Çevre

Türkiye’nin en ekoseksüel adamı

Zirvedeyken kariyerini bir kenara bırakıp bağcılıkla uğraşmaya başlayan Türkiye’nin en ekoseksüel adamı olarak tanınan Öngör, Vatan gazetesinin sorularını cevapladı

29 Kasım 2008 02:00
Kariyerinin zirvesinde Garanti Bankası Genel Müdürlüğü’nden ayrılıp bağcılıkla uğraşmaya başlayan, yelkenlisiyle Pasifik’i geçen, Bankalar Birliği’nden randevu alarak bankalara karbon salınımlarını düşürmek için ‘geceleri ışıkları söndürün’ demeye hazırlanan, eşine aşık olduğunu söyleyen, ancak uyandığında yanında görmek istemeyen, bir erken emekli Akın Öngör…

Tam bir doğa aşığı... Otomobili dizel... Su tasarrufu için mutlaka bulaşık makinesi kullanıyor. Teknesinde duş ve tuvalet sularını arındırıp temiz suya çeviren Hamman sistemi bulunuyor.Bağlarda organik sebze üretip, ürettikleriyle besleniyor. WWF-Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı. Eşine hediye seçerken bile organik olmasına özen gösteriyor. Şu sıralar Akhisar’da hidrojen enerjisi kullanan bir ev yaptırıyor. O, Akın Öngör nam-ı diğer “Türkiye’nin en ekoseksüel adamı...” Vatan gazetesinden Elif Ergu’na verdiği röportajında 'sahi mi' dedirtecek birçok cümlenin altını çizdi.

İşte o röportaj:

Bu röportajın iki mekânı oldu. Önce Akın Öngör’le evinde buluştuk. Fıstık çamlarının altında kahvemizi içip Anadolu’dan Avrupa’ya baktık, uzun uzun konuştuk. Röportajımız bir kazaya uğradı ve uçtu gitti. Daha sonra da Bebek’te alacakaranlıkta buluştuk. Her iki buluşmamızda da Akın Bey’in röportaj öncesinde söylediği sözler dikkatimi çekti. “Bana sık sık neden erken ayrıldın işten diye soruyorlar Elif Hanım” dedi. Ve devam etti: “Uzaklara böyle uzun uzun bakmak için.” Akın Öngör farklı bir kişilik. Kariyerinin en parlak döneminde Garanti Bankası Genel Müdürlüğü’nden ayrıldı. Dilim onun için “erken emekli” demeye varmıyor, çünkü emekli denildiğinde aklımıza gelen PTT (pijama-terlik-televiyon) tiplemesinden çok uzakta biri Akın Öngör. Garanti Bankası’ndaki başarısı 8 yıldır Harvard Business School’da ders olarak anlatılıyor, Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın Başkanı, şarapçılıkta iddialı ve deniz tutkunu...

İlk önce Doğal Hayatı Koruma Vakfı’ndaki (WWF) çalışmalarınızla başlamak istiyorum. Eskiden küresel ısınmayı ciddiye alan yoktu, şimdilerde ise “Dünyanın sonu mu geliyor?” diyoruz. Siz tehlikeyi hangi boyutlarda görüyorsunuz?

İklim değişikliği aslında evrende olan bir şey ama bu seferki farklı. Hafife alınacak bir yanı yok. Yeryüzünün geleceği tehdit altında. Sizin çocuklarınız, torunlarımız bizim gibi yaşayamayacak. Buna önlem almak zorundayız.

Önlem alsak ne değişecek?

Şu ana kadar yapılan önemli incelemelerden biri Sir Nicholas Stern’ün. İngiliz ekonomist, Dünya Bankası baş ekonomisti Stern bir kitap hazırladı. Dünya 2 derece ısındı. 2 derecelik artış olduğunda ne oluyor? Biraz daha ısınsa ne olacak? Böyle giderse 5 derece de ısınabilir. Sular yükseliyor. Bangladeş gibi bir ülke yok oluyor. Türkiye, Cezayir gibi ülkelerin bir bölümüne su basıyor. Göçler başlayabilir, ülkelerarası savaşlar çıkacak. Bu bir tehdit. Güvenlik sorunları olacak. Gıda güvenliği ve su güvenliği açısından da zorluk var.

Türkiye’de 2 derecelik ısınma ne gibi farklılıklara yol açacak?

2 derecelik ısınmanın Türkiye’deki etkisi Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Ege Bölgesi’nde yüzde 25’e varan daha az su demek. Kuraklığa doğru gidiyoruz. Karadeniz’de sağanak yağışlar afetlere neden olacak.

Kitap yazıyorum, işten çıkardığım insanların görüşlerine de yer vereceğim

Bağcılık işini çok sevdim. Selendi iyi bir giriş yaptı. Türkiye’deki tek şato usulü şarap. Yılda 7 bin şişe civarında üretim yapıyoruz. Şimdi yeni bağlar devreye giriyor. 40-50 bin şişeye ulaşacağız. Bundan 10 yıl sonra Sarnıç bölgesinden dünyanın en iyi şaraplarından birini üreteceğimize inanıyorum.

Sarnıç’taki bağlar aynı zamanda organik. Bir bağın olgun şarap vermesi 5-6 yılı alıyor. Çağdaş Türk ressamlarını resimlerini koyuyoruz şarap şişelerine. Açtıktan sonra 20-25 dakika bekletip için, serin için. Oğlum da bu işin içine girdi. 26 yaşında. Oğlum eğitim aldı. Kızım zaten şef. New York’tan mezun, İngiltere’de de şarap üzerine eğitim alıyor. İşi devralacaklar. Ben zaten çok ciddi bir iş yapmak istemiyorum. Dünyayı gezmeyi seviyorum. Mesela son olarak Hırvatistan’a gittim Doğal güzelliğinden etkilendim.

Tahiti’ye haber bıraktım. Bir yelkenli organize etmeye çalışıyorum. Yeni Zelanda ve Avustralya’ya doğru gideceğim.

Bu arada da uzun zamandan beri kitabı yazmayı istiyorum. Nasıl olacağına henüz karar verebilmiş değilim. Garanti Bankası’nda çalıştığım dönemi anlatacak. 40 küsur görüşme yapıldı. İşten çıkardığım insanlarla da görüşüldü. Notlar tutmuştum, üzerine bir çalışma yapıldı. Nelerde hata yaptık özeleştirisini de koyuyorum. Yöneticiler genelde “başarılarımın sıları” şeklinde kitap yazıyor, oysa aynı zamanda çok da hata yapılıyor. Ben yapılan hataları da anlatmak istiyorum. Bu yüzden de önümüzdeki aylarda uzaklara gidip, köşeme çekilip kitaba yoğunlaşacağım.

Böyle giderse çocuklarımız duvara çarpacak

Ne yapılması gerekiyor?


Bir kere 2 derecede sınırlandırılması için katkıda bulunmak ve artan kısmına adapte olmak zorundayız. Örnek Söke Ovası’nda pamuk üretmeye devam ederseniz olmaz, pamuk çok su istiyor. Tarım politikalarımızı değiştirmeliyiz. Biz insanoğlunun her kullanımına, her atığına ayak izi diyoruz. Bizim ülkemizde bıraktığımız ayak izi, bu ülkenin doğasının bu atıkları kaynağa çevirme kapasitesini yüzde 50 geçmiş. Yani bu sürdürülemez demek. Böyle giderse çocuklarımız duvara çarpacak. Güzel bir Kızıldereli sözü var: “Biz bu yerküreyi babalarımızdan, dedelerimizden miras almadık çocuklarımızdan ve torunlarımızdan ödünç aldık.”

Biz büyürken ülkemizin su kaynakları açısından zengin olduğu öğretilmişti. Oysa değilmiş. Biz su fakiri bir ülke olma yolunda mıyız?

Türkiye’de kişi başına yılda 1400 litre su düşüyor, yılda 1000 litre su düşmesi su fakiri ülke demek. Nüfusumuz artıyor. Suyu iyi kullanmamız lazım. Ne yapmalıyız? Geçen hafta 3-4 gün İstanbul’da yağmur yağdı, barajlardaki su oranı arttı deniliyor. Barajlara gelen su yetmez. Pasifik’te tekneyle dolaştım, oralarda adamlar çatıdaki suyu topluyor depoya gönderiyor. Türkiye’de 16 belediyenin ortalaması yüzde 50 su kaybı. Ayrıca atık suları arıtmamız lazım. Her attığımız bir litre pis su, temiz 8 litre suyu bozuyor. Sanayi tesislerinin, turizm tesislerinin denetlenmesi lazım. Atık tesisi yapıyorlar ama çalıştırmıyorlar. Siyasi baskılar var. Bu yüzden zor, ama biz dokunmazsak doğa tokatı vuracak. Türkiye’de yanlış sulama politikaları yüzünden topraklar kurudu. İki Van Gölü büyüklüğünde su kaynağı kaybedildi. 7-8 gölümüz kayboldu. Biz geçenlerde Eğridir Gölü’nün kurtarılmasıyla ilgili bir projeye Siemens’le birlikte el attık. Eğridir, ikinci en büyük temiz su gölümüz ama tehdit altında, sanayi atıkları da evsel atıklarda atılıyor. Suyla ilgili önlemler de yetmez. Karbonun fiyatlandırılması lazım.

Bu çok tartışılıyor...

Obama’dan umudum bu. O ya- par diye düşünüyorum. Programında var. Karbon fiyatlanınca tüketim değişecek. Karbon fiyatlanmadığı sürece çözüm zor. Siyasi olarak zor ama yüzde 47 ile geliyorsanız siz yapmayacaksınız da kim yapacak? Türkiye için de yapma zamanı. Umutsuz olmamak lazım. Şu anki görünüm umut verici değil. Ama yapılacak çok şey var.

Çingenelerden çiçek aldım, 1-0 öne geçtim

Akın Öngör sadece iş hayatındaki başarısıyla değil yaklaşık 33 yıllık evliliğiyle de örnek bir aile tablosu sergiliyor. Öngör eşi Gülin Öngör ve evlilikleriyle ilgili şunları söylüyor: “Hayatta eş seçmek çok önemli. Mesleki olarak yükselip eş değiştirmelerinin nedeni öngörülerinin zayıf olması. Eş seçerken isabetli davranamıyorlar. Ben çok uğraştım, onun için savaştım. Dört rakip arasından sıyrıldım. Gülin, apandisit ameliyatı olmuştu. Bir aday çok büyük çiçek gönderdi. Diğeri çok yakışıklıydı, romantik mesajlar verdi. Biri de yaratıcı bir şeyler yaptı. Ben Taksim’e çingenelere gittim, çingenelerin önünde duran tüm menekşeleri kağıda sardırıp kucaklayıp gittim ve bir sıfır öne geçtim. Sonra da hata yapmadım. ‘Aşk 2-3 yılda biter’ deniliyor. Biz öyle değiliz. Bir gün birbirimize bağırdığımız olmamıştır. Kızarız ama bağırmayız. Cinsellik çok önemli. Cinselliğin olmadığı bir evlilik sürmez. Ben güzellik severim. Estetikten etkilenirim. Kendimi tanıyorum. Müthiş iyi kızdır, akıllıdır tamam, saygım büyük ama sabah uyandığımda yanımda görmek istemem.”

Türkiye’de hibrid otomobil siparişinde ilk sıradayım

Evimin terasından Garanti Bankası’na baktığımda büyük keyif alıyorum. Ama yakında Bankalar Birliği’nden randevu alacağım. “Karbon salınımını durdurmak için o ışıkları söndürün” diyeceğim. Bu amaçla kısıtlama getirdiklerini anlatsınlar, 29 Ekim’de açsınlar. Hepsi bunu yapıyor, bu tüketim anlayışımızı değiştirmemiz lazım.

Siz benim evime geldiniz. Bu ışıkların hepsi 15 watt. Eskiden 80’di. İlk fırsatta arabalarımı dizele çevirdim. Türkiye’de hibrid otomobil siparişinde birinci sıradayım.
Bunun ötesinde Akın Öngör Ormanı kurdum. Sarnıç’ta 10 bin ağaç, 45 bin bağ diktim. Tükbükü’nde deniz suyunu arıtıp kullanıyorum. Evde kullandığımız çamaşır makinesinin kullandığı enerji en verimlisi mi buna bakıyorum. Akhisar’da hidrojen enerjisi kullanan bir ev yaptırıyorum.