Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, 2017 Eğitim Değerlendirme Raporu’nu açıkladı. Raporda açık öğretim liselerine kayıtlı öğrenci sayısının son 5 yılda yüzde 65 arttığı, lise çağında 100 gençten 18’inin okul dışında olduğu belirtildi.
Eğitim sistemi, değişen sınav süreçleri ve sistemin uluslararası boyuttaki yeri gibi, 10 farklı başlıkta hazırlanan raporda eğitime ilişkin analizler ve öneriler dile getirildi. TEDMEM’in üzerinde durduğu bir diğer nokta ise açık öğretim liselerine kayıtlı öğrenci sayısındaki artış. Raporda bu oranın son 5 yılda yüzde 65 arttığına vurgu yapılıyor. Öğretmenlere getirilen performans değerlendirme sistemine dair yeni bir sınav sektörü oluşabileceği uyarısında bulunan TEDMEM, devlet okullarında 8 bin 848 kişinin ön lisans, 29 bin 736 kişinin ise eğitim fakültesi dışında bir fakülte mezunu olarak ücretli öğretmenlik yaptığına dikkat çekiyor.
Birgün'den Uğur Şahin'in haberine göre rapordan dikkat çeken noktalar şöyle:
"Lise çağında her 100 gençten 18’i okul dışında"
Resmi istatistiklere göre; 2016-2017 eğitim öğretim yılında net okullaşma oranı ilkokul için yüzde 91,16, ortaokul için yüzde 95,68 iken ortaöğretimde bu oran yüzde 82,57 olarak belirlenmiştir. İlkokul çağındaki her 100 çocuktan 9’u, ortaokul çağındaki her 100 çocuktan 5’i ve lise çağındaki her 100 gençten 18’i okul dışında kalmaktadır.
"Öğretmen performans değerlendirmesi gerekli ama sınav sektörü oluşabilir"
Bu alanda tedbir alınması gereken öncelikli konu, performans değerlendirmesi kapsamında öğretmenlere uygulanması öngörülen sınavdır. Endişe edilen noktaların başında, öğretmenlerin sürekli sınav odaklı çalışması ve piyasada yeni bir sınav sektörünün oluşması gelmektedir.
"MEB, ‘100 bin öğretmen açığı’ diyor, eğitim fakültelerinde kontenjan 228 bin"
MEB, 2020 yılına kadar öğretmen ihtiyacının 100 bin civarında olacağını açıklamıştır. Oysa 2017 yılında sadece eğitim fakültelerinin kontenjanı 228 bin civarındadır. Yani öğretmen yetiştirme programlarındaki öğrenci sayıları ile istihdam edilecek öğretmen sayısı arasında uyumsuzluk devam etmektedir.
"8 bin 484 ön lisans mezunu ücretli öğretmenlik yapıyor"
2016-2017 eğitim öğretim yılında ücretli olarak derse girenlerden 8 bin 484’ünün ön lisans mezunu, 29 bin 736’sının ise eğitim fakültesi mezunu olmayan lisans mezunu olması dikkat çekicidir. Geçici çözümler olarak tasarlandığı sürece öğretmen yetiştirme sisteminde iyileşme sağlamak mümkün görünmemektedir.
"Açıköğretim lisesine kayıt 5 yılda yüzde 65 arttı"
Ortaöğretim kurumlarında zorunlu dersler kapsamında yer alan ve haftada 1 ders saati olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, bütün sınıf düzeylerinde haftada 2 saate çıkarılmıştır. 9. ve 10. sınıflarda haftada 3 ders saati olan biyoloji dersi haftada 2 saate düşürülmüş, 9. sınıftaki birincil yabancı dil ders saati ise haftada 6’dan 4’e düşürülmüştür. 2011-2012 eğitim öğretim yılında açık öğretim listesine kayıtlı olan toplam öğrenci sayısı 940 bin 268 iken 2016-2017 eğitim öğretim yılında bu sayı 1 milyon 554 bin 938 olmuştur. Dolayısıyla son 5 yılda açık öğretim lisesine kayıtlı öğrenci sayısında yüzde 65 oranında bir artış kaydedilmiştir. 2017-2018 eğitim öğretim yılında yaklaşık 84 bin öğrencinin açık öğretim lisesine kaydı yapıldığı bilinmektedir.
"Adrese dayalı yerleştirme olumlu ama merkezi sınav baskısı devam edecek"
2016-2017 eğitim öğretim yılında TEOG kaldırılarak, yerine eğitim bölgeleri ve sınavsız mahalli yerleştirme sisteminin getirilmesi eğitim sistemi adına olumlu bir gelişmedir. Ancak yüzde 10 gibi yüksek bir oran için öngörülen sınavın, sistemin genelinde nitelikli okullara girmek için bir rekabet algısı ve sınav baskısı oluşturma riski devam etmektedir.
"YKS’de değişiklikler şekilsel ve teknik"
Geçiş sisteminde yapılan değişiklik ile Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) kamuoyuna tanıtılması sonrasında kurgulanan yeni sistemin detaylarına ilişkin pek çok endişe gündemi meşgul etmiştir. Yeni sistemin son hali ile özünde mevcut sistemde olduğu gibi merkezi yapılan bir sınavla seçme, eleme ve yerleştirme esaslarına dayandığı, içerikten öte şekilsel ve puan türlerinin hesaplanmasında teknik açıdan değişikliklere gidildiğinisöylemek mümkündür.
OBP için önemli öneri
Çok tartışılan Okul Başarı Puanı konusunda ise görüş, okul başarı puanının kullanılmasında hormonlu notlar ciddi bir sorun olarak görülmekle birlikte, okuldaki başarının dikkate alınmamasının daha ciddi riskler ortaya çıkaracağı yönündedir. OBP’nin dikkate alınmaması okul eğitimini ikinci plana itecektir.