T24 - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Uzan ailesinin kaybettiği Libananco davası ile Türkiye’nin önemli bir hukuk zaferi kazandığını belirterek, "Türkiye böyle bir sülük ve kamburdan kurtulmuştur. Kangren olmaya yüz tutmuş kol, kesilip atılmıştır. Devlet içinde devlet olmaya çalışmanın, kural tanımayanlar, güçlü Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısında ezilmiş olmasını gördük" dedi.
Uzan ailesi Libananco davasını kaybetti
Bolu’nun mesire yeri Gölcük’teki Devlet Konukevi’nde ailesiyle birlikte tatil yapan Bakan Taner Yıldız, bugün Karacasu Beldesi’nde bulunan Gazella Otel’de, Uzan ailesinin Türkiye aleyhine açtığı Libananco davasının sonuçlanmasıyla ilgili olarak basın toplantısı düzenledi. ABD’de Uluslararası Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi’nde 6 yıldır süren Libananco davasının sonuçlandığını hatırlatan Taner Yıldız, şöyle dedi:
"Bildiğiniz gibi Türkiye Cumhuriyeti ile Uzan grubu arasında ciddi bir problem olarak uluslararası hakem heyetine taşınan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük davası sonuçlandı. Bu davada Türkiye Cumhuriyeti haklı bulundu. Başbakanımızın özel bir kararname ile yetkiyi Enerji Bakanlığı’na bıraktı ve yürüttüğümüz çalışmalar özel hukuk büroları ile birlikte nihayet sonuçlandı. 6 yıl sonunda haklı görüldük. Bu davadan birçok sonuç çıkartabiliriz. İç hukukun tüketildiği, grup tarafından uluslararası arenaya taşıdığı alanda, Türkiye’deki hukuk kurallarımızın da bu anlamda son derece isabetli bir karar verdiği uluslararası platformda da açığa çıktı."
"Siyasi müdahalede bulunmadık"
Bakan Yıldız, 2003 yılında şirkete el koymanın söz konusu olmadığını anlatırken şunları söyledi:
"Hisse senetlerine el koyma söz konusu değildi. ÇEAŞ ve Kepez şirketlerinin imtiyaz hakkı feshedildi. Danıştay’da binlerce klasörün arasında dava görüldü. Danıştay bizi haklı gördü. Enerji Bakanlığı’nın enerjisinin yarısını, Türkiye’yi emmek isteyen sülükler kapladı. Sonunda uluslararası arenada haklılığımız ispat ettik. Türkiye üzerindeki kamburu attı. Siyasi müdahalede bulunmadık. Tamamen hukuk kuralları içerisinde devam ettik."
"İstedikleri para 230 milyar dolardı"
Taner Yıldız, kendisinin devletten üstün sayanların geldiği son noktayı gördüklerini anlatırken, şunları söyledi:
"Özellikle Cem Uzan’ın, Başbakanımıza yönelik siyasi linç kampanyasına alet etmek için kullandığı bu dava sonuçlandı. Kendini devletten üstün sayanların hukuk tanımayanların en son geldiği noktayı gördük. Ak Parti hükümetlerinden önce bunların sahtekarlık, yolsuzlukları bilinmiyor değildi. Devletin, milletin haklarının koruyacak irade yoktu. Bu siyasi bir hareket değildir. Uzan’ların sıkça kullanmaya çalıştığı gibi siyasi bir konu değildir. 5 dava görüldü. 5 davanın toplam tutarı 230 milyar dolar. Bu kişiler bu davalarında haklı olduklarını anlatabilseler, AİHM dahilinde istedikleri para 230 milyar dolardı. 2003 yılında 235 milyar dolar gayri safi milli hasıla vardı. Vatandaşımızdan kişi başına 3 bin dolar gelir talep ettiler. Bu kadar organize ve sahtecilikle, özellikle Polonya’da hileli evrak kullanmak ve sahtecilik yapmakla ilgili resmi belgeler vardı. Başbakan ve Cumhurbaşkanımıza bize destek oldukları için teşekkür ediyorum. Bu kişi başına düşen milli gelirin tamamını isteyen, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin uluslararası en büyük davasıdır. Temyiz yolu vardır. Hakem heyeti ve tahkim kuruluna teşekkür ediyoruz. Kendilerinin sağduyusuna ve yaklaşımlarına zaten güveniyorduk. Bu güven boşa çıkmadı. Uluslararası soygun tarzında düzenlenen bir yapıydı. Onlarda göz yummadılar. Bizim için son derece önemli konu. Son dava 10.1 milyar dolar, faizleriyle 18 milyar dolar olan bir dava. Kendilerinin yetkili kılınması ile olan dava reddedildi. Türkiye Cumhuriyeti haklı bulundu."
"Kambur ve sülükten kurtulduk"
Bakanlık olarak 6 yıldan bu yana işlerinin yüzde 50’sini Uzan’ların davasına verdiklerini vurulayan Yıldız, "Türkiye’de yapmamız gereken birçok işten fedakarlık yapıp bu davaya yoğunlaşıp tekzip ettik. Türkiye böyle bir sülükten ve kamburdan kurtulmuştur. Kangren olmaya yüz tutmuş kol kesilip atılmıştır. Devlet içinde devlet olmaya çalışmanın, kural tanımayanların güçlü Türkiye Cumhuriyeti karşısında ezilmiş olmasını gördük. Türkiye’nin uluslararası hukuk alanında başarısıdır. Türkiye’nin hukuk alanındaki başarıları için önemli bir başarı olmuştur" diye konuştu.
Yıldız, davada temyiz yoluna gidilip- gidilmediğinin sorulması üzerine, sonuçlanan dosyanın usül açısından yapılan bir dava olduğunu bildirirken, "Bu kadar uzamış olması da problemli olduğunu gösteriyor. Bu dava kabul edilmiş olsa, Uzan’ların müracaatı kabul edilse, esastan görüşülmeye başlanacaktı. Davanın daha giriş kısmında reddedilmesi çok önemli. Düzenlemiş oldukları sahte evrakların, hile yolu ile yapılan evrakların, bu şirketlerden imtiyaz haklarının fesh edilmesinden zarar gördüklerini iddia etmişlerdi. Uluslararası hukuk alanında tekrar bir temyiz yolunun olması bizi sıkıntıya uğratmıyor. Biz uluslararası arenada özellikle hakem heyetinin son derece sağduyulu olduğunu düşünüyoruz. Haklı olduğumuz davada, haklı olduğumuzun görülmesi sevindiricidir" diye konuştu.
"AİHM’deki dava da Türkiye lehine sonuçlandı"
Yıldız, davanın Türkiye’nin önemli bir hukuk zaferi olduğunu belirterek, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Her vatandaşımızın hakkı olan, toplanan vergilerden böyle bir paranın ödenmesinin vatandaşlara haksızlık olduğunu düşündük. Göreve geldiğimizde Edirne’den Kars’a 4 milyar dolarlık yatırım bütçemiz vardı. Şu anda Gayri Safi Milli Hasılanın 3’de 1’ini tahsil etmeye çalışan yapıyla karşı karşıyayız. Bu yüzden çok kızgınım. Harçlıklarımızdan biriktirdiklerimizi Somali’deki insanlara verebiliriz. Ama haksızlıkla, yolsuzlukla bizden 1 dolar almak isteyenlere karşıyız. Vatandaşımız bu paraları bize emanet etti. Bu dava kendi haline bırakılsa kesinlikle bu insanlar, bu ülkenin sülükleri bunu emmek isteyecekler. Ak Parti öncesinde de bu tür işler yaptılar. ÇEAŞ ve Kepez ile alakalı 2 kez gelip el koyamamışlardır. Emniyet’e ve her kuruma nüfus eden insanlardı. Bu sahtecilik yeni olan bir şey değildi. Bu siyasi bir hareket değildir. Son derece sıkıntı doğurabilecek bir yapıdır. Türkiye’nin özellikle Türkiye’deki yargıların hukuki temel prensiplerine uygunluğunun da teyididir. AİHM’ye verdikleri dava tutarı 180 milyar dolardı. Onun temyizi yok. O davada Türkiye Cumhuriyeti lehine sonuçlandı. Tamamen düşmanca tavırlarla, Türkiye’yi düşman yerine koyarak, davadaki üslup ve avukatların üslubuna da dikkat çekiyorum. O insanlar da bu ülkede yaşayıp para kazandılar. Bu kadar büyük bir organize ve soygunla karşı karşıydık. Türkiye’nin önemli bir hukuki zaferidir."
Yıldız, bir soru üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a dün akşam bilgi verdiğini, kendisinin sonucu memnuniyetle karşıladığını anlatırken, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin en büyük davası olarak bakıldı. Oluşturabileceği tahribat açısından da bakarsak başbakanımıza bu süreçte çamur atılmaya çalışıldı. Bu dava kalkan olarak kullanılmaya çalışıldı" karşılığını verdi.
Yıldız, Uzanlar’ın kırmızı bültenle arandığını hatırlatması üzerine ise, "Kendisinin yeri bellidir. Adalet Bakanlığı’mızın bu hususta girişimleri olacak. İade ile ilgili kısımlar bakanlığımızın çalışması değildir. Burada suç işlenmiştir. Dava sonuçlanmıştır. İadesiyle alakalı talep Adalet Bakanlığımızla takip edecektir" dedi. Yıldız, mağdur olan küçük yatırımcıların durumunun ne olacağının sorulması üzerine ise şöyle konuştu:
"Mahkemelere intikal etmiş davalar sonuçlandı. Küçük hissedarların aleyhine ve Bakanlığımız aleyhine sonuçlandı. İstismar kokusu hissettiğimiz zaman duruşumuz çok nettir. Mağdur olmuş, olabilecek olan küçük hissedarlarla alakalı bürokratlarımız görüşmeler yaptı, yine yaparlar. Bu yol kapatılmadı. Ama hukukun verdiği karar bizim için bağlayıcı ve yol göstericidir. Kararlılık ve irademiz olduğu için herkese teşekkür ediyorum."