Sağlık

Tek çocuk olmak avantaj mı, dezavantaj mı?

Günümüz aile yapısı farklı özellikler gösteriyor. Artık anne babalar daha çok tek çocuk sahibi olma eğilimindeler.

14 Aralık 2008 02:00
Günümüz aile yapısı farklı özellikler gösteriyor. Artık anne babalar daha çok tek çocuk sahibi olma eğilimindeler. Öyle ki, tek çocuk sahibi olmak isteyenlerin sayısı 10 yıl öncesine göre 5 kat artmış durumda. Ancak her ne kadar tek çocuk sahibi olan ailelerin sayısı giderek artsa da, tek çocuklar hakkındaki olumsuz bakış açısı hakimiyetini koruyor.

Tek çocuklar genel olarak yalnız, şımarık ve uyumsuz olarak anılıyorlar. Genel yaklaşım, çocuğun kardeşinin olmasının onun uyumu ve kişilik özellikleri üzerinde olumlu etkisi olduğu şeklinde. Oysa yapılan pek çok araştırma tek çocuğa ilişkin bu olumsuz atıfların doğru olmadığını gösteriyor.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nden Klinik Psikolog Özden Dandul, Akşam gazetesine verdiği röportajda, tek çocuk olmanın avantajlarını ve dezavantajlarını anlattı.

Ailenin her şeyi

Tek çocuğun yalnız ve sosyal ilişkilerden görece olarak yoksun büyüdüğü düşünüldüğü için, anne-babalar çocuklarına düşkünlük gösterip aşırıcı koruyucu davranabiliyorlar. Bu nedenle de tek çocuklar genellikle evin ilgi odağı olduklarından baskın karakterliler. Tek çocuklarla ilgili en sık ifade edilen kaygılardan biri, kardeşi olmayan çocukların akran ilişkilerinde zorlanmaları konusu. 1986’da yapılan bir araştırma da, tek çocukların daha fazla ben merkezli olduklarını göstermiş. Aynı araştırma, kardeşi olan çocukların süreklilik, işbirliği, arkadaşını önemseme konularında ise, daha olumlu niteliklere sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Akran ilişkileri

Çocuğun sosyalleşmesi sürecinde kardeşler arası ilişkilerin çok önemli bir rolü olduğundan, kardeşleri olan çocukların olmayanlara göre akran ilişkilerinde daha başarılı oldukları görüşü hakim. 2002’de, ilköğretim çağındaki 3 farklı gruptaki 139 öğrenci ile gerçekleştirilen araştırma sonuçları ise tek çocukların sosyal olduğunu gösteriyor. Birinci grubu tek çocuklar, ikinci grubu kardeşi olan ve ilk doğanlar, üçüncü grubu ise ikinci doğan ve kendilerinden büyük kardeşi olan çocuklar oluşturmuş.

Araştırma sonuçları, tek çocukların, tek çocuk olmayan sınıf arkadaşları ile aynı sayıda yakın arkadaşları ve arkadaşlıklarının niteliğinin de benzer olduğunu ortaya koymuş. Ancak aynı araştırma tek çocukların grup olarak sınıf arkadaşları tarafından daha az sevildiklerini de göstermiş. Tek çocuklar grup içinde daha saldırgan davranışlar sergilerlerken, arkadaşları tarafından da kolay sömürülen çocuklar oldukları görülmüş. Söz konusu araştırma, çocuğun kardeşinin olmasının çatışma ya da kriz ile başa çıkabilmesinde ihtiyacı olan davranış mekanizmasını geliştirebilmesi için olumlu etkisini destekler nitelikte.

Bilişsel becerileri önde

Öte yandan, tek çocukların sosyal becerileri bakımından dezavantajlı, bilişsel becerileri bakımından avantajlı oldukları düşünülür. Yine 1996’daki araştırma, tek çocukların bilişsel becerilerini tek çocuk olmayanlarla karşılaştırmış. Bu araştırma sonucuna göre, tek çocuk olan birinci sınıf öğrencilerinin hafıza, dil becerileri ve matematikte diğer çocuklara oranla daha iyi oldukları saptanmış. Algılama becerileri bakımından ise anlamlı bir fark görülmemiş. Bilişsel becerileri bakımından tek çocuk olan ve olmayanlar arasında birinci sınıfta görülen bariz farkın, beşinci sınıf öğrencileri arasında belirgin olmadığı ortaya çıkmış. Araştırmacılar, eğitim sürecinin artmasını, eğitimin ilk yıllarındaki belirgin farkı ortadan kaldıran neden olarak gösteriyor.

Tek çocukların bilişsel becerilerinin daha iyi olması ise anne-baba-çocuk etkileşiminin daha fazla olmasıyla açıklanıyor. Bu araştırmacılara göre, tek çocuk anne-babaları genelde büyük bir psikolojik baskı altında çocukları için en iyisini yapmak isterler. Tek çocukların eğitimi için anne-babalar daha iyi öğrenme ortamları yaratır, daha çok kitap alır ve çocuklarının eğitim sürecinde onlarla birebir daha uzun ve yoğun zaman geçirirler. Anne-baların çocukları ile daha çok zaman geçirmeleri, onlarla daha fazla etkileşim içine girip daha çok uyaranla karşı karşıya kalmalarını sağlar. İşte bütün bu faktörler, çocuğun bilişsel gelişimini destekleyen faktörler.

Önyargılar ve inançlar

Tek çocuğa ilişkin olumsuz atıflarda önyargıların ve algıların etkisi büyük. 2003’te yapılan bir araştırma, tek çocuklara ilişkin olumsuz atıfların hem kardeşi olmayan çocuğun kendisine hem de ailesinin ona bakış açısında belirleyici etkisini temel alıyor. Araştırmacılar, olumsuz önyargıların karşılıklı olarak içselleştirildiğini, bunun da davranışları etkilediğini söylüyor. Tek çocuklarla ilgili genel algıların araştırıldığı ilk çalışmalardan biri 1985’te gerçekleştirildi. Araştırmada, üniversite öğrencilerine bir sıfat listesi verilerek bu listesinden tek çocuklar için uygun gördüklerini belirlemeleri istenmiş. Sonucunda, üniversiteli gençlerin tek çocukları betimlerken şu sıfatları seçtikleri görülmüş: Akademik olarak en başarılı, şımarık ve en az sevilen. 1993’te aynı araştırma bu kez anne-babalarla yapılmış. Anne-babalar da tıpkı üniversiteli gençler gibi tek çocukları akademik olarak en başarılı, en az sevilen ve şımarık olarak tanımlamışlar. Her iki araştırma sonucu da genel olarak toplumun negatif bakış açısını gözler önüne seriyor.

Tek çocuk olmak kötü mü?

Araştırmalar, tek çocuk olmanın olumsuz taraflarının yanı sıra olumlu tarafları olduğunu da gösteriyor ve araştırmacılar tarafından avantajları şu şekilde sıralanıyor: Kardeşler arası ilişkilerin değişmez parçası olan yarışma ve çatışma durumlarını yaşamazlar, aile içindeki ‘biricik’ rollerinden ötürü daha başarılı olurlar ve öğrenim yaşamları daha uzundur. Tek çocuklar genel olarak uyum, sosyal beceriler, sosyal katılım konularında tek çocuk olmayanların gerisinde değillerdir. Ancak akademik başarı konusunda tek çocuk olmayanlara göre sürekli olarak daha yüksek skorlar alırlar.

Tek çocuk olmanın zorlukları ise şu şekilde sıralanmış: Özellikle ergenlik öncesi dönemde sorunlarını paylaşabilecekleri ebeveynlerine karşı bazı şeyler için birlikte mücadele verebilecekleri bir kardeşin varlığına ihtiyaç duyarlar. Bir kardeşin varlığı anne-babaların çocukları ile kaygılarını, hatta çocukları ile ilgili takıntılarını dengelemesi bakımından yardımcı olur. Tek olan çocuğun hissettiği, başarılı olması gerektiği baskısı ve sorumluluklar karşısında yalnız olması, aşırı stresli olmasına ve zorluk yaşamasına neden olabilir.

Tek çocuk avantajları

2001’de yapılan bir araştırmada ise, tek çocuk olmanın olumlu tarafları gençler tarafından şöyle sıralanmış: Kardeşler arası çatışmanın olmaması, ebeveynlerle yalnız zaman geçirme, onların finansal ve duygusal kaynaklarını tek başına tüketme, bir kardeş ya da kardeşler ile paylaşmak zorunluluğunun olmaması ve anne-baba ile daha yakın ilişkiler kurulması. Tek çocuk olmanın zorlukları ise şöyle sıralanmış: Sırdaşının olmaması, başarılı olma baskısını hissetmesi, başkalarından da sürekli ilgi beklemesi, hep ilgi odağı olmayı istemesi, arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan krizleri kolayca atlatamaması ve ilerisi için anne-babaları ile ilgili kaygılar duyması. Zaten, anne babalarının yaşlılıklarında ihtiyaç duyacakları bakım ve onların ölümünden sonra yalnız kalmak gibi korkularının olduğunu da gençler dile getirmişler.

Tek çocuklar da mutludur!

Malum, ben de tek çocuk annesiyim ve büyük bir ihtimal de tek çocuk annesi olarak kalacağım. Bunun birçok nedeni var: Bir kere çocuk isteği 30 yaşından sonra uyandı içimde. Yoksa ben de, pekala sayısız yol ve döl alabilirdim. Sonra doğurunca, bebeğime 40’ı çıkana kadar (40 ay) birebir bakım veren kişi oldum ve bir 40 ayı daha ‘sadece’ annelikle geçirmeyi göze alamadım. Çünkü Duru’yu büyütürken hiç bakıcı desteği almadım, neredeyse bakıcı fobim var bile diyebilirim. Yoksa, ilk 3 yıl yaşanan anne-bebek arasındaki ilişkinin hazzı hiçbir şeyde yok!

Aslında doğumdan sonra 5 yıl kadar, ikinci bir çocuk düşüncesi, Duru’ya ihanetmiş gibi geldi içten içe... 5 yıl sonra, “İkinci bir çocuk doğurabilirim, Duru büyüdü, içimde suçluluk duyguları falan kalmadı” dediğimde ise; Duru’nun okul hayatı başlamış, ben de yeniden üstelik de (adeta ikinci bir çocuk gibi doğurduğum) ‘Anne Olunca Anladım’ adlı proje ile iş yaşamına dönmüştüm. Yani artık bebekli yaşamdan çocuklu yaşama geçmiş ve düzenimizi çoktan oturtmuştuk.

Evet, bugün Duru 6,5 yaşında, tek çocuk ve benim gerçekten ‘her şeyim’! Benim ve babasının bütün ilgisi ve maddi-manevi kaynakları onun... Fakat, tek çocuklara atfedildiği üzere asla şımarık bir çocuk değil! Paylaşmayı da gayet iyi biliyor; çünkü 20 aylıktan beri oyun gruplarıyla başlayan bir okul hayatı var. Yani yaşıtlarıyla birlikte büyümüş, sosyal bir çocuk...

Sonuçta, “Kardeşsiz büyümesin” diyerek, görev misali bir çocuk daha yapma fikri bana pek manalı gelmiyor. İkinci çocuğa da haksızlık! Hem neticede hepimiz kardeşiz! Karındaş olmak da çok hoş elbet; ancak maddi-manevi birden fazla çocuk sahibi olmayı dengeleyebiliyorsanız. Öte yandan, tek çocuk olmak da asla tü kaka değil... Tek çocuk olmanın da, kardeş olmanın da avantaj ve dezavantajları farklı... Anahtar kelime ise, anne-baba tutumları; ebeveynlerin ailenin şartlarına uygun, sağlıklı dengeler bulması... Çocuklarınızı güle güle büyütün, çünkü bu dünyaya sadece mutlu olmaya geldiler, unutmayın...

Daha iyi bir yaşam için...

Peki, öyleyse tek çocuğu olan aileler çocuklarını nasıl daha iyi yaşama hazırlayabilirler?

Psikiyatr Dr. Özlem Mestçioğlu anlatıyor:

Öncelikle çocuğun küçük bir yetişkin değil de çocuk olduğunu, çocukça davranabileceğini görmek ve buna izin vermek çok önemlidir.

Anne-baba tek çocukları olduklarından dolayı kaygı duyuyorlarsa, çocuk da bu konuyu bir eksiklik, kaygı duyulması gereken bir durum gibi algılar. Böyle bir kaygıda; vazgeçmek ve aşırıya kaçmadan tek çocukla ilgili sıkıntıları telafi etmeye çalışmak daha yararlı olacaktır.

Kaç çocuk olursa olsun disiplin kuralları aile içinde standart olmalı, çocuğun sayısına değil de yaşına uygun kurallar konulmalıdır.

Her istediğini istediği anda yerine getirmeyerek beklemeyi, sabretmeyi öğretmek önemlidir. Çocuğun istediklerinin yaşına ve ailede koyulan kurallara uygun olarak yerine getirilmesi sağlanmalıdır.

Akranlarıyla birlikte olması için fırsatlar yaratmak gerekir. Tek çocuğun, kardeşleri olanlara göre bu tür ortamlara gereksinimi çok daha fazla olacaktır. 3 yaşından itibaren gerek kreşe göndererek, gerek evde arkadaşlarıyla sık sık birlikte olmasını sağlayarak kardeşli bir ortamda öğrenebileceği paylaşma, itişme-kakışma ve sonunda barışma, tartışma ve sorun çözebilme gibi becerileri sağlamasına yardımcı olunabilir.

Söz hakkı vermek, ancak tüm kararları ona bırakmamak, ailenin belirlediği seçenekler içinden seçmesini sağlamak gerekir.

İyi ve sıkı bir iletişim ortamı yaratarak duygularını paylaşmasını, ifade edebilmesini sağlamak ileriki yaşlarda yakın ilişkilerde zorluk yaşama olasılığını azaltacaktır.

Benmerkezci tutumlarına engel olmak ve paylaşımcılığını desteklemek çok önemlidir.

Çocuğu değer vermek, onu anne-babanın beklentilerini karşıladığı veya karşılayacağı için değil de, ‘o’ olduğu için sevdiğini göstermek çocuğu rahatlatacaktır.

Ondan mükemmeli istememek, yaptıklarıyla gurur duymak ve yapmadığında sevginin azalmadığını göstermek çocukların özgüvenlerini besleyen en önemli davranışlardan biridir. Tüm umutlarınızı ona bağlamayın, bu altından kalkılması çok ağır bir yüktür.

Aşırı korumacı tutum ve tavırlardan kaçınarak çocuğun tek başına yapabileceğini ona göstermek ve onu özgür bırakmak çocuğun kişisel gelişimi için önemli bir adım olacaktır. Hata yapmasına izin vermek, üzerine çok düşmemek önemli tutumlar olmaktadır.

Ailenin tutumu önemli

Araştırma sonuçlarının da gösterdiği gibi tek çocuk olmak bariz olumsuz sonuçlar doğurmuyor. Hatta genel anlamda bakıldığında tek çocuklar, kardeşi olan çocukların gerisinde de değiller. Anne-baba tutumları çocuğun içinde doğup büyüdüğü, beslendiği duygusal atmosferi belirler. Özellikle annenin çocuk yetiştirme yaklaşımı, çocuğunu reddetmesi/kabul etmesi, çocuğuna karşı sabırlı olması/olmaması, çocuğunu ihmal etmesi/etmemesi gibi faktörler çocuk ruh sağlığı üzerinde bir kardeşin varlığından daha önemli faktörler.

Aslında önemli olan, çocuğun tek olmasından çok, nasıl yetiştirildiği. Tek çocuk olmakla ilgili sorunların pek çoğu anne-babanın tutumlarıyla azalabilir ve hatta ortadan kalkabilir. Tek çocukların bu durumun sakıncalarıyla boğuşmak yerine avantajlarını yaşayabilmesi pekala mümkün.