Yaşam

Ticaret kısıtlamaları hayvan ve bitkilerin yok olmasını önlüyor mu?

Bir milyon hayvan ve bitki türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Uluslararası toplum, ticaret kısıtlamalarıyla bunu önlemeye çabalıyor. Peki, bu yeterli mi?

27 Kasım 2022 10:16
Bir milyon hayvan ve bitki türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Uluslararası toplum, ticaret kısıtlamalarıyla bunu önlemeye çabalıyor. Peki, bu yeterli mi?İnsanlığın yol açtığı tahribat, doğada eşi benzeri olmayan bir hızda değişime yol açıyor, ağır sonuçlar doğuruyor. Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın (WWF) verilerine göre, kuşlar, balıklar, memeli hayvanlar, amfibiler ve sürüngenlerin nüfusu, 1970 yılından bu yana neredeyse yüzde 70 oranında azaldı. Bu kitlesel yok oluşlarda, doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesi, çevre kirliliği, tarım ve küresel ısınma büyük rol oynuyor. Yine yabani hayvan ve bitki türlerinin ticareti de önemli bir etken. Ticaret kısıtlamaları ile koruma çabası Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme'nin (CITES) öngördüğü ticaret kısıtlamaları ile yaklaşık 40 bin hayvan ve bitki türünün nesillerinin tükenmesinin önlenmesi hedefleniyor. 1973 yılında Washington'da kabul edilen, 1975 yılında yürürlüğe giren sözleşmeyi neredeyse tüm devletler imzalayarak taraf oldu. Türkiye de, 1996 yılından beri sözleşmeye taraf ülkeler arasında yer alıyor. Sözleşmeye taraf ülkelerin hükümet temsilcileri, her üç yılda bir toplanarak yabani hayvan ve bitki türlerinin yok olmasını önlemek için uygulanan mevcut ticaret kısıtlamalarını gözden geçiriyor, yeni kısıtlamalarının gerekli olup olmadığını görüşüyor. Sonuncu konferans Panama ev sahipliği yapıldı. Son iki hafta boyunca, 600 hayvan ve bitki türünün korunmasına odaklanıldı. Fildişi ticareti yasağı sürecek Filler en yüksek koruma statüsüne sahip türler arasında yer alıyor. Fildişinin uluslararası ticareti, 1989 yılından bu yana yasak ve bu yasağın sürmesi öngörülüyor. Ancak WWF'ye göre, yasağa rağmen kaçak avcılar Afrika'da her yıl yaklaşık 20 bin fili bu amaçla öldürüyor. Bazı Afrika ülkeleri, bunun önlenmesi için gerekli kaynaklara sahip olmadıklarını söylüyor. Oysa kaçak avcılık, bazı fil nesillerini yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getiriyor. Afrika'daki savan filleri büyük tehdit altında, yine Afrika orman fillerinin de nesilleri tükenmek üzere. Kimi bölgelerde, bu türlerin nüfusunda yüzde 80'i bulan bir gerileme olduğu belirtiliyor. Afrika'nın bazı bölgelerinde ise fil nüfusunda artış olduğuna dikkat çeken kimi bölge ülkeleri, fildişi ticaretine yeniden izin verilmesi gerektiğini savunuyor. Ancak bu yılki CITES konferansında fildişi ticaret yasağının kaldırılması için gerekli çoğunluk sağlanamadı. Bir diğer olumlu gelişme de Namibya'daki beyaz gergedan nesillerinin yok olmasının önlenmesinde sağlanabildi. Boynuzlarını satma yasağı sürecek. Ancak bu gergedanların, doğanın koruması amacıyla ticareti, Afrika'da tarihi olarak varlık gösterdikleri, yayıldıkları bölgeler içerisinde mümkün olacak. Köpek balıkları ve vatozlar için yeni kısıtlama Özellikle Asya mutfağında köpekbalığı ve vatozların özel bir yeri var. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) tahminlerine göre her yıl aşırı avlanma nedeniyle 70 milyon köpek balığı öldürülüyor, bu nedenle 1200 köpek balığı türünün üçte birinin nesli tükenmek üzere. CITES konferansında ülkelerin çoğunluğu, ticareti yapılan tüm köpekbalığı ve vatoz türlerinin yüzde 90'ından fazlasının koruma altına alınmasından yana tutum sergiledi. Koruma altına alınması istenenleri, 54 tür kara köpekbalığı, altı tür çekiç başlı köpekbalığı ve 37 tür kemane türü vatoz balığı oluşturuyor. Bu hayvanların, sözleşmeye ikinci bir ek yapılarak, korunması gereken hayvan türleri arasına alınması öngörülüyor. Bu da köpekbalıkları ve vatozların, artık ancak çok yoğun olarak bulundukları bölgelerde avlanabileceği anlamına geliyor. Denetimlerin yapılması ve ihracat izinlerinin verilmesi, devletlerin yetki ve sorumluluğunda olacak. Nesli tükenmekte olan türler için katı ticaret yasağı Yok olma tehlikesi altındaki 1082 hayvan ve bitki türü özel koruma altında tutuluyorlar. Goril ve şempanze gibi maymun türleri, pangolinler, pandalar, papağanlar, bukalemunlar ve deniz kaplumbağaları bu hayvan türlerinden bazıları. Yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan bitki türleri arasında da kaktüsler, selviler ve orkideler yer alıyor. En yüksek koruma statüsüne sahip yabani hayvan ve bitkilerin ihracatı için yasal menşei belgeleyen ihracat ve ithalat izinleri gerekli. Ayrıca uzun süredir özel koruma altında tutulan yabani hayvanlar arasında leopar, vaşak, aslan, puma, jaguar ve kaplanlar yer alıyor. Kaplanlar neden korunamıyor? WWF araştırmaları kaplanlarla ilgili olarak halen yasadışı av ve kaçakçılığın sürdüğünü ortaya koyuyor. Halı olarak kullanılabilsin diye kaplan derilerinin ticareti yapılıyor, büyülü şans tılsımları ya da ilaç üretiminde kullanılmak üzere de kaplan dişleri ve kemikleri satılıyor. Araştırmalara göre yasadışı ticaret, özellikle Tayland, Laos ve Vietnam'daki kaplan çiftlikleri üzerinden yürütülüyor. Bu nedenle WWF, devletlerden kaplan avcılığı ve kaçakçılığı ile mücadeleyi güçlendirmelerini istiyor. Yabani hayvan pazarları ve kaplan çiftliklerinin kapatılması için daha sert bir kararlılık sergilenmesini talep ediyor, bunu destekleyecek kararların alınması gerektiğini savunuyor. Tahribatı önlemek için ticaret yasağı yeterli mi? Farklı bitki ve hayvan türlerinin korunması, çok açık ticaret kısıtlamaları olmaksızın mümkün değil. CITES'in bu hedef doğrultusunda oynadığı rolün önemi büyük. Örneğin Güney Amerika'da, alpakaya benzer vikunya türü, uygulanan bir ihracat yasağı nedeniyle yok olmaktan kurtarılabildi. Oysa bu hayvanın popülasyonu 10 bine kadar gerilemişti. Bugün ise sayıları 500 bini aşan vikunyalar artık yok olma tehlikesiyle karşı karşıya değil. Hayvan ve bitki türlerinin yok olmasının en önemli sebebi, doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesi. Buna da ormansızlaşma, tarımsal zehirler içeren endüstriyel tarım, çevresel toksinler ve küresel ısınma yol açıyor. CITES, yani nesli tehlikede olan hayvan ve bitki türlerinin ticaretini düzenleyen sözleşme her ne kadar önem taşısa da, tek başına yeterli olmuyor, çünkü insanlığın doğayı tahrip etmesini önleyemiyor.