Türkiye Gazetesi yazarı Rahim Er, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın örgütüne yaptığı silah bırakma ve lağvetme çağrısının özür mahiyetinde olduğunu belirterek; "Cumhuriyetin kuruluşunda takip edilen tek tipçi anlayışla Kürt kimliği tanınmadı, biz de elimize silah aldık. Bizim silahlı mücadeleye başladığımız dönemde reel sosyalizm, Rusya’da iktidardı. Ağır şekilde sosyalizmin tesirinde kaldık. '90’ların başında SSCB dağılırken, Türkiye’de de kimlikler tanınmaya başladı. Bu gelişmeye rağmen PKK şiddete devam ederek yanlış yaptı. Hâlbuki Türkler ve Kürtler, bin yılı aşkın bir zamandır birlik içindedirler, gönüllü olarak kaynaşmışlardır" ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "terör eylemlerine son vererek lağvedilmesi" çağrısı yaptığı PKK'nın lideri Abdullah Öcalan,aylardır beklenen çağrıyı yaparak, PKK'nın kendini feshetmesi ve tüm grupların silahları bırakması gerektiğini açıkladı. Öcalan'ın çağrısında "Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihî sorumluluğunu üstleniyorum" ifadeleri yer aldı. Öcalan, "Devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın" dedi.
Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısına ek olarak gönderdiği "Bu perspektifi ortaya koyarken, şüphesiz, pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" notu da okundu.
Öcalan'ın, PKK'nın kendini feshetmesi ve tüm grupların silahları bırakması yönündeki açıklamasından sonra, PKK Yürütme Komitesi, Öcalan’ın çağrısına katıldıklarını ve gereklerini yerine getireceklerini belirtti. Komite, Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını da istedi.
PKK Yürütme Komitesi, 1 Mart'tan itibaren geçerli olmak üzere ateşkes ilan ettiklerini belirterek, saldırı olmadıkça hiçbir silahlı gücün eylem yapmayacağını vurguladı.
Er'in yazısı şöyle:
"Cumhuriyetin kuruluşunda takip edilen tek tipçi anlayışla Kürt kimliği tanınmadı, biz de elimize silah aldık. Bizim silahlı mücadeleye başladığımız dönemde reel sosyalizm, Rusya’da iktidardı. Ağır şekilde sosyalizmin tesirinde kaldık. '90’ların başında SSCB dağılırken, Türkiye’de de kimlikler tanınmaya başladı. Bu gelişmeye rağmen PKK şiddete devam ederek yanlış yaptı. Hâlbuki Türkler ve Kürtler, bin yılı aşkın bir zamandır birlik içindedirler, gönüllü olarak kaynaşmışlardır.
Bizi, birbirimize; emperyalist devlerle savaş ve şiddet asrı olan 20. Yüzyılın şartları düşürdü. Silahlı mücadele dönemi çoktan kapanmıştır. Diğer yandan müstakil Kürt devleti kurma, federasyon, idarî özerklik, kültürcü ısrarlar gibi milliyetçi istekler, gerçeklerden kopmadır.
Suriye, Irak, İran, Avrupa uzantıları dâhil PKK silah bırakmalı, benzer akıbetleri yaşamış diğer örgütler gibi kongresini toplayıp kendini feshetmelidir. Bundan böyle her istek hukuk ve demokrasi çerçevesinde ele alınmalıdır…
Emperyalist saptırma ve örgüt içi çıkarcılıkla bu çağrının muhatabına dair zihinler bulandırılmak istenebilir. Çok açık ve çok net şekilde bellidir ki çağrı T.C. Devletine, devletin kurum veya kurumlarına yahut beynelmilel teşkilatlara değil sadece ve sadece bütün kolları ve mensuplarıyla PKK’ya yapılmıştır.
Metin, makul ve mutedildir.
Neden ele silah alıp dağa çıkıldığına dair dile gelen ifade ve denize düşen yılana sarılır dercesine uygulamadaki sosyalist yapının tesirinde kalmaya ait cümleler âdeta bir özür mahiyetindedir. Ön plana örgütü feshetme talimatı çıkmıştır. Fesih veya lağvedilmeden sonra zaten silah taşınamaz.
Öcalan, çağrı metninde, DEM hey’eti de basın toplantısında Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Sn. Bahçeli’ye gözden kaçmayacak şekilde şükran hissiyle dolu saygılı bir dil kullandı.
Çağrı metniyle yüksek alâka çeken; basın toplantısındaki konuşmalarda da kezâ açıktan veya dolaylı olarak ülkeyi daha zenginleştirme, birlik ve kardeşlik fikri işlendiği…
Öcalan, çağrısını, bin yıllık mâzi müşterekliğimizle desteklemeyi esas aldığı gibi şiddet ve kaba kuvvet yerine demokrasiye riayetin gerekliliğine bilhassa işaret etmektedir."
Yazının tamamını okumak için tıklayın.