Gündem

Türkiye 'hazır', hava sahası 'de facto' kapalı; Pentagon'un kararı Suriye harekâtını nasıl etkiler?

Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ve güvenlik analisti Dr. Metin Gürcan değerlendirdi

09 Ekim 2019 08:00
T24

T24 Haber Merkezi
Gonca Tokyol & Metin Kaan Kurtuluş

ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’deki askerlerin çekilmesi ve olası bir askeri harekâta müdahil olunmaması yönündeki kararının ardından Türkiye’nin uzun zamandır dile getirdiği, Suriye'nin kuzeyinde, Fırat'ın doğusundaki bölgeye yönelik askeri operasyonu, bölgedeki diplomatik ve askeri krizi farklı bir boyuta taşıdı.

Türkiye cephesinde operasyonun "Bir gece ansızın gelebileceği" yorumları devam eder, Milli Savunma Bakanlığı “Hazırız” mesajı verirken; Trump’ın kararı sonrası kendi partisinden bile tepki gördüğü ABD’de ise Savunma Bakanlığı Suriye’nin kuzeyindeki hava sahasını de facto şekilde Türkiye’ye kapattı.

TIKLAYIN - Pentagon: Türkiye'ye keşif ve gözlem verilerinin sağlanması durduruldu

Pentagon Sözcüsü Yarbay Carla Gleason, pazartesi akşamı yaptığı açıklamayla, Türkiye’nin Birleşik Hava Operasyonu Merkezi tarafından Hava Görev Emri’nden çıkarıldığını, keşif ve gözlem verilerinin de bundan sonra Ankara’ya iletilmeyeceğini duyurdu. Gleason, kararın hava sahasını Türkiye’ye kapatmak anlamına gelip gelmediği sorusuna, teknik olarak bu anlama gelmese de, “Bir hava unsurunun Hava Görev Emri’nden çıkarılmasının söz konusu bölgede koordinasyonsuz uçmasını neredeyse imkansız hale getirdiği” cevabını verdi.

CNN'nin önemli habercilerinden Jennifer Hansler’a konuşan bir üst düzey ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi de "Türkiye'nin Suriye hava sahasındaki katılımını durdurduk. Şu anda kuzey Suriye hava sahasını sadece biz kontrol ediyoruz ve yakın bir gelecekte bu tutumumuzu değiştirmeyi düşünmüyoruz" dedi.

"Türkiye’nin koordinasyon olmaksızın uçması kazalara sebep olabilir"

Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin de T24’e yaptığı değerlendirmede, kararın görev emirlerinin, hangi uçağın nereden uçacağına dair notlar ile bilgilerin Türkiye’ye verilmemesi anlamına geleceğini belirterek, “Türkiye’nin koordinasyon olmaksızın uçması kazalara sebep olabilir. Teknik olarak hava sahasının kapatılması anlamına gelmese de, olası bir harekâtı zorlaştırmak için yapılan bir şey” diyor. 

"Ortada bir maç dönüyor sizi hakem saha dışına aldı, istersen girebilirsin fakat oyuna girdiğin zaman kurallara tabi olman lazım"

Kuzeydoğu Suriye hava sahasındaki bütün hava faaliyetlerinin, ABD'nin 'IŞİD’le mücadelesi ve Doğal Kararlılık Harekâtı (CJTF-OIR) kapsamında Ürdün'ün başkenti Amman’daki hava harekât merkezinden planlanlandığını ve koordine edildiğini belirten güvenlik analisti Metin Gürcan da pazartesi gecesi yapılan açıklamanın, ABD Savunma Bakanlığı'nın Türkiye'yi bu kapsamdaki uçuş planlamasından ve uçuş planları ile istihbaratına erişim yetki sisteminden çıkardığı, "yani de-facto olarak Suriye hava sahasını Türkiye'ye kapattığı" anlamına geldiğini ifade ediyor. Gürcan, Pekin'le aynı noktaya dikkat çekerek 'de-facto olarak hava sahası kapatmanın' ne anlama geldiğini şöyle anlatıyor: 

"Risk alıp tek taraflı olarak girebilirsin ama çok yoğun bir hava trafiği var. Şöyle düşünün; aslında ortada bir maç dönüyor, hakem sizi saha dışına aldı. İstersen oyuna girebilirsin fakat oyuna girdiğin zaman da kurallara tabi olman lazım. Yani hava sahasını bize özel kapattı değil. Bu kararın gerginlik nedeniyle ve ABD yönetiminin yukarı katlarında, -Trump gibi stratejik, siyasi düzeyde karar alıcılar net olmadığı için geçici bir tedbir olacağını düşünüyorum."

"Topçu ve havan atışları olabilir, yerine füzeler konabilir ama hava desteğinin yerini tutmaz“

Pentagon, her ne kadar Türkiye'yi bir şekilde hava desteğinden uzak tutsa da Ankara'nın sınır ötesi operasyona yönelik kararlılığı sürüyor. Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusunda Cumhurbaşkanı'na verilen iznin bir yıl uzatılmasına ilişkin tezkere de salı günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildi, Milli Savunma Bakanlığı bir kez daha "Hazırız" mesajı verdi. Peki, Gürcan 'geçici bir tedbir' olarak nitelendirse de, Türkiye'nin olası harekâtta hava operasyonundan mahrum kalması ihtimali, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) askeri kabiliyetini nasıl etkiler? Emekli Korgeneral Pekin, harekâtın 'daha az zaiyat ve süratle' yapılması için hava desteğine ihtiyaç olduğunu belirtiyor ve "Topçu ve havan atışları olabilir, yerine füzeler konabilir ama hava desteğinin yerini tutmaz“ diye konuşuyor. 

"Harekâtın 2. aşamasında, güneye inildiğinde yakın hava desteği 'hava ve su' gibi bir ihtiyaç"

Olası bir harekâtın 'kuvvetle muhtemel' Tel Abyat'ın doğusu ile Resulayn’ın batısında üç veya dört askeri üs bölgesi kurulması için bir veya iki tugayın girmesiyle başlayacağını ve ilk aşamasında, Türkiye sınırının 10-15 kilometre mesafesinde karadan ateş desteği sağlanabileceğini ifade eden Gürcan, 35-40 kilometre mesafedeki M4 karayolunu kapsayan 2. aşama için daha güneye inildiğinde ise yakın hava desteğinin “hava ve su” gibi bir ihtiyaç olacağını kaydediyor.

"Harekâtımız hava sahası yönünden Amerika’ya bağımlı olacak"

"Afrin, Zeytin Dalı Harekâtı'nda birliklerin hava desteği olmadan ilerleyemediklerini, 74 gün süren El Bab kuşatmasında hava desteği olmadan meskun mahallerde çok ciddi kayıp verilebildiğini gördük” diyen Gürcan, burada Rusya'nın hava sahasına dair tutumunun Türkiye için işleri nasıl değiştirdiğini şöyle anlatıyor: 

"Afrin harekâtında Rusya bazen hava sahasını açtı bazen kapadı, bu sayede harekatımızın operasyonel temposunu kontrol altında tuttu. Yani açtığı zamanlar harekat hızla ilerledi, kapadığı zamanlar harekât hızla durdu. Bu sayede Rusya kontrolü hiçbir zaman bırakmadı. Mesela ilk 8 gün açıktı, o sayede bizim uçaklarımızın 372 tane sortisiyle, 100 tane uçağın katıldığı hava bombardımanıyla başladı harekât. Onun başarısı sayesinde kara birlikleri ilk aşamada mevzi tutabildi 8 cephede birden. Ama aynı Rusya, Afrin il merkezinin kuşatılması esnasında üç gün süreyle hava sahasını kapattı. Bu sayede Afrin’deki 3 bine yakın YPG militanı Tel Rıfat’a çekilebildi.

ABD hava sahası konusunda kesinlikle Türkiye’ye 'Kardeşim hava sahası senin sonuna kadar tepe tepe kullan' diye hepsini vermeyecektir; istediği zaman açacaktır, istediği zaman kapatacaktır. Bu sayede harekâtın temposunu kontrol edecektir, aynı Rusya’nın Zeytin Dalı Harekâtı'nda yaptığı gibi. O yüzden harekâtımız hava sahası yönünden Amerika’ya bağımlı olacaktır."

Türkiye NOTAM yayınlayıp yine de uçaklarını 'kapalı' bölgeye sokabilir mi?

Verili durumun ABD açısından değişmemesi ama planlanan harekâtın gerçekleştirilmesi durumunda Türkiye’nin önündeki seçeneklerin ne olabileceği konusunda Pekin, “Böyle bir durumda Türkiye askeri harekâtın yapılacağı alanda uçuşa yasak bölge ilan eder, bu bölgeyi kontrol eder ve bölgeye dair bir NOTAM yayınlar. ‘Koordinatları verir, buradan buraya uçuşa yasak bölgedir, girenin can güvenliği yoktur’ şeklinde bir duyuru yapar ve kendi bölgesini koordine eder” sözleriyle Ankara'nın bölge hava sahasında üstünlük kurabileceğini savunurken; Gürcan ise bunun mümkün ancak çok riskli olacağı yorumunda bulunuyor.

Fırat'ın doğusundaki hava sahasında bir sürü uçak ve insansız hava aracı (İHA) uçtuğunu belirten Gürcan, "Türkiye'nin yapması için önünde hiçbir engel yok ama teknik açıdan çok mümkün olmadığı ve çok riskli olduğu kanaatindeyim" diyor ve böyle bir durumda “Bir ABD uçağı ile bir Türk uçağının çarpışabileceğine ya da ABD’nin yanlışlıkla bir Türk uçağını vurabileceğine” dikkat çekiyor. NOTAM yayınlanması halinde Türkiye karşıtı grupların da uçuşlardan haberdar olacağını belirten Gürcan'a göre, Pekin'in önerisinin bir diğer riski de bu. Pekin ise Türkiye’nin bunu yapabilecek gücü olup olmadığına dair, “Harekâtın gerçekleşeceğini düşünüyorum, bunun için de bahsettiğim şey gerekli ve Türkiye bunu yapabilir, gücü var” yorumunda bulunuyor.