Yaşam

'Türkiye’de dindarlık yüksek, hoşgörü az'

45 ülkede aynı zamanda hazırlanan 'Dindarlık Raporu'na göre Türkiye'de dindarlık diğer ülkelere göre daha yüksek.

18 Kasım 2009 02:00
T24 - 45 ülkede aynı zamanda hazırlanan 'Dindarlık Raporu'na göre Türkiye'de dindarlık diğer ülkelere göre daha yüksek. Araştırmada dikkat çeken bir sonuç da, Türkiye'deki laik kesimin son yıllarda kendisini daha fazla baskı altında hissettiğinin tespiti oldu.

Dindarlığın dünya genelindeki durumunu ortaya çıkarmak için International Social Survey Program (ISSP) tarafından 1991 ve 1998 yıllarında iki araştırma yapılmıştı. Bu araştırmalarda yer almayan Türkiye, 2008 yılında yapılan ve 45 ülkeyi kapsayan üçüncü araştırmaya katıldı.

Araştırma sonuçları Sabancı Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Prof. Dr. Ersin Kalaycı tarafından düzenlenen bir basın toplantısıyla duyuruldu ve değerlendirildi. Veri toplanması ve sosyal bazı nedenlerden dolayı Türkiye dışındaki Müslüman ülkelerin dahil olmadığı araştırmaya göre Türkiye’de dindarlık düzeyi, araştırmanın yapıldığı diğer ülkelere göre hemen her boyutta yüksek.

Raporda dikkat çekici bir başka konu da, Türkiye’de dindarlığın hoşgörü kaynağı olduğuna dair genel bir kanaat bulunmasına rağmen bu durumun güncel hayata yansımamış oluşu.

Türkler ne kadar dindar?

Araştırmaya katılanların yüzde 16’sı kendisini  "son derece dindar", yüzde 39’u "oldukça dindar", yüzde 32’si de "biraz dindar" olarak nitelendiriyor. Dindar olmadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 7 düzeyinde.

Bu konuda sorulan ikinci bir soru da "insanların dini vecibelerini yerine getirip getirmediği" oldu. Katılımcıların yüzde 47’si, yani yaklaşık yarısı kendisini hem dini vecibelerini yerine getiren, hem de dindar biri olarak tanımlarken, yüzde 20’si dini vecibelerini yerine getirememesine rağmen kutsal değerlere ilgi duyduğunu belirtti. Katılımcılardan sadece yüzde 4’ü bu soruya olumsuz yanıt verdi.

Sonuçları değerlendiren Ali Çarkoğlu ve Ersin Kalaycı, kendisini dindar olarak kabul edenlerin sayısının yüksek olmasına rağmen, ibadet etme alışkanlıklarının belirtilenden daha az olabileceğini vurguladı.


'Doğru sadece tek dinde' diyenler yüzde 60


Araştırmaya katılanlara sorulan "temel doğruların birçok dinde mevcut olup olmayacağı" sorusuna katılımcıların yüzde 60’ı "sadece tek bir dinin gerçek olduğunu", yüzde 34’ü "farklı dinlerde temel doğruların olabileceğini" belirtti. Dinsel öğretilerde çok az gerçek payı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 6’da kaldı.

Araştırmanın yapıldığı diğer ülkelerin 2008 sonuçları henüz yayımlanmadığı için 1998 yılının sonuçları ile karşılaştırma yapılan rapora göre, sadece tek bir dinin gerçek olduğu görüşü sadece Türkiye’de yüzde 50’nin üzerinde çıktı. Güney Kıbrıs, Filipinler, İsrail ve Portekiz’de bu oran yüzde 40-50 arasında olurken, özellikle Batı Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 20’lerin altında tespit edildi.

Müslüman olmayana hoşgörü az

Türkiye’de yapılan pek çok araştırmada insanlar kendilerini hoşgörülü olarak kabul ediyor. Ancak pratik yaşamda verilen örneklerde bu oranın düştüğü görülüyor. Benzer veriler, bu raporda da yer alıyor.

Katılımcılara “Sizden farklı bir dine mensup olan veya din hakkındaki gorusleri sizden farklı olan birisinin seçimlerde oy vermeyi düşündüğünüz siyasal parti listesinden aday olmasını kabul eder miydiniz?” sorusuna olumlu cevap veren oranı yüzde 47’de kalırken, katılımcıların yüzde 37’si kesinlikle bunu kabul etmeyeceklerini belirttiler.

Bu konuda sorulan bir başka soru da “farklı dine mensup olanların kamuya acık toplantılar duzenleyerek fikirlerini açıklamalarına izin verilmeli mi?” oldu. Katılımcıların sadece yüzde 35’i bu soruya evet derken, hayır diyenlerin oranı yüzde 59 oldu. Olumsuz görüş bildirenlerin yüzde 36’sı “kesinlikle izin verilmemeli” dedi.

Hoşgörü konusunda sorulan son soru ise “farklı dini görüşteki kişilerin kendi görüşlerini anlatan kitaplar yayınlamalarına izin verilmeli mi?”ydi. Bu soruya da katılımcıların yüzde 38’e “evet” derken, yüzde 21’i “verilmemeli”, yüzde 33’ü ise “kesinlikle verilmemeli” dedi.

Türbana 'hayır' diyen arttı, 'evet' diyen azaldı

Son yıllarda türban tartışması ve mahalle baskısı gibi konular Türkiye gündemini çok sık meşgul ediyor. Raporda bu konularda da ilginç saptamalar yer alıyor.

"Devlet memurlarının ve öğrencilerin başlarını örtmesine izin verilmelidir" diyenlerin oranında 1999’dan 2009’a kadar geçen sürede hafif de olsa bir azalma görünüyor. 1999’da bu konuda olumlu görüş bildirenlerin oranı yüzde 75 civarındayken 10 yıl sonra bu oran yüzde 70 oranına düşmüş. Türban takılmasına “hayır” diyenlerin oranı ise yüzde 16-17 düzeyinden yüzde 23-24'e yükseldi.

Dindarlara baskı AKP döneminde azaldı

Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri, dindarlara yönelik baskı olup olmadığı konusunda gözlendi. “İnsanlar Müslümanlığın gereği olan ibadetlerini serbestce yerine getirebiliyorlar mı?” sorusuna, AKP’nin iktidara gelmesinden hemen önce 2002 yılında yüzde 63 evet, yüzde 34 hayır denilirken, 2009’da evet diyenlerin oranı yüzde 78’e çıkmış, hayır diyenlerse yüzde 19’a gerilemiş görünüyor.

Benzer bir şekilde “Turkiye’de dindar insanlara baskı yapılıyor mu?” sorusuna "hayır" diyenlerin oranı 2002’de yüzde 56 iken bugün yüzde 71 düzeyinde. Karşıt görüşü savunanların oranı ise yüzde 40’tan yüzde 24’e geriledi. Son 7 yılda dinin yaşanmasında bir rahatlama olduğu görüşü ağırlık kazanırken, araştırma sonuçları benzer bir durumun laik kesimler için de söz konusu olduğunu gösteriyor.

2006 yılında laik kesimden insanların hayatlarını serbestçe yaşabildiklerini düşünenenlerin oranı yüzde 79 iken bugün oran yüzde 86’a çıkmış durumda.

Türban ve ifade özgürlüğü en büyük sorunlar

Hem dindar hem de laik kesim hangi konularda baskı gördüğünü düşünüyor?
Dindarların yarıdan fazlası baskı örneği olarak türban konusunu gösteriyor. Bu oran 2002’de yüzde 68 iken bugün yüzde 59. İbadet özgürlüğünün engellendiğini düşünenlerin oranı yüzde 7 düzeyindeyken, imam-hatip liselerinin statüsü ve ordu baskısı ise yüzde 5’in altında görünüyor.

Laik kesim 'ibadet baskısı' altında

Laik kesimin en önemli sıkıntısı ise ibadet baskısı. 2006 yılında kendisini laik olarak tanımlayanların yüzde 14’ü ibadet baskısı gördüğünü söylerken bugün sayı iki katına çıkarak yüzde 28’e oldu.
Bu kesimde ifade özgürlüğü konusunda sıkıntı yaşadığını belirtenlerin sayısı yüzde 8’den yüzde 20’ye çıkmış durumda.