Medya

Ülkücü yazar: Hırsızlar, Atatürk düşmanları, Amerikancılar bir araya geldi, "Evet" diyecekler

"'Evet' diyecekler ki sıfatları ve konumları sürsün, çeşme başında payidar olsunlar"

20 Şubat 2017 12:13

Yeniçağ yazarı Ergun Kaftancı, anayasa değişikliği referandumuyla ilgili olarak "Atatürk düşmanları, laiklik karşıtları, padişahçılar, Amerikancılar, Arap hayranları, Hırsızlar, uğursuzlar, devleti ve halkı soyanlar, ikbal düşkünleri; hepsi bir arada; referanduma öyle gidiyorlar. Evet diyecekler ki sıfatları ve konumları sürsün, çeşme başında payidar olsunlar" iddiasını ileri sürdü.

Ergun Kaftancı'nın "Açmasınlar o defterleri" başlığıyla yayımlanan (20 Şubat 2017) yazısı şöyle:

"Eski Türkiye'de siyasal çekişmeler ve ekonomik krizler vardı."

Şimdi yok mu, beterin beteri var...

      "Eski Türkiye'de anamız ağlardı."

      Bugün sadece anamız değil, babamız, çocuklarımız, torunlarımız, sülâlemiz ağlıyor...

      "Eski Türkiye alaca karanlık kuşağındaydı...

      Bugün de öyle; ne demokrasi, ne hukuk, ne adalet, ne özgürlük, ne mal ve can güvenliği, ne cumhuriyete bağlılık, ne laiklik, tünelin ucunda zerre kadar ışık yok!

      Alaca karanlık da neymiş...

      * * *

      Sistemle hizmeti karıştırmamak lâzım.

      Partili Cumhurbaşkanlığı yani tek adamlık sistemin mimarı Erdoğan; rejim değişikliğini "Bu şahsımın projesidir" diyerek sahiplendi...

     Yalnız bir hata yaptı, hizmetle sistemi birbirine karıştırdı. "Diğer hizmetler gibi ülkemize yarar getireceğine inandığım için bu sistemin mücadelesini veriyorum" demesi o nedenle hatalı ifadeydi.

     Birincisi hizmet başka, sistem başka...

     İkincisi ya yarar getirmezse söyleyecek laf bulabilecek miyiz!...

  ***

      Toplu açılış dönemi yeniden başlatıldı, halkın gözünü boyayıp sandıktan evet çıkaracaklar...

     İktidar hâlâ illüzyona sığınıyor...

     16 Nisan'a kadar bakalım kaç bin tesis açılmış olacak...

 ***

     Erdoğan da Kahramanmaraş'taki açılışa katıldı ve halktan evet oyu istedi...

     Halkın mücadele azmine değinerek "Böyle bir milletin reisi cumhuru olmaktan daha güzel ne olabilirdi ki" dedi...

     Daha güzeli var elbet de, bir fırkaya mensup reis-i cumhuru olmak...

     Yola bu hevesle çıkılmadı mı!

   ***

     Dikkatimi çeken ve beni de şaşırtan cümlelerden biri de şuydu.

     -Cumhuriyet döneminde de hiç bitmeyen yönetim sistemi arayışımız sonucunda yeni bir döneme gidiyoruz..."

     Oysa cumhuriyet döneminde sistem arayışı olmadı, demokratik parlamenter sistemden şaşılmadı.

     Atatürk'ün işaret ettiği, içerisinde kuvveler ayrılığının da, laikliğin de, hukukun da, özgürlüklerin de, eşitliğin de, adaletin de bulunduğu demokratik parlamenter sistemi ekarte etmek kimsenin aklına gelmedi, gönlünden geçmedi... 

   ***

     Bir de vesayet konusuna takıldım...

     Evet dersek vesayet döneminden kurtulacakmışız...

     Asıl evet dersek vesayet altına gireceğiz...

     15 yıldır ülke ve millet kimin vesayeti altında?

     O vesayet daha da ağırlıklı olarak devam eder, aman dikkat!

***

     Kimse sistem ve vesayet defterlerini açmasın; açan işte böyle, hilâf-ı hakikat lâflar etmek zorunda kalıyor...

Hepsi bir arada

------------------------------

      İktidara gelmek için nasıl bir parti kurdukları zaman ilerledikçe daha net ortaya çıkıyor....

      Dinciler bu partide; iblise bağlı gizli cemaatçiler bu partide...

      Atatürk düşmanları...

      Laiklik karşıtları...

      Padişahçılar...

      Amerikancılar...

      Arap hayranları...

      Hırsızlar, uğursuzlar...

      Devleti ve halkı soyanlar...

      İkbal düşkünleri...

      Hepsi bir arada; referanduma öyle gidiyorlar... Evet diyecekler ki sıfatları ve konumları sürsün, çeşme başında payidar olsunlar...

     

Evlâd-ı fatihân gerçeği

------------------------------

      AKP Anamur Gençlik kolları Başkanı Hasan Baki adındaki tıfıl, sosyal medya yoluyla Atatürk hakkında hezeyan dolu lâflar edince papazı buldu...

      İktidar partisi fatura kendisine çıkmasın diye Baki'yi postaladı, bekasını bozdu, particilik oynamasını engelledi...

      Bu Atatürk düşmanı herif nifak tohumlarını saçmayı sürdürebilir; malûm, alışmış kudurmuştan beterdir!...

     ***

      Ulu Önderi, Selânik doğumlu olduğu için Yunan'a benzetmiş...

      Buna, sahiplendiği insanların cinsini cibilliyetini görmezden gelmek derler. İnsan demek ki bu kadar kolay münkir olabiliyor...            

      Cehaletini ve saplantısını yensin diye hatırlatıyorum, Mustafa Kemal de Evlâd-ı fatihân'dandır ve katışıksız Türk'tür... Nur içinde yatsın! 

 

Bir elin oğluna bakın, bir bizimkine

------------------------------ -----------------

      Epke Udoh, Fenerbahçe basketbol takımının gözde sporcularından biri...

      İstanbul Erkek Lisesi'nde bir konferansa davet edilmiş... Öğrenciler sporcuyu büyük bir sevgi seliyle karşılamış...

      Konferans dediğim aslında soru cevap şeklinde sohbet...

      Sohbet koyulaşınca öğrenciler Udoh'a Atatürk hakkında ne düşündüğünü sormuş. Cevap şöyle:

      -Atatürk'ün resmini ilk spor salonunda gördüm. Sonra hakkında yazılanları okudum, tanıdıkça daha çok sevdim, hayranlık duydum...

      Epke Udoh'un bu sözleri alkışlarla karşılanmış...

      Mustafa Kemal'i Yunan'a benzeten Anamur'daki tıfıl, Ulu Önder hakkında yayınlanmış kitapları okursa herhalde Udoh'tan utanır, hezeyan dolu laflar etmekten de vazgeçer...

      Tabii meşrebi bozuk değilse!

 

Vazife dışı vazife (!)

------------------------------ ------------------------------ -------------------

      Badem bıyıklı diyebileceğimiz bir savcı...

      "Hayır diyen PKK terör örgütüne evet demiş olur, onunla aynı muameleyi görür" diyerek sosyal medya aracılığıyla toplumda baskı kurmaya kalkmış...

      Oy kullanmak üstüne vazife de, halkı yönlendirmeye kalkmak üstüne vazife mi?

      FETÖ'cü yargıç ve savcıları görüp peşine düşen iktidar -Önceki gün de firarda olan üçü yakalandı- gözünü açsın da üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokan yargıç ve savcıları da görsün...

     Savcı Cevdet Kayafoğlu o görevde daha ne kadar kalacak acaba!?