Kültür-Sanat

Steve Jobs yaşasaydı, ‘Jobs’ filmini izler miydi?

Steve Jobs’un hayatının temel taşları 'Jobs' filmde var mı? Merak edenler için söyleyeyim, bunların sadece üçte birini bulabilirsiniz. Yani Apple’ı kurmasını ve Apple’dan kovulmasını

18 Ağustos 2013 16:59

Ahmet Küçük

akucuk@t24.com.tr

www.twitter.com/kucukxahmet

 

Steve Jobs için dünya, o zamanki bilgisayarlar ve televizyonlar gibi sadece iki renkliydi: Siyah ve beyaz.

İnsanları da, eşyaları da hep iki renkli görürdü Jobs. İnsanlar ya kahraman dahiydiler, ya da bok kafalı; eşyalarsa ya tamamen berbattı, ya da manyakçaydı.

Stanford Üniversitesi’ndeki konuşmasında hayatını, abartılacak bir şey olmadığını belirterek üçe ayırıyor Jobs. Birinci dönemini “biyolojik ailesi”nin kendisini ebeveynlerine vermesi olarak tanımlayan Jobs, ikinci dönemi için Apple’ı kurmasını ve kovuluşunu, son bölümünü de kanser hastası olması ve yenmesini oluşturduğunu söylüyor.

 

‘Jobs’ filminde ne yok?

 

Peki, ‘Jobs’ filmi tüm bunları anlatıyor mu? Steve Jobs’un hayatının temel taşları bu filmde var mı? Merak edenler için söyleyeyim, bunların sadece üçte birini bulabilirsiniz. Yani Apple’ı kurmasını ve Apple’dan kovulmasını…

Dolayısıyla hayatının dönüm noktalarını oluşturan bu üç büyük olaydan bahsetmeyen bir film tamamen Steve Jobs’un hayatını anlatabilir mi?

En azından bizim gibi Apple dünyasına girmeyenler ve Steve Jobs’un hayatını çok yakından tanımayanlar için kaynak bir kitap niteliğindeki Walter Isaacson’un Steve Jobskitabını (Domingo) okuyanlar bu filmi pek bir yavan bulacaktır.

Geri kalanlar için, sadece Steve Jobs’u Apple’ın yani iMac’in, iPod’un, iPad’in, iPhone’un, iTunes’un, iCloud’un yaratıcısı olarak bilenler için bu film en azından fikir sahibi olmanın ötesine geçemiyor.

Steve Jobs, Stanford’taki konuşmasında, “Noktaları ileri doğru bakarak değil, geriye baktığınızda birleştirebilirsiniz” der. Eğer siz, bu noktalardan birini veya birkaçını çıkarırsanız, havada sallanan bir hiç’likten başka bir şey elde etmezsiniz. İşte bu yüzden Jobs filmi de, basit biyografi tarzını aşamıyor.

Belki, fazla ileri gidip haksızlık da edeceğim ama, Jobs filmi Youtube’taki birkaç Apple ve Steve Jobs videolarını birleştirerek de oluşturulabilir, ya da filmin sadece fragmanını izlemeniz yeterli olabilir. Filmde daha fazlasını bulamayacaksınız.

 

 Filmde ne var?

 

Bu kadar yokluk içinde Jobs filminin en başarılı yanı da karakterlerin, oynadıkları rollerle benzerlikleriydi. Zaten filmin sonunda da kahramanların fotoğraflarıyla, oyuncular yan yana getirilerek “işte ne kadar da benzettik” düşüncesini vurguluyorlar.

“Jobs” ismini taşıyan ve hayatının “tamamını anlatacak” düşüncesi yaratan film, daha fazla şey bekleyenler için düş kırıklığı yaratabilir.  

Steve Jobs’un hayatının tamamını, inişlerini-çıkışlarını, depresif halleri, karakter bozukluklarını, ilişkilerde başarısızlığını, hemen hemen ABD’nin tamamını dolaşmış ve Almanya, Türkiye, Yunanistan, Hindistan, Japonya, Çin, İtalya, Fransa, İngiltere gibi dünyanın birçok ülkesine gitmiş birisinin sadece Vadi’de geçmiş gibi gözüken hayatı bile bir soru işareti yaratıyor.

Apple’ın kurucuları dışında, diğer karakterlerin sadece birer sahnesi olması da filmin 122 dakikaya sıkıştırılmaya çalışıldığını gösteriyor.

Bilinen “mucit” kavramının çok ötesine geçen Steve Jobs’un hem aile(lerini), hem karakterini, hem işini anlatabilmek için belki de hayatı üç filmde anlatılsa daha çok şey verebilirdi izleyiciye.

 

Steve Jobs film için ne derdi?

 

Isaacson kitabında, Jobs’un “kusursuzluk” anlayışını şöyle anlatıyor:

“Kusursuzluk arayışı onu, Apple’ın ürettiği tüm ürünleri en ufak ayrıntısına kadar kontrol etmeye götürdü. Muhteşem Apple yazılımlarının başka şirketlerin berbat donanımlarında çalıştırıldığını düşündükçe kötü oluyordu. (…) Donanımı, yazılımı ve içeriği entegre edip tek bir komple sisteme dönüştürme yetisi sadeliği dayatabilmesini sağladı. GökbilimciJohannes Kepler ‘Doğa sadeliği ve bütünlüğü sever’ demişti. Bu Steve Jobs için de geçerliydi.”

Apple’ı böyle bir “kusursuzluk” düşüncesiyle yaratan Steve Jobs, “Jobs” filmi için ne derdi?