T24- Yaşamın temel yapı taşı olan su, politik ve ekonomik olarak da 21. yüzyılın en önemli konularından biri olmaya aday. Dünyanın artan nüfusu, zaten sınırlı olan içilebilir su kaynaklarının hızla kirlenmesi, HES ve baraj inşaatlarıyla ekolojik dengenin bozulması vs. ile suyun önemi giderek artmakta ve dünyanın her tarafında su konulu toplantılar, etkinlikler, eylemlilikler yapılmaktadır.
Kullanılabilir, temiz su kaynaklarının sınırlı oluşu nedeniyle su, yaşamsal açıdan giderek daha fazla önem kazanırken birileri de bunu bir kâr vesilesi haline getirmek için kolları sıvamakta. Suyun özelleştirilmesi, bu bakış açısının ürünüdür. Dahası suyun özelleştirilmesi bugün basitçe sudan para kazanmanın ötesinde bir varlık/yokluk sorununa dönüşmüş bulunmaktadır: suyun bir yaşam hakkı olarak tanınması ile bir meta olarak ele alınması gerektiğini düşünenler arasındaki makas her geçen gün açılmaktadır. Büyük su tekellerinin desteğini alan hükümetler birbiri ardına yeni özelleştirme yasaları çıkarır ve su firmaları bundan para kazanırken, milyonlarca insan için içme suyuna ulaşmak her geçen gün daha fazla zorlaşmaktadır.
Milyonlarca insan temiz, kullanılabilir suya ulaşmakta sıkıntı çeker ve dolayısıyla hayatını idame ettirmekte zorlanırken, özellikle sınır aşan sular devletler nezdinde “stratejik” bir baskı ve şantaj aracı olarak görülmektedir. Yani su, bir yandan tüm canlılar için vazgeçilmez bir yaşamsal madde iken, bazıları içinse politik bir argüman, dahası bir “silah” haline gelmiştir.
,
Su Hakkı Kampanyası için su; bütün hesapların, taktiklerin, stratejilerin ötesinde, vazgeçilmez bir “yaşam hakkı”dır ve bütün canlıların suya erişim hakkı dokunulmazdır. Bu nedenle de suyun bir silah veya politik bir baskı aracı olarak kullanılması kabul edilemeyeceği gibi, ticari bir meta olarak alınıp satılması da kabul edilemez. Bugün artık kanıksanmış olsa dahi, suyun satılması, havanın satılmasıyla eşdeğer, onun kadar kabul edilemezdir.
Elbette nüfusun hızla arttığı, zaten sınırlı olan içme suyu kaynaklarının hızla tükendiği, kirlendiği bir dünyada birilerinin, bu hızla artan su ihtiyacından kâr etmek istemesi beklenir. Zira mevcut sistemde azalan her şeyin bir “pazar” karşılığı vardır. Tıpkı öldürülen, öldürüldükçe sayıları azalan kimi hayvan türlerinin, tam da bu azalmadan ötürü bir “pazar” değeri kazanmaları gibi. Ama zaten bu nedenle, yani suyun azalması ve suya erişimin gittikçe zorlaşması nedeniyle suyun satılmasına, ticari bir meta olarak ele alınmasına karşı çıkmak, Su Hakkı Kampanyası’nın temel felsefesidir.
Su Hakkı Kampanyası, dünyada ve Türkiye’de suyun özelleştirilmesine, ticari bir meta olarak ele alınmasına; yeni HES’ler ve barajlar inşa ederek doğanın tahrip edilmesine, ekolojik dengenin bozulmasına karşı çıkan herkes için bir adres olmak, çığlıkların duyulabileceği bir platform olmak için çaba göstermektedir. Bunun için, suyun kullanımı ve su kaynaklarının korunması, suyun satılabilir bir meta değil de bir yaşam hakkı olarak tanınması için düşünen, harekete geçen herkesin katkısını beklemektedir.
Neler yapıyorlar?
Su Hakkı kampanyası, suyun satılabilir bir mal veya bir tüketim maddesi olarak tanımlanmasına karşı, suyun bir yaşam hakkı olduğu ilkesinden hareketle 2010 yılında aşağıdaki aktiviteleri düzenleyecek.
www.suhakki.org sitesi aracılığıyla, Türkiye’de ve dünyada su konulu çalışmalar yapan akademisyenler, aktivistler ve yerel yönetim uzmanlarının yazdığı makaleleri, su hakkı konulu haberleri, gelişmeleri yayınlayacaklar.
Yine su hakkı konusunda broşür, kitap, makale gibi çalışmaları yayınlayıp bunları ilgililere ulaştıracaklar.
5-6 Kasım 2010 tarihlerinde Diyarbakır’da, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliği ve Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği’nin katkısı ve ulaşılacak diğer belediyelerle birlikte yerel yönetimlere dönük, somut ve uygulanabilir alternatif su politikaları oluşturmak amacıyla bir uluslar arası Su Sempozyumu düzenleyecekler.
Su Hakkı Kampanyası'nı Kimler Yürütüyor?
Su Hakkı Kampanyası'nı Sosyal Değişim Derneği, Hasankeyfi Yaşatma Girişimi, Küresel Eylem Grubu ve Sosyal Demokrasi Vakfı oluşturdu. Aktiviteler Suyuma Dokunma Kampanyası'nın ve Rosa Luxemburg Vakfı'nın desteğiyle yürütülüyor.
Bu kampanyaya nasıl katılınabilir?
Su Hakkı Kampanyası'na katılmak veya etkinliklerden haberdar olmak için bilgi@suhakki.org adresiyle irtibata geçebilir, yada suforumu@googlegroups.com iletişim listesine üye olabilirsiniz.
www.suhakki.org Web Sitesi Açıldı
Artık http://www.suhakki.org/ adresi üzerinden kampanyaya ulaşabilirsiniz. www.suhakki.org'da su hakkı konusunda yazılmış makalelere, broşürlere ve kitaplara, basında su konusunda çıkmış haberlere yer verilecek.
Avrupa Sosyal Forumu kapsamında düzenlenecek su hakkı etkinlikleri
Su Hakkı Kampanyası olarak, Türkiye'den ve yurtdışından çeşitli kuruluşlarla 1-4 Temmuz 2010'da düzenlenecek Avrupa Sosyal Forumu çerçevesinde 3 toplantı gerçekleştirilecek. Toplantıların isimleri ve konuşmacıları şunlar:
1 Temmuz, Perşembe, saat: 16:00
-Baraj Politikaları; Enerji Sektöründe Özelleştirme ve Su Hegemonyası
Konuşmacılar:
Sebahat Tuncel (İstanbul BDP Milletvekili)
İlker Karayılan ( Küresel Eylem Grubu)
Ercan Ayboğa ( Rosa Luxemburg Vakfı)
Moderatör: Atilla Aydemir (Sosyal Demokrasi Vakfı)
2- Temmuz, Cuma, saat : 09:00
- Mücadeleler, Stratejiler ve Alternatifler- Özel Şirketleri Su Hizmetleri Dışında Nasıl Tutacağız?
Konuşmacılar;
Leslie Franke
Osman Baydemir ( Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanı)
Guillemo Amorebieta ( ABSA, Arjantin)
Moderatör: Serhat Resul ( Hasankeyf’i Yaşatma Girişimi)
2 Temmuz, Cuma, saat: 13:00
-Su Hakkı - Su Hizmetlerinin Özelleştirilmesinde Mevcut Durum
Konuşmacılar:
Guillemo Amorebieta (ABSA, Arjantin)
Annette Groth ( Alman Sol Parti Milletvekili)
Ümit Şahin (Yeşiller Partisi)
Moderatör: Wasilis von Rauch ( Rosa Luxemburg Vakfı)