Medya

Türk dizi sektöründe #Metoo tartışması

Türkiye'de dizi sektöründe kadına yönelik istismarı anlatan kadınlar, setlerde karşı karşıya kaldıkları tacizin normalleştirildiğini söylüyor

20 Ağustos 2018 14:46

Burcu Karakaş

"Sektörümüzde kadın çalışanlara yönelik taciz, mobbing ve istismar olayları yaşandığını uzun yıllardır biliyoruz. Onlarca kadının tacize uğradığı, tecavüz edildiği ve öldürüldüğü bir ülkede taşın altına elimizi koymanın zamanı geldi.”

Dizi sektöründe kadına yönelik taciz ve mobbing vakalarına karşı geçtiğimiz haftalarda bir ilk yaşandı. "Biz Takipteyiz” adıyla ortaya çıkan oluşum, oyuncu Talat Bulut'un Fox TV'de yayınlanan "Yasak Elma” dizisinde kostüm çalışanı kadını taciz etmesi olayına takipsizlik verilmesinin ardından imza topladı. Sektörde yaşanan ilkin ardından isimlerini değiştirerek kullandığımız dört kadınla taciz vakalarını konuştuk.

"Delil nasıl olacaktı ki?”

Senarist Ayfer, senelerdir dizi sektöründe yer alan bir isim. Oyuncu Bulut'la ilgili taciz olayı basına yansıdıktan sonra geçen sene set çalışanı bir genç kadının, "Bulut beni mesajla rahatsız ediyor” dediği aklına gelmiş. "Yaşlı adamlar ya, üstünde durmadık” diyen Ayfer, o zaman tepki vermemelerine şimdi hayıflanıyor.

DW Türkçe'ye konuşan avukat Sibel Önder, Bulut hakkında verilen takipsizlik kararına delil yetersizliğinin gerekçe gösterildiğini belirterek "Savcılık, tanık beyanları ve telefon kayıtlarını değerlendirmeye almadı” diyor. Ayfer, takipsizlik kararının ardından dizi yapımcısı Fatih Aksoy'un Bulut ile çalışmaya devam kararı almasına çok sinirlenmiş. "Delil yok diyorlar. Delil nasıl olacaktı ki” diye soruyor.

Yardımcı yönetmen Burçin, 15 senedir sinema ve dizi sektörüne emek veren kadınlardan. İşe yeni başladığı dönemde başına gelen bir taciz vakasını şöyle anlatıyor: "Meşhur bir yönetmenle çalışıyordum. Filmde benim de rolüm vardı. File çorap ve mini etek giymiştim. Ünlü bir erkek oyuncuyla yan yanaydım. Adam bir anda bacaklarıma dokunmaya başladı. Yönetmen görünce oyuncunun üstüne atladı. O yönetmenden hiç beklemeyeceğim bir hareketti aslında.”

"Bakire olduğunu düşündüğü her kıza asılırdı, kadınları sürekli taciz ederdi"

Sektörde taciz olaylarının içselleştirildiği ve "kadın” söz konusu olduğunda, iki yüzlü bir ahlak anlayışının devreye girdiği konusunda dört kadın da hemfikir. Reji asistanlığı yaparak 18 sene önce girdiği sektörde şu an yönetmen olan Ayşegül, aynı sette çalıştığı oldukça ünlü bir erkek oyuncuya dair anısını "Bu adam setlerde bakire arardı. Bakire olduğunu düşündüğü her kıza asılırdı. Kadınları sürekli taciz ederdi. Ben de yaşadım. Çalıştığım birkaç sette bakire kız bulup birlikte olmuşluğu var” diye anlatıyor.

"Erkekleşmezsen deli, cadı ya da fahişe olursun”

"Baba Evi” dizisinden başlayarak çok sayıda dizide görev yapan Ayşegül, ataerkil bir yapıya sahip olduğunu vurguladığı sektörde kadınları taciz eden çok sayıda erkek olduğunu ama bir "suskunluk yasası”nın hüküm sürdüğünü belirterek "Bir oyuncunun kostüm asistanını öpmesi on sene önce taciz sayılmıyordu. Bu olay üzerine bir erkek yapımcıyla karşılaştım. ‘Ne olmuş, bir kere öpmüş' dedi. Eski zihniyet için bu çok normal” diyor.

Setlerde çalışan kadınların sıklıkla istismara maruz kaldığını anlatan kadınlar, bu nedenle setlerde giydiklerine dikkat ettiklerini söylüyorlar. "Dekolte giyemezsin, kot pantolon ve tişört giyersin” diyerek sektörde yer edinebilmek için erkekleşmek zorunda kaldıklarını dile getiriyor ve "Erkekleşmezsen deli, cadı ya da fahişe olursun” diye ekliyorlar.

"Kadın olarak görmezden gelmeyi öğrenmek zorunda kalıyorsun"

Yirmi yıldır oyunculuk yapan ve gişe rekorları kıran sinema filmlerinde rol alan Çiçek de taciz olaylarına sessiz kalındığını söylüyor. "Birkaç yapımcı dışında hepsi, ‘En kötü ne olabilir ki, şansımı deneyeyim' diyor. Kadın olarak görmezden gelmeyi öğrenmek zorunda kalıyorsun” diye konuşuyor. Oyuncu kadınlara profesyonel şekilde yaklaşanların yok denecek kadar az olduğunu söyleyerek taciz eden adamları erkek meslektaşları başta olmak üzere sektörün "kolladığını” anlatıyor ve "Sarkıntılık etmeyen bir yapımcı bile tacizcilerin adı geçtiğinde onlarla dayanışmayı seçiyor. Bunu da sektörü ayakta tutmak için yapıyor” diyor.

 "Senaryonu çekeriz ama yatmadan bir yerlere gelmek bu sektörde zor”

Ayfer, genç bir senaristken iş aradığı sırada rahatsız olduğunu söylemesine rağmen taciz etmeyi sürdüren erkek meslektaşını örnek veriyor. Adamın, "Benimle işbirliği yaparsan işsiz kalmazsın” demesi üzerine koşarak uzaklaşmış. Yönetmen Ayşegül ise maruz kaldığı mobbing nedeniyle ağır bir depresyon yaşamış ve yaklaşık üç sene evden çıkmamış. Büyük bir yapım şirketinde çalışan adamın, "Senaryonu çekeriz ama yatmadan bir yerlere gelmek bu sektörde zor” dediğini söylüyor. Halen aynı konumda olduğunu ifade ettiği yapımcı, başka kadınları da taciz etmiş.

"Türkiye'de film sektöründen #MeToo hareketi çıkar mı?” diye sorduğum Ayşegül, Hollywood örneğini vererek böyle bir hareketin oluşması için kadınların sektörde daha güçlü bir konumda olması gerektiğine inandığını söylüyor. Ayfer, "Türkiye'de içerik üreticilerinin yaklaşık yüzde 80'i kadın ama yine de yolun başındayız. Şu an tepkilerimiz Hollywood düzeyine çıkamaz ama bu susmamızı gerektirmiyor.”

"Kişisel sınırların aşılması tacizdir"

#MeToo akımı ardından dünyadaki gelişmeleri takip ettiklerini dile getiren Oyuncular Sendikası Yönetim Kurulu üyesi Eda Çatalçam, Bulut vakasını örnek göstererek "Bir gün bizde de cesaret gösteren kadınlar olacak diye düşünmüştük, oldu da” diyor. Sendika üyelerine toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri vermeye başladıklarını söyleyerek, filmlerdeki cinsiyetçi söylemin değişmesi için çalışmalar yapacaklarını ekliyor. "Mor Yapımcılar” oluşumundan Cihan Aslı Filiz ise tacize karşı setlerde çalışan kadınlar arasında dayanışma ağı kurmayı planladıklarını dile getiriyor. Forum düzenleyerek taciz sorunlarını ele alacaklarını söyleyen Filiz, "Kişisel sınırların aşılması tacizdir ama bunu taciz görmeme durumu var. Önümüzdeki dönem sektör kadınları tacizin tanımını yapacağız ve sonrasında açıklamamızı kamuoyu ile paylaşacağız” diyor.