Star yazarı Ahmet Taşgetiren, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sık sık dile getirdiği "üst akıl" söylemiyle ilgili olarak "Üst akılı birebir tanımlamış değiliz ama dünyanın farklı yerlerinde farklı etkinliklerle var olduğunu görüyor, bizim coğrafyamızda oynadığı oyunların ucunun bize dokunduğunu hissediyor ve zararlarından korunmak istiyoruz" dedi. Taşgetiren, “Üst akıl” biz olsaydık da her şeyi belirleyemiyor olacaktık. Amerika’ya İncirlik’i kullanma imkanını vermesek, bu süper gücün Ortadoğu’da eli-ayağı birbirine dolaşmış olacak" ifadesini kullandı.
Ahmet Taşgetiren'in "Üst akılı yenmeliyiz" başlığıyla yayımlanan (28 Eylül 2016) yazısı şöyle:
"Üst akıl”ı yenmeliyiz.Ama nasıl? “5 Büyük”ü 5 büyük olmaktan çıkarmalıyız.
Ama nasıl?
Belli ki “Üst akıl” bizi rahatsız ediyor.
Belli ki “5 Büyük”le bağlantılı dünya düzeni, dünyayı rahatsız ediyor.
Üst akılı birebir tanımlamış değiliz ama dünyanın farklı yerlerinde farklı etkinliklerle var olduğunu görüyor, bizim coğrafyamızda oynadığı oyunların ucunun bize dokunduğunu hissediyor ve zararlarından korunmak istiyoruz.
“5 Büyük” belli. Onlar BMGK’nın daimi üyeleri, Amerika, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin. 2. Dünya Savaşı sonrasında bu statüyü elde etmişler, birbiriyle uzlaşarak, çatışarak, o sistemi sürdürüyorlar.
Biz, “Dünya 5’ten büyük” söylemiyle bu düzeni sorguluyoruz. Bu söylem, edilgenler adına bir isyanı seslendiriyor. Bu sistemin mağdurlarının büyük kısmını, bizim kalp coğrafyamızın insanları oluşturuyor. Biz de, nihai planda o edilgen yapının parçasıyız.
Edilgenlik statüsü başlı başına isyan edilmesi gereken bir statü. Hele bu, “İslam dünyası” gibi büyük medeniyet kurmuş, İslam gibi bir değerin ve milyarlık insanlar topluluğunun dünyası ise isyan bin kere daha haklılık kazanıyor. Hele bu isyanı, insanlık adına Müslümanlar olarak seslendirmek ayrı bir onurlu çıkış anlamına geliyor.
Ama ne “Üst akıl”ı ne de “5’li yapı”yı söylem planındaki isyanlarla dize getirmek, değiştirmek mümkün değil. Hele bu söylem, birilerini hem bize, hem içinde yer aldığımız İslam dünyasına karşı ittifaka sevk ediyor ve karşıt operasyonlara zemin hazırlıyorsa, iş daha da zorlaşıyor.
“Nasıl?”‘ın cevabı üzerinde düşünmemiz gerekiyor.
Bir örnek üzerinde duralım:
Mesela Suriye’de harekat yaptık. Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Üst akıl”ı ilk dile getirdiği ortamda söylediği “Güney sınırlarımızda oyun oynuyor”un cevabını vermek üzere 40 kilometre kadar içerilere girdik. Güç kullandık. Demek oyun bozmak için kullanılacak gücün olması gerekiyor.
Ama bizim şu anda Suriye’de kullandığımız güç, dün de vardı. Ama kullanamıyorduk. Ne oldu? Amerika ile anlaştık, Rusya ile anlaştık. Belki İran ile anlaştık. “5 Büyük”ten biri olan Rusya ile problemli iken, Suriye üzerinde uçağımızı uçuramıyor, tanklarımızı yürütemiyorduk. Askeri harekatımız hakkında, “5 Büyük”ün diğer parçası, Amerika’nın da bilgisi, onayı olduğunda kuşku yok. Kaldı ki, topraklarımızda bir Amerikan üssü bulunuyor. Ayrıca Suriye’deki varlığımızın diğer hamleleri konusunda da, diğer güçlerle iletişim halinde olmak durumundayız. Ve ayrıca, Suriye Irak’la bağlantılı, Irak’ta olan bitenler hakkında da, farklı güçlerle pazarlıklar sürdürme zorunluluğu var.
Aslında çok tabii durumlardan söz ediyorum.
Gücünüz olacak ve buna rağmen pazarlıklar yapacaksınız.
Çünkü diyelim “5 büyük”ten her birinin gücü de her şeyi belirleyemiyor. Belki 5 Büyük’ten birisi biz olmuş olsaydık da ya da “Üst akıl” biz olsaydık da her şeyi belirleyemiyor olacaktık. Amerika’ya İncirlik’i kullanma imkanını vermesek, bu süper gücün Ortadoğu’da eli-ayağı birbirine dolaşmış olacak. Mesela 1 Mart tezkeresi Meclis’ten geçmedi, Amerikan askerleri Türkiye yolunu kullanamadılar, onlara göre “Türkiye oyunbozanlık yaptı”, öfkeleri tepelerine çıktı. Biz de 1 Mart tezkeresinde TBMM gücünü kullanmış olduk.
Mesele, yeterli gücü bulma, onu akıllıca kullanma ve güç kullanımının sürdürülebilmesini sağlamakta toplanıyor. Güç bazen Meclis iradesi olur, bazen tank iradesi, bazen ekonomik varlık, bazen diplomatik ilişki ağı... Soft power, hard power... Rusya Afganistan’da güç kullandı batağa saplandı, Amerika Vietnam’da, Irak’ta güç kullandı, batağa saplandı. Güç de her şey değil ama güçsüzlük hiçbir şey.
Önceki gün Mardin ve Şırnak’tan 10 şehit geldi. Bu ülkenin gençleri içinden terörist üreten bir yapı cinayetlerini sürdürüyor.
İnsanların dini duygularını kullanarak örgütlenen bir yapı darbe yapmaya kalktı.
Bunlar bu ülkenin gücünü emen acı realitemiz.
İslam dünyası da çook, çok emek istiyor kendi kendisi olmak için...
Maddi güç, manevi güç, hepsi iç içe. Cumhurbaşkanımızın yürek gücüne diyecek yok, yapmamız gereken onun ete - kemiğe bürünmüş halini hayata geçirmek.