek yolu muhaliflerin mücadeleyi kazanmasıdır. Eğer muhalifler kazanırsa şu ana kadar AKP'ye gidenlerin çoğu partilerine dönebileceği gibi partiye birçok yeni katılım da olabilir. Bu, MHP'nin iktidar alternatifi olabilmesi demektir. Böyle bir sonuçtan en çok çekinen de AKP -yoksa Tayyip Erdoğan mı demeliyim- ve onun üst akıl dediği odaktır.
Partide demokrasi işlediği takdirde muhaliflerin kazanacağı aşikârdır. Fakat Türkiye'de, bütün demokrasi söylemlerine ve güzellemelerine rağmen gerçek anlamda bir demokrasi yoktur. Diğer partilerde olmadığı gibi MHP'de de yoktur. Buna rağmen muhaliflerin mücadeleyi kazanma şansı henüz tamamen ortadan kalkmış değildir.
Partide demokrasi işlemiyor demek antidemokratik yollara başvuruluyor demektir. Bu yollarla muhalefetin kazanması engellenir ve Balgat'takiler yönetimde kalmaya devam ederse ne olur? Yukarıda da belirttiğim gibi, bir süre sonra MHP fiilen ortadan kalkar ve bu partiye oy veren seçmenlerin birçoğu AKP'li olur.
Bilindiği gibi başkanlık sistemlerinde genellikle 2 parti vardır. Balgat'taki(ler) uyguladıkları politikalarla böylece yalnız Tayyip Erdoğan'a başkanlık yolunu açmış olmayacaklar, sistemin gerektirdiği 2 partililiği de sağlamış olacaklardır.
Böyle bir sonuçtan sonra Devlet Bahçeli "Biz AKP'lileşmedik, tersine AKP'yi MHP'lileştirdik" derse de hiç şaşırmam.