Radikal yazarı Tayfun Atay, TRT'de başlayan "Yedi Güzel Adam" dizisinin AKP tarafından popüler kültür alanı için yeni bir hamle olduğunu savundu. Atay, mufazakâr düşünce ve edebiyat dünyasına ait öykülerin anlatıldığı dizi için ard arda düzenlenen "ağır resmi" galalara hükümet yetkilerinin bizzat teşrif edip destek vermesinin iktidarın bir projesi olduğuna gerekçe olduğu kanısında. Atay, Necip Fazıl'ın fikirlerinden beslenen dizinin bugünkü Türkiye'deki bir ‘burjuva Müslüman devrimi’nin konsolidasyonuna destek mahiyetinde bir proje olduğunu belirtti.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan da dizi için "Dedeleri Necip Fazıl, babaları Sezai Karakoç, abileri Nuri Pakdil. Yedisi de gençliğimin feneri olmuş. Emeği geçen herkese bin selam" yorumunda bulundu.
Tayfun Atay'ın Radikal gazetesinde "Bir iktidar projesi: 'Yedi Güzel Adam'" başlığıyla yayımlanan (22 Nisan 2014) yazısı şöyle:
Bu süreçte 'iktidarın fethedemediği kale' olduğunu hanidir vurguladığımız popüler kültür alanına yönelik bir yeni hamle olduğu söylenebilir 'Yedi Güzel Adam'ın...
Türk muhafazakâr düşünce ve edebiyatının yapı taşları arasında önemli yeri olan Maraş-mahreçli yedi ismin ‘birleşik’ yaşam öykülerinin anlatıldığı ‘Yedi Güzel Adam’, TRT 1’de başladı. Kahramanmaraş’ta ‘Kara Lise’de yolları kesişen Adil Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan, Nuri Pakdil, Ali Kutlay ve RasimAlâeddin Özdenören (ikiz) kardeşleri popüler ilgiye açmaya yönelik girişimin kanımca en büyük handikabı bariz bir iktidar projesi olarak şekillenmesi…
Ben dizinin ilk bölümünü ilgiyle izledim. Muhafazakârlık üzerine de karınca-kararınca düşünmüş, okumuş ve yazmışlığım var. Bir edebi-entelektüel hareket olarak muhafazakârlık, ‘Cumhuriyet modernleşmesi’ne reddiye olmaktan ziyade onu (yerlileştirerek) ‘sakinleştirme’ girişimidir. 18’inci yüzyıl sonunda Fransa’da yükselen ‘radikal cumhuriyetçi jakobenizm’ in 19’uncu yüzyılda muhafazakârlıkla dizginlenmesine benzer bir durum, Türkiye’de Cumhuriyet’in başında işlerlikteki radikal Batıcı modernleşme karşısında 1940’lardan itibaren kendini göstermeye başlayan muhafazakâr modernleşme arayışlarında karşımıza çıkar.
‘Yedi Güzel Adam’, bu ‘dönemeç’ civarında dünyaya gelmiş/çocukluklarını geçirmiş, Necip Fazıl gibi öncülerden beslenerek 1960 ve 70’lerin ‘Soğuk Savaş’ ikliminde milliyetçi-muhafazakâr ideolojik mobilizasyona edebi-düşünsel maya oluşturmuşlardır. Bugün Türkiye (ilkin 2007 seçimlerinin hemen ardından kaleme alınmış bir değerlendirme yazısında kullandığım tabirle) bir ‘burjuva Müslüman devrimi’nin konsolidasyonunu yaşıyor. Bu süreçte ‘iktidarın fethedemediği kale’ olduğunu hanidir vurguladığımız popüler kültür alanına yönelik bir yeni hamle olduğu söylenebilir ‘Yedi Güzel Adam’ın…
Nereden mi anlıyoruz? Art arda yapılan galalardan, bu galaların ağır şekilde ‘resmî’ havasından… Önce İstanbul Tepebaşı’nda yapılan tanıtımda Kültür Bakanı Ömer Çelik ve TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in yanı sıra, AKP Kahramanmaraş milletvekilleri Mahir Ünal ve Sevde Bayazıt Kaçar’ın da bulunduğu haberi çıktı karşımıza. Bu yine de anlaşılabilir bir kompozisyon. İlgili bakanlık ve medya kuruluşunun en üst yetkilileri ve hikâyenin geçtiği Maraş’ın vekilleri… Hem milletvekili Kaçar, dizinin ilk bölümünde hâkim başkarakter olarak beliren (Uraz Kaygılaroğlu’nun canlandırdığı) şair Adil Erdem Bayazıt’ın da kızı. Fakat asıl kapsamlı gala, önceki gün Kahramanmaraş’taydı. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’dan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslâm’a, AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay’dan yine vekiller Ünal ve Kaçar’la birlikte TRT Genel Müdürü’ne kadar uzanan geniş bir ‘Parti-Devlet’ yelpazesi karşımıza çıkmakta orada. Yapılan konuşmalar da dizinin bir iktidar projesi olduğu düşüncesini pekiştirir mahiyette. Mesela Beşir Atalay sözü ‘Yedi Güzel Adam’dan ‘iki güzel adam’a
(Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül) getirmiş!..
Başbakan Yardımcısı, Sezai Karakoç’un bir şiirini de okumak istemiş ama ezberinde olmadığı için Bakan Mehdi Eker’i imdada çağırmış. Şiiri okuyan Eker’in daha sonra ‘Yedi Güzel Adam’a ilişkin yaptığı değerlendirme de yukarıda satır başlarıyla değindiğimiz muhafazakâr modernleşme projesinin içeriğini anlatma açısından kayda değer:
“Onlar sadece yerli olmakla kalmadılar. Evrensel değerlerle buluştular. Dünya edebiyatının çok seçkin örnekleriyle de entegre olmasını bildiler. Nice Batılı değerleri Türkiye’de okuyucunun önüne getirdiler. Bunları kendi medeniyet tasarımlarının, kendi dünya görüşlerinin bir parçası olarak, onunla yoğurarak
ortaya koydular.”
Hepsi iyi, hoş, güzel de yerliliğe, muhafazakârlığa, millî değerlere ve millete bu kadar önem veren yedi münevver-mütefekkirin hayatlarına odaklanan dizi ne kadar ‘millî’ teveccühe mazhar oldu dersiniz?.. Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim! Sıkı bir ‘muhafazakârlık restorasyonu’ndan da geçmiş reyting panelinde diziyi total izleyicide bırakın ilk 10’u, ikinci, üçüncü 10’da bile göremiyoruz. Milletimiz, Acun Ilıcalı’nın ‘Survivor’ıyla Samanyolu’nun ‘Şefkat Tepe’sini zirve mücadelesine sokarken bu özenli, heyecanlı, hararetli tanıtımına rağmen ‘Yedi Güzel Adam’a dönüp bakmamış bile!.. Neyse, çok da endişeye mahal yok; biz solcular, izlemeye devam edeceğiz ‘Yedi Güzel Adam’ı…
Ahmet Hakan'ın Hürriyet gazetesinde "Yuh Artık" başlığıyla yayımlanan (22 Nisan 2014) yazısının ilgili kısımları şöyle:
“YEDİ Güzel Adam” dizi olmuş.
TRT’de yayınlanmaya başlamış.
Haberi alınca heyecanlandım.
“Yedi Güzel Adam”...
- Yedisi de Maraş’tan... Hatta Maraş Lisesi’nden...
- Yedisi de Yasin okunan, tütsü tüten çarşılardan geçmiş.
- Yedisi de evrensel sanatın peşinde.
- Yedisi de şiirlerinin, öykülerinin gücüyle büyük şehrin kibirli sanat piyasalarında saygınlık uyandırmış.
- Yedisi de aykırı, yedisi de artist, yedisi de öncü.
- Yedisi de güzel sevmiş, büyük yaşamış ve özgün olmuş.
- Yedisi de gençliğimin feneri olmuş.
Dedeleri Necip Fazıl, babaları Sezai Karakoç, abileri Nuri Pakdil...
Dizinin ilk bölümünü buldum ve izledim.
Sonuç:
Süper bir başlangıç...
“Yedi Güzel Adam”a layık bir iş çıkarılmış.
Emeği geçen herkese bin selam