T24 Sağlık
Dermatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Derya CanDerya Can, güneş ışınları kadar televizyon, tablet ve bilgisayar ışıklarının da fotoyaşlanmayı artırdığını söyledi. Dr. Öğr. Üyesi Derya Can, bu ışınlardan korunmak için her ortamda mutlaka koruma faktörlü güneş kremi kullanılması gerektiğini vurguladı.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte günün her saati telefon, televizyon ve bilgisayarda uzun süre vakit geçiriliyor. Güneş ışınları kadar telefon, televizyon ve tabletin de yer aldığı infrared (kızılötesi) ışınlar yaşlanma sürecini, güneşe maruz kalınan süre kadar etkiliyor. Medipol Sağlık Grubu'ndan Dermatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Derya Can, "Yeryüzüne ulaşan farklı dalga boylarında güneş ışınları vardır. Bunlar: ultraviyole A, ultraviyole B ve infrared (kızılötesi) ışınlardır. Bunlardan ultraviyole B, özellikle deri kanserlerinden sorumlu olup yazın ve güneşin tam tepede olduğu saatlerde yoğundur. Ultraviyole A ise özellikle foto yaşlanmadan sorumludur ve yılın dört mevsiminde günün her saatinde yoğun olarak bulunur" dedi.
Derya Can
"Yüzde 20'si genetik, yüzde 80'i çevresel"
Kronolojik yaşlanmanın yüzde 20'sinin genetik ve biyolojik faktörlere, yüzde 80'lik kısmının ise çevresel faktörlere bağlı olduğunu söyleyen Dr. Can, "Bu çevresel faktörlerin en önemlisi, hayatımız boyunca maruz kaldığımız toplam ultraviyole A miktarıdır. Ancak UVA'ya gündüz sürekli maruz kaldığımızdan ve derimizde oluşturduğu etki gözle fark edilemeyecek kadar yavaş olduğu için, bu durum hiçbirimiz tarafından dikkate alınmaz ve önemsenmez" diye konuştu.
"Bronzlaşmak deri savunma mekanizmasıdır"
Dr. Can, cildi yaşlandıran faktörleri şöyle sıraladı:
"Fotoyaşlanmanın ilk bulgusu bronzlaşmadır. Ultraviyoleye maruz kalan derinin üst katmanındaki hücreler, daha alttaki hücreleri korumak için melanin denilen pigmentleri üretirler. Böylece onları tıpkı bir şemsiye gibi kaplayarak korur. Aslında bronzlaşma, bir tür deri savunma mekanizmasıdır. Ancak bu pigment oluşumu zaman içerisinde deride bazı bölgelerde daha koyu, bazı bölgelerde ise daha açık lekelere neden olabilir. Fotoyaşlanmanın ikinci ve en önemli bulgusu ise derideki ince çizgiler ve derin kırışıklıklardır. Güneş ışınlarına direkt maruz kalındığında, deride su kaybına ve kurumasına neden olur. Böylece derinin yapı taşı olan kollajen ve elastin liflerinde hasar meydana gelir. Ayrıca UV, deri hücrelerinde yaşlanmayı hızlandıran serbest O2 radikallerini artırır. Bu nedenle kollajen ve elastin liflerinin üretimi azalır. Zamanla deri esnekliğini, sert ve gergin görünümünü kaybeder. Yumuşama ve sarkma meydana gelir."
"Gözle görülür etkileri mevcut"
"Bir başka bulgu ise, derinin üst tabakasındaki hücrelerin alttaki hücreleri korumak için zamanla kalınlaşması ve kabalaşmasıdır. Bu nedenle deri pürüzsüzlüğünü kaybeder ve kalın, kaba, mat bir görünüm alır. Fotoyaşlanmanın etkisi kısmen tedavi edilebilse de tamamen ortadan kaldırılamaz. Bu yüzden çok basit önlemlerle fotoyaşlanmadan cildimizi korumak en doğrusudur. Bunun için yapacağımız en önemli şey, çocukluk yaşlarından itibaren bronzlaşmak için asla güneşlenmemeli ve solaryuma girmemeliyiz."
Fotoyaşlanmadan ve deri kanserlerinden korunmak için sadece yazın güneşin altındayken değil, yılın dört mevsimi korunmak gerektiğinin altını çizen Dr. Can, "Yapılan incelemelerde kapalı alanlarda floresan lambalar, bilgisayar, televizyon ve telefon ekranlarından yayılan infrared (kızılötesi) ışınlar da tıpkı UVA ve UVB gibi ciltte kuruma, leke artışı ve deri çizgilerinde artmaya yani fotoyaşlanmaya neden olur. Özellikle günümüzde telefon ve bilgisayar karşısında geçen süre teknolojiyle birlikte hızla arttığı için kapalı alanlarda bile etkin bir şekilde güneş koruyucu kullanmalıyız" ifadelerini kullandı. (DHA)
Erdal Beşikçioğlu: Behzat Ç.'yi Etimesgutlularla çekeceğiz; bundan daha iyi bir ilçe tanıtımı olamaz |