Hükümetin, sulama birlikleri zarar ediyor gerekçesiyle su kaynaklarına özelleştirme yolunu açtığı iddia edildi. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Yasada Değişiklik Yapan Tasarı’nın görüşmelerinde su kaynaklarının DSİ tarafından kişilere ya da şirketlere tahsisine olanak sağlayan maddesi kabul edildi. Bu maddelere göre, DSİ isterse sulama tesislerini hizmet alımı veya işletme hakkı devri yöntemiyle şirketlere devredebilecek.
Birgün'den Nurcan Gökdemir'in haberine göre, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Yasada Değişiklik Yapan Tasarı’nın görüşmelerine 20 Mart Salı günü TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda başlandı. Sulama birliklerinin temsilcilerinin de izlediği toplantıda, tasarının, bir veya birden çok havzadaki su kaynaklarının DSİ tarafından kişilere ya da şirketlere tahsisine olanak sağlayan maddesi tartışmalar arasında kabul edildi. Bu maddelere göre, DSİ isterse sulama tesislerini hizmet alımı veya işletme hakkı devri yöntemiyle şirketlere devredebilecek.
Muhalefetin “Uluslararası sermayeye, yandaşa peşkeş çekiyorsunuz” diyerek eleştirdiği düzenlemelerden 14 bin 487 meclis üyesi bulunan 378 sulama birliği etkilenecek. 1 milyon 300 bin dolayındaki çiftçinin, seçimle göreve gelen sulama birlikleri aracılığıyla kullandığı su kaynaklarının özelleştirilmesi öngören tasarıda yer alan düzenlemeler ve sonuçları şöyle:
Üreticilerin kullandığı su kaynakları özelleştirme yoluyla kişi veya şirketlere devredilecek. Özel şirketler hiçbir sınırlama olmaksızın su bedelini ve tahsis zamanını belirleyebilecek.
Bir ya da birden fazla havzadaki suların tamamı ya da bir kısmı DSİ’nin alacağı kararla tek bir şirkete verilebilecek.
Birlik meclis yönetim kurulu, denetim kurulu lağvedilecek. Seçilmiş kurulların lağvedilmesibirliklerin tüzel kişiliklerinin fiilen ortadan kalkması sonucunu doğuracak. Seçilmiş bu organların yerine DSİ tüm yönetim ve denetim yetkilerini devralacak.
Çiftçiler: Ankara’ya yürürüz
Tasarının görüşülmesine başlanması ile birlikte Ankara’ya gelen sulama birliği temsilcisi onlarca çiftçi, su kaynaklarının özelleştirilmesine olan tepkilerini dile getirdi. Komisyon toplantılarını izleyen çiftçiler, tasarının yasalaşmasının “Türkiye’de tarımı durma noktasına getireceğini, ölüm fermanlarının imzalanacağını” söyledi. Meclis’te iktidar partisi ve muhalefet partisi milletvekilleri ile de görüşen “Tasarı yasalaşırsa milyonlar Ankara’ya akar” diyen çiftçiler, sorunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da iletti. Komisyon bu tepkiler üzerine toplantısını iki kez ertelemek zorunda kaldı. Edinilen bilgiye göre, bakanlıkta çiftçilerin tepkilerini yumuşatmak amacıyla “küçük rötuşlar” yapılmasına yönelik çalışmalar başlatıldı. Kesin bir toplantı gündemi belirlemeyen komisyonun tasarının görüşmelerine 27 Mart Salı ya da 28 Mart Çarşamba günü devam etmesi bekleniyor.
"Su kaynakları elden gidiyor"
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu toplantında söz olarak, su kaynaklarının özeleştirilmesinin yolunu açan maddenin tasarından geri çekilmesini istedi. Ömer Fethi Gürer ayrıca icra iflasla ilgili destekleme maddesinin de yeniden düzenlenmesini önerdi.
Gürer, “Özelleşecek suyla ilgili düzenlemede su kaynağının verimli, yeterli olduğu, getirisi olan, tahsilatı kolay, tarla başına saati koyduğunuzda iştah kabartan yerlerde özel sektör devreye girecek, yoksa gidip de Van’daki yeri kimse özelleştirme için gelip almaz, su tahsil edemeyeceğini o da biliyor” ifadelerini kullandı.
CHP İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci de söz konusu maddeye karşı çıktı. Yedekci, “Ülkemizde suların özelleştirilmesi hakkında açıklama yapmak zorunda bırakılmamız çok manidar bir durumdur. Türkiye, 2040 yılında ciddi anlamda su kıtlığı yaşayacak ülkeler arasında 27. sırada gösterilmektedir. Su kaynaklarımız üzerinde kurulan özelleştirme planının perde arkasında ne gibi hesaplar vardır, sormak gerekir” dedi.
Yedekci şöyle konuştu: “İktidarın özelleştirme politikası her geçen gün atalarımızın mirasını hançerlemektedir. Bu politikanın memleketin yararları düşünülerek uygulandığını düşünmüyorum. Fabrikalarımız, yollarımız, madenlerimiz özelleştirildi. Ülkemizin tüm değerleri özelleştirme adı altında yandaş şirketlere peşkeş çekiliyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Bizler ülkemizin geleceği için, sürdürülebilir enerji politikalarını, bilimi, teknolojiyi, fenni konuşmak istiyoruz. Sularımızın özelleştirilmesini konuşmak utanç vericidir.”