Şiddet, tüketim ve kapitalizm karşıtlığıyla bilinen sokak sanatçısı Bansky'nin eserlerinin sergilendiği "The Art of Banksy”, dünya prömiyerini Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla ve Beyoğlu Belediyesi’nin destekleriyle İstanbul’da yaptı. Girişinin 35 lira olduğu sergi, kapalı kamera sistemleriyle izlendi.
Sergiyi açan küratör Steve Lazarides, "Tam 10 yıldır görüşmüyoruz. Bu sergiden haberi yok. İzin vermiş falan da değil. Ama ondan izin almak zorunda değilim" diye konuştu.
Art Fun Living'ten Ahmet Ergenç'in sergiye dair gözlemlerini aktardığı yazısı şöyle:
Bilet meselesini davetiye vesilesiyle es geçtikten sonra, kafamda zaten dönüp duran şüpheci sesle sergi mekânına ulaştım. Ve sonrasında gördüklerim akıl alır gibi değildi. “Banksy’nin yapmaya çalıştığı ve temsil ettiği ne varsa tam tersini yapalım” başlığı altında toplanmış bir garabetler dizisiyle karşılaştım. Eleştirel bir gözle bakılamayacak kadar abes, aslında mantığın kendisini çökerten bu acayiplikler dizisini tek tek açıklamaya çalışayım. Daha girişte trajikomik bir anti-Banksy hamlesi olarak ‘kırmızı halı’ beni karşıladı. Bir sokak sanatçısı, olduğu yerde durmaması gereken, ‘yeraltı’nda hareket eden, kanunların illegal ilan ettiği ve bu yüzden de yüzünü bile gösteremeyen bir sanatçının sergisinde kırmızı halıda boy göstermek ve dahi durup poz vermek ne demek? Kötü ve amatör bir şaka gibi. O halı üzerinde yürüyen davetliler hakikaten ya tam bir bilgisizlikten (kim bu Banksy?) ya da tam bir umarsızlıktan (Banksy de kimmiş?) muzdaripler. Hangisi daha fena bilemedim.
Serginin hemen girişinde bir şaka daha vardı. Hangi akla hizmet bilinmez ama, sergiyi düzenleyenler Banksy’nin stencillerindeki figürleri ‘canlandırmaya’ karar vermişler. Bunlardan ilk gördüğüm figür London Maid adlı stencildeki hizmetçi kızdı. Banksy’nin eleştiri mahiyetinde ürettiği bu duvar işi, bir kızcağız tarafından sergiyi gezenler fotoğraf çekebilsin diye canlandırmış. Elinde süpürge faraş, duvar kenarında bir ‘süpürme pozu’ veriyor. Olacak iş değil. Ama gelin görün ki sergiyi dolaşanlar bu fikre bayılmıştı, kızcağızın yanında fotoğraf çektiren çektireneydi. Bu canlandırma komedisi devam ediyordu: Banksy’nin yine tabii ki bir eleştiri ürünü olarak yaptığı ‘gülen suratlı, eli silahlı asker’ stencilinin önünde elinde silah, askeri kostüm giymiş biri duruyordu. Bu anti-militarizm işinin adeta militer bir performansa dönüşmesi, hakikaten düşündürücü.
Bütün bu performanslara maruz kaldıktan sonra, bilin bakalım sergiyi hangi bölümden geçerek terk ediyorsunuz. Bir ipucu: Banksy’nin çektiği bir ‘mocumentary’ (sahte-belgesel) vardı, adı da Exit Through Gift Shop’tu (Çıkarken Hediye Dükkanından Geçiniz). Bunu da birebir uygulamayı ihmal etmemişler, serginin son durağı hakikaten (ironik falan değil, gerçekten) ‘hediye dükkanı’! Ve bu dükkanda türlü çeşit Banksy objeleri (kurabiyeler dahil) gayet yüksek fiyata satılıyor. Tam artık başka şaka olamaz derken, sergi son bir sürpriz daha yapıyor: Sergiden çıkanları Londra’daki otellerden çıkma gibi görünen kırmızı takım elbiseli, melon şapkalı görevliler uğurluyor. Peki Banksy ve eleştirel düşüncesi vesaire nerede? Namevcut. Bir Banksy karikatürü, bir Banksy parodisi büyük bir ciddiyetle bir Banksy sergisi diye sunuluyor.
Tabii böyle bir sergiden sonra insanın aklına ‘iyi de Banksy buna nasıl izin verir?’ sorusu geliyor. Hadi bunu yapanların kendi trajikomik şuursuzluğu dedik geçtik, ya o siyasi ve alternatif gönüllere taht kurmuş Banksy? Bu yazı bu sorunun da üzerinden gidecekti ama Sanatatak’tan Ayşegül Sönmez’in röportajı sağ olsun, cevabı öğrendik: Banksy’nin bu sergiden haberi yokmuş! İşte size mantığı çökerten bir şaka daha! Meğer efendim Banksy’nin eski ‘temsilcisi’ olan şahıs Banksy’den habersiz bu sergiyi organize etmiş. Nasıl olabiliyor böyle diye sormuyorum çünkü Banksy’nin ‘gerçek kişiliği’ bilinmiyor, ‘tüzel kişiliği’ de sallantıda. Aslında burada daha temel bir sorun var: Nasıl oluyor da varlığı ve sanat pratiği ‘illegal’ sayılan biri sergi açabiliyor? Banksy bir yandan sergiler açıp işlerini satarken, bir yandan da illegal sokak sanatı yapma aurasından, karizmasından ve bunun yarattığı gizemli personadan faydalanmaya devam ediyor. Yani dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir ‘Banksy’ sergisi olmasının kendisi sorunlu ve kısmen samimiyetsiz bir durum. Banksy eleştirisine böyle devam edilebilir ama asıl konumuza, sergiye dönelim.