Raffi A. Hermonn
Tiyatro araştırmacılarımızın atladığı, 18 Yy.da Venedik’e gitmiş Anadolulu-Osmanlı Ermeni rahiplerin ilk modern Türkçe metinleri olma özelliğini taşıyan oyunlar hakkında bilgileri, Türkolog Baret Yervant Manok bir kitapla Türkiye ve tarihimize ulaştırdı…
Milliyetçiliğin şaha kalktığı, Dolmabahçe Sarayı turistik rehberlerinin mimar Balyanları, İtalyan Balyani diye turistlere anlattıkları zamanlarda bile konservatuarlarda Ermenilerin Osmanlı-Türk Modern Tiyatrosu’na olan reddedilemez katkılarından bahsedilir ama nedense Venedik’te Ermeni rahiplerin yıllarca Türkçe evet Türkçe oyunlar yazıp oynadıklarından hiç bahsedilmezdi.
1820’de Sultan tarafından Türkçe tiyatro temsili verebilen tek yetkili kişi olma beratını (yazılı) almış Hagop Vartovyan, 1800’lerin ikinci yarısında İstanbul’da Ermeni tiyatro grupları da geliştirmiş ve Ermenice piyeslere de başlamıştı. Oysa 1790’da Venedik’ten itibaren Ermenice harfli Türkçe oyunlar çoktan arz-ı endam eylemeye başlamıştı Frenk sahnelerinde.
Böylece Ermeni tiyatrosunun Türk tiyatrosuyla ilişkisinin, İstanbul’da henüz ne modern Ermeni, ne de modern Türk tiyatrosundan bahsedilebildiği yıllarda, Ermeni Katolik Mıkhitar rahiplerinin Venedik’teki San Lazzaro (Surp Ğazar) Adası’ndaki manastırında başlamış olduğunu öğreniyoruz.
İtalya’nın Venedik Ca' Foscari Üniversitesi’nin Doğu dilleri ve edebiyatları bölümünü bitirmiş, Ermenice ve Türkçeyi yurt dışında öğreten, tanıtan Ermeni vatandaşlarımızdan Yervant Baret Manok tarihimizin bu alanda var olan sis perdesine, bir gedik açarak, bir ışık sızıntısı açmış oldu.
1958 yılında İstanbul'da doğan Yervant Baret Manok, İstanbul-Pangaltı ve Venedik'teki Mıkhitarist okullarında eğitim gördükten sonra, üniversiteden mezun olarak Doğu Dilleri ve Edebiyatları dalında Dottore Magistrale olmuş. Daha sonra Fransa’ya yerleşmiş, halen orada yaşıyor. Geçmişte ve Bugün Ermeni - Türk Halklarının İlişkileri ve Ermeni ve Türk Halklarının Karşılıklı Etkileşimleri konuları üzerinde çalışıyor.. 25 yıldan beri Venedik Üniversitesi’nde Ermeni Dili ve Uygarlığı alanında Hızlandırılmış Yaz Kursları’nda eğitmenlik yapıyor.
Bu arada, Türkiye’den nice tanınmış ve tanınmamış, Sünni-Müslüman Türk öğrenci, araştırmacı, öğretim üyesi, sanatçı, diplomat, siyasetçi ve çok değişik alandaki insana, sessiz-sedasız, en hızlı ve en iyi şekilde kendi özel tekniğiyle Ermenice öğreten çok ender bir eğitimci olduğunu da söylemeliyiz.
Metin And ve diğer tiyatro araştırmacılarımızın eserlerinde, Ermenice harfli Türkçe oyunlar hakkında birkaç satırla lütfen bahsedilmiş. Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu Yayınları’nın yayınladığı bu kitap vesilesiyle, Mehmet Fatih Uslu (…) Osmanlı İmparatorluğu’nun Modernleşme Tarihi aslında bir Kaybedilmiş İmkânlar Tarihi’dir dedikten sonra İşte, bunun sonucu olarak her konunun tarihinde olduğu gibi tiyatromuzun da tarihi yazıldığında, Müslüman-Türk kimliğinden gayri unsurların ürettiği, inşa ettiği, yaptığı ve katkıları, bile-bile es geçilmiştir diyor.
Bu yüzden, bugüne değin Türkiye'de Batılı tarzda tiyatronun, Şinasi'nin 1860'ta yazdığı Şair Evlenmesi ile başladığı diye öğretilmiş; bugün ise bunun böyle olmadığını öğreniyoruz.
Doğu ile Batı arasında San Lazzaro Sahnesi başlığı ve Ermeni Mıkhitarist Manastırı ve İlk Türkçe Oyunlar alt başlığını taşıyan Yervant Bret Manok’un kitabın iki asır sonra da olsa ülkesine kavuşma projesi BGST Yayınları gibi Anadolu Kültür ve Sayın Osman Kavala’nın imzasını taşıyor.
Sivas yani Sepasdiya’dan Venedik’e okumaya giden Sivas’lı Mıkhitar, sonraları Dünya (Hıristiyan) Ermenilerinin % 3’ünü arz eden Katolik Ermenilerinin babası olacağını bilmiyordu belki de...
İflah olmaz, katı bir laik olan III. Napoleon İtalya’daki tüm manastırları kapatırken ilahiyattan başka aynı zamanda ciddi bilimsel – edebi araştırmalar yapan akademisyenler de olan Ermeni Katolik (Mıkhitar’ın adıyla anılan) rahiplerine bahşedilmiş San Lazarro adasına dokunmak istememiş olması da tarihin çok ilginç bir cilvesi...
Burada, bizim Anadolulu Ermeni rahiplerimizin San Lazarro Ermeni Adası gönderine Osmanlı bayrağını asmalarının ve o dönemde de III. Napoleon’un Osmanlı’yı karşısına almak istemiyor olması da tarihi - az bilinen – bir başka gerçek. Bu da bizim kişisel bulgumuz… Kitapla ilgisi yok!
Yervant Baret Manok’un kitabında başka yerde Türkçe bulamayacağımız özet bilgiler var. Mıkhitarist Tiyatrosu ve İlk Türkçe Oyunların özüyle tanışıyor, ardından bunlardan seçilmiş üç örnekle tanışıyoruz.
Sonundaki Ek bölümünde ise araştırmacı Fırat Güllü konunun bam teline dokunduğu Venedik’te Yazılan İlk Türkçe Oyunları Neden Görmezden Gelindi? yazısıyla, okuyuculara ışık tutuyor…
Osmanlı hatta Türkiye modernleşme dönemini, üstelik bu modernleşmenin ana taşıyıcıları olan Ermeni ve diğer İslam dinine mensup olmayan (özellikle gayrimüslim tabirini kullanmıyoruz) önce tebaa sonra ise vatandaşlarımızın dışlanması ulus devlet inşamızın temellerini oluşturmuş ama bu yüzden bugünlere gelen genel resmimiz hayli eksik, soluk ve dolayısıyla yanlış oluştuğu açık.
2000’lerin 10’lu yılların başı olan şimdilerde, değişik alanda böylece yapılan her buluş sayesinde zamanında unutulmuş, es geçilmiş hatta hoyratça çekip çıkartılmış resmin parçaları boş kalan yerlere yerleştiriyoruz. Bunu yaparken, Mehmet Fatih Uslu’nun ima ettiği gibi, gitgide son derece ilginç ve üstelik yepyeni bir resimle karşılaşmamız işten bile değil.