Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 25. Dönem ikinci yasama yılı açılış konuşması ile TBMM'yi açtı. Erdoğan konuşması sırasında TBMM kürsüsünde muhalefet milletvekilleri ile tartıştı. Erdoğan konuşurken Genel Kurul'u terk eden HDP'li milletvekilleri hakkında "Kürt kardeşlerimi onlar temsil etmiyor, burada Kürt kardeşlerim var benim de siz tanımıyorsunuz!" diyerek tepki gösterdi. Erdoğan, "Terörist ayrı, Kürt ayrı. Mücadelemiz bir etnik kökenle değil terörledir, terör örgütüyledir, teröristledir" dedi.
Muhalefet sıralarından gelen tepkilere de yanıt veren Erdoğan, "Biz o bölgeye çok gittik, siz kaç kere gittiniz onu söyleyin. O bölgelerde teşkilat bile kuramıyorsunuz. Gidin çalışma yapın. Yapmadınız, yapmıyorsunuz. Cumhurbaşkanı olarak gitmediğim il yok" diye konuştu. Erdoğan, terör örgütlerinin isimlerini sıralarken MHP sırasından gelen bir eleştiriye de "Rahatsız mı oldun? Ben sayıyorum, gereği neyse yapın. Terör örgütleri akrep gibidir, eninde sonunda elinde taşıyanı da sokar. Siz bu kürsülerin acemisisiniz. Nerede hitap edilir öğreneceksiniz" karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında "Kimi medya kuruluşları, kimi hain dahili ve harici odaklar terör örgütünü desteklese de Türkiye’nin istikbal ve istiklal mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz" ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın TBMM'nin açılışında yaptığı konuşma özetle şöyle:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, TBMM’nin 25. Dönem 2. Yasama Yılı’nın açılışında sizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışını gerçekleştiren ilk Meclis'ten 25. Dönem’e kadar bu aziz çatı altında vazife yapan tüm milletvekillerine şükranlarımı ifade ediyorum. Başta ilk başkan Gazi Mustafa Kemal, ahirete intikal eden herkesi rahmetle yad ediyorum. Tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor, gazilerimizden vefat edenlere rahmet diliyorum.
'Tüm canlarına kıyılanlarını anıyorum'
Milletin oyuyla, milletimizi temsil etmek maksadıyla vazifeleri sırasında çeşitli şekillerde kendilerine kıyılmış Meclis üyelerimizi özellikle anmak istiyorum. Adnan Menderes’i, Fatin Rüştü Zorlu’yu ve tüm canlarına kıyılanlarını anmak istiyorum.
'7 Haziran sonrası bir hükümet kurulmamış olmasına rağmen anayasa harfiyen uygulandı'
7 Haziran seçimleri hiçbir siyasi partinin tek başına iktidarı sağlayamadığı tabloyla sonuçlandı. 25. Dönemi, evet, kısa sürmüş olabilir ama milli iradenin çözüm üretme kabiliyetini ortaya koymak açısından çok büyük anlama sahiptir. Demokrasi tarihimizde ilk kez şahit olduğumuz bir süreç. Bir hükümet kurulmamış olmasına rağmen, anayasasını harfiyen uygulayarak Türkiye, büyük bir demokratik olgunluk sergilemiştir. Hükümet kurulamaması, Cumhurbaşkanı seçilememesi gibi durumlarda Türkiye aylarca krizlerin pençesinde kıvranmıştır. Siyasetin çözüm üretemediği bahanesine sarılan müdahaleciler, vesayetçiler siyaset kurumunu zayıflatmakla kalmamış, demokrasimizde derin yaralar açmıştır.
'Siyasal alanda oluşan boşluğun faturasını Cumhurbaşkanlığı'na keserek başarıya ulaşılamaz'
Ülkemizin de siyasetin de, devletin de kurumsallaşma sürecinde kat ettiği mesafeyi test ettik, ulaştığımız ileri seviyeyi gördük. Siyaset dışı saiklerle görev almaktan kaçınan siyasi partiler kendi varlıklarını inkar ediyor demektir. Kimse siyasal alanda oluşan boşluğun faturasını Cumhurbaşkanlığı makamına keserek başarıya ulaşamaz.
Milletimizin basireti her türlü kilidi açacak marifete sahiptir. Milli irade tek ve yegane çıkış yoludur. Allah’ın izniyle Türkiye 1 Kasım’da demokratik kurallar çerçevesinde seçimini yapacak, milli iradeyi tecelli ettirecektir. Terörün çirkin yüzünün sandıkları tehdit etmesini engellemek için tüm siyasi partilerin insani ve vicdani bir tavır sergileyeceklerini, kolaylaştırıcı bir yaklaşım içinde olacaklarını umuyorum.
'Milletimizin birliği, ülkemizin bütünlüğü, bayrak ve resmi dilimiz asgari müşterek'
Milletimizin birliğini, ülkemizin bütünlüğünün, bayrağımızın resmi dilimizin hepsinin asgari ortak noktamız olduğunu özellikle belirtmek isterim.
Bu aziz kürsüde yapılan ahitleşmeye uymak, ahlaki bir vazifedir. Türkiye’nin istiklalinin ve istikbalinin söz konusu olduğu yerlerde yek vücut olarak hareket edemezsek, millete karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz.
'Milletimizin feraseti, milli olanla gayri milli olanı ayırt edecek hassasiyettedir'
Milletin dışındaki güç odaklarına, terör örgütüne, paralel yapıya sırtlarını dayayanlar millete ve hukuka hesap vermekten kaçamayacaklardır. Milletimizin feraseti, milli ve yerli olanla gayri milli ve yabancılaşmış olanı ayırt edecek hassasiyete sahiptir.
Seçimden sonra Türkiye ekonomisi büyümeye, demokrasi geleceğe ilerlemeye devam edecektir. Tarih, Türkiye’nin önlenemez büyümesine şahitlik etmeye devam edecektir. Türkiye, okun yaydan fırlaması gibi geri dönülemez bir atılım içindedir.
Güçlü, kararlı, dürüst ve şeffaf yönetim altında Türkiye son 12 yılda ortalama %5,5 büyüme kaydetti.
Türkiye ekonomisi dışa açık yapısıyla küresel rekabet şartlarına uygun olarak, üretime dayalı, adil kapsayıcı büyüme ilkesiyle yoluna devam edecektir. Tüm saldırılara rağmen Türkiye, dünyanın parlayan yıldızı olacaktır.
TBMM’nin geçen yılın 1 Ekim’inde gerçekleştirdiğimiz yasama döneminden bu yana kritik 1 yıl geçirdik.
Geçen dönemin son haftalarında görülen iç güvenlik paketinin güvenlik güçlerimize ve adli birimlerimize çok önemli katkısı olduğuna inanıyorum.
Yanıbaşımızdaki Suriye ve Irak’ta yaşananlar giderek tırmanırken, Türkiye’ye de yansımaları oldu.
Bir siyasi parti genel başkanının büyük sorumsuzluk olarak gördüğüm bir açıklamasının ardından 6-8 Ekim’de 50 vatandaşımız hayatını kaybetti.
'Kobane düştü düşecek sözlerimi çarpıtan terör örgütü olayların fitilini ateşledi'
Kobane ya da Ayn El Arab’ta ABD Başkanı’nın “Kobane düştü düşecek” sözünü aktarmıştım. Bu sözlerimi çarpıtan terör örgütü, bu olayların fitilini ateşledi. Biz 250 bin kişiyi sınırımızı açarak kabul ettik. Bunların önemli bölümünü hala misafir ediyoruz. Peşmergenin toprağımızdan geçiş izni veren bizdik. Kamyonlarca insani yardım gönderen de bizdik.
Türkiye olarak biz, tıpkı Balkanlar’daki gibi, Asya’daki, Afrika’daki kardeşlerimiz gibi Suriye ve Irak’taki kardeşlerimize de gönlümüzü açık tuttuk, tutmaya da devam edeceğiz.
Bizim bu topraklarda ve oralarda yaşayanlara bakışımız asla Batı başta olmak üzere diğer devletlerle aynı olamaz. Kobane’de ya da başka bir şehirde yaşayan kardeşlerimizin sıkıntıya düşmesi, bizi de sıkıntıya düşürür.
'Türkiye’den imkan olarak kat be kat güçlü Avrupa ülkeleri paniğe kapıldı'
Bizim kimi Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi boğulmaya terk etmek gibi, tren istasyonlarında hapsederek zulüm yapmak gibi bir hakkımız yoktur. Kardeş sözü bizim kalbimizden kopup gelen bin yıllık arka planı olan bir duygunun ifadesi. İmkanlarımız sınırlı olabilir ama hamdolsun gönlümüz zengin. Gönül zenginliğimizin bereketini de 5 yıldır görüyoruz. Türkiye’den imkan olarak kat be kat güçlü Avrupa ülkeleri paniğe kapılırken, biz milyonlarca kardeşimizi yıllardır misafir ediyoruz. 2 milyon insan dünyanın neresine giderse gitsin bir takım sıkıntılara yol açıyoruz. Gösterdiğimiz misafirperverliğin dünyada bir başka örneği yoktur. Bunu biz söylemiyoruz. Ülkemize gelip durumu gören insaf ve vicdan sahibi herkes bu hakkı teslim ediyor. Ülkemiz içinde herhangi bir bölgeyi, kesimi grubu dışlamamız mümkün müdür?
Her şeye rağmen Türkiye, istikrarsızlık, kaos ve çatışmanın artırdığı bir dönemde güven ve istikrar adası olarak varlığını muhafaza ediyor. Bölge ülkelerindeki olaylara mezhep veya etnik temelli olarak da yaklaşmıyoruz.
Zorlu dönemde Türkiye G-20'nin dönem başkanlığını üstlendi
Gelişmekte olan ülkelerde büyümenin yavaşladığı, finansal piyasalardaki hareketliliğin tüm ekonomileri etkilediği zorlu bir dönemde Türkiye G-20’nin dönem başkanlığını üstlendi. Platformun meşruiyetinin güçlendirilmesi için gayret gösterdik.
"Terörist ayrı, Kürt ayrı..."
İsrail’in bu tavrından bir an önce vazgeçmesini, üç dinin kutsal mekanlarına ev sahipliği yapan Kudüs’te huzurun sağlanmasını temenni ediyorum. Her biri birinci sınıf vatandaşıdır.
Milletim beni dünyada rütbelerin en büyüğüne Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı'na layik gördü.Ben büyük Türkiye yeni Türkiye güçlü Türkiye mücadelesi veriyorum. Buradan Kürt kardeşlerime özellikle seslenmek isterim. Biz Kürt kardeşlerimizle her zaman gönül diliyle konuştum. Burada kürt kardeşlerim var ama siz tanımıyorsunuz. Bilemediğiniz bir şey var Kürt kardeşlerimi onlar temsil etmiyor. Bir şeyi birbirinden iyi ayırmak lazım. Kürt sorunu ile terör sorunu farklıdır siz bunu ayırt edemediniz. Bugün de gönül diliyle konuşuyor istiyoruz ki yarın da öbür gün de aramızdaki gönül köprüsü sapa sağlam muhafaza edilsin. Bizleri birbirimizden koparma çabası birbirimize düşman etme oyunu ikimizi de hedef alıyor aslında. Onun için diyorum ki kürt ayrıdır terörist ayrıdır.Silahlar gömülüp üzerine beton dökülene kadar bu mücadele sürecektir. Silahların susması demiyorum, silahların bırakılması ve üzerlerine beton dökülmesinden bahsediyorum. Kimi medya kuruluşları, kimi hain dahili ve harici odaklar terör örgütünü desteklese de Türkiye’nin istikbal ve istiklal mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz.
Türkiye’nin askerini, polisini korucusunu a şahsının, b şahsının askeri, polisi, korucusu gibi göstermek terör örgütüne destek vermektir.
Terörü ve terör örgütünü destekleyen ülkelere sesleniyorum. Ne yaptığınızı çok iyi biliyoruz. Bu sizin de elinizi yakacaktır. DAİŞ, PKK, DHKP-C vesaire, adı ne olursa olsun sırf Türkiye’ye zarar veriyor diye terör örgütünü destekleyenler bilsinler, bu namlular ona dönecektir.
"Rahatsız mı oldun!"
Rahatsız mı oldun? Ben sayıyorum, gereği neyse yapın.
Terör örgütleri akrep gibidir, eninde sonunda elinde taşıyanı da sokar. Siz bu kürsülerin acemisisiniz. Nerede hitap edilir öğreneceksiniz. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, teröristle mücadele, evet önemlidir ama yeterli değildir. Asıl olan terörle mücadeledir, bataklığı kurutmaktır.
Geçmişte kendi amaçları uğruna onlarca masum insanı öldüren yapının hala aynı yöntemlerde ısrar ettiğini gördük. Biz akan kanı tümüyle durdurmak isterken birilerinin kan akıtmak için adeta sabırsızlandığına şahit olduk. Milletin iradesine şiddetle ipotek koymak için kurulan tezgahları bizzat tespit ettik.
Erdoğan'dan muhalefete: Biz o bölgeye çok gittik, siz kaç kere gittiniz onu söyleyin
Eğer bu coğrafyada yaşamaya devam edeceksek ki gidecek başka bir vatanımız olmadığına göre mücadeleye devam edeceğiz.
(Muhalefet sıralarına dönerek) Biz o bölgeye çok gittik, siz kaç kere gittiniz onu söyleyin. O bölgelerde teşkilat bile kuramıyorsunuz. Gidin çalışma yapın. Yapmadınız, yapmıyorsunuz. Cumhurbaşkanı olarak gitmediğim il yok. 1000 yıldır verdiğimiz mücadeleyi devam ettireceğiz. Terörle mücadele eden kamu personelimize başarılar diliyorum.
Arkadaşlar bakın, bizde şehitliğin ne anlama geldiğini biliyorsan, bu ifadeyi kullanmazsın. Kıyamete kadar şehitlik devam edecektir. Allah yolunda ölenlere ölü demeyin. Onlar diridir, ama siz fark etmezsiniz. Fark bu.