Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'a en yakın yazarlardan Sibel Eraslan, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın soru önergesiyle gündeme gelen Lazika İslam Emirliği liderinin Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a evlilik teklifinde bulunduğu iddiaya ilişkin olarak, "Sümeyye Erdoğan’ı 3 yaşından beri tanıyorum. Son zamanlarda babasının temsil ettiği siyasi duruşa ve reis-i cumhurluğunu iradettiği Türkiye’ye karşı tutum takınanların Sümeyye Erdoğan’ı da hedef alıyor oluşları ise işin son kısmı" görüşünü dile getirdi. Eraslan, "Sümeyye işte tam bu tehlikeli sarkaçlar arasında, hafızası mefluç edilmiş İslam gençliğine bir gayret teklifi olarak, okuyor ve yürüyor..." ifadelerini kullandı.
Hz.Sümeyye, tarihte “İslamın ilk kadın şehidi” olarak künyelenmiş yüksek bir şahsiyettir. Eşi Hz.Yasir ve oğlu Hz.Ammar ile birlikte cahiliye toplumunun eziyet ve işkencelerine maruz kalan bu ailenin hazin ve onurlu hikayesi, asırlardır Mü’minlere ibret ve metanet taşıyan bir pınar gibi çağlar. Hz.Sümeyye, İslamın din olarak kölelik karşıtı, ekonomik sosyal sınıflaşmayı reddeden, etnik köken ayrımcılığına imkan tanımayan bir öğretisinin olduğunu da vurgular...
Bu toplum, kızlarına onun ismini vererek Hz. Sümeyye’nin kutlu hatırasını yaşatmaya devam edecektir.
***
Sümeyye Erdoğan’ı 3 yaşından beri tanıyorum. Ailenin en küçük ve nazenin evladı olarak halen baba evinde. Sizler onu AK Parti bünyesindeki siyasi çalışmalarıyla, uzmanı olduğu sivil toplum ve dış ilişkiler danışmanlıklarıyla, zaman zaman annesi ve babasına eşlik ettiği protokoller aracılığıyla tanıdınız. Son zamanlarda babasının temsil ettiği siyasi duruşa ve reis-i cumhurluğunu iradettiği Türkiye’ye karşı tutum takınanların Sümeyye Erdoğan’ı da hedef alıyor oluşları ise işin son kısmı...
Geçtiğimiz hafta, bir terör örgütü mensubuyla irtibatlandırılan, “kara yalan” bir iftira ile Sümeyye Erdoğan’ın kadınlık onurunu çiğnemeye yeltendi bazı densizler. Haberin kaba saba bir cinsiyetçi dille yapılması ayrı, Türkiye’yi Cumhurbaşkanının kızı üzerinden bir cinayet şebekesiyle ilişkilendirme girişimi oluşu ayrı... Bir de şu var; bu çirkin iftira, mahremiyete el uzatış, namus ve şerefe mugayir saldırı, kendini dini bir cemaat olarak takdim eden grubun medyasında yer aldı. Bu iftira, Sümeyye’yi belki incitse de asla lekeleyemez. Ama onu kurgulayıp takdim edenleriyse, kötülük ve şerleriyle başbaşa bırakır.
***
Geçtiğimiz hafta değerli arkadaşımız, ablamız Avukat Reyhan Çıtlak Uzuner’in kerimesi Ravza kardeşimizin düğünündeydik. Allah iki cihan saadeti versin gençlerimize, büyükanne Mukaddes Çıtlak Hocahanım olunca İstanbul’dan Medine’ye uzanan bir selam rüzgarı gibiydi toplaşan büyük hanımlar. Misafirlerimizin arasında Allah dostu peygamber aşığı rahmetli Ali Ulvi Kurucu Beyefendi’nin muhterem kızı Sare Kurucu Hanımefendi de vardı, Medine’den kalkıp gelmiş, nurani simasıyla hepimizi aydınlatan güzel bir anne...
Emine Erdoğan Hanım, kızı Sümeyye’yi, Sare Hanım’a takdim edip tanıştırmamı rica etti benden. Son günlerde Ali Ulvi Kurucu’yu, hayatını, hatıratını okuyormuş Sümeyye. ‘’Ruhum sana aşık, sana hayrandır Efendim/ Bir ben değil alem sana kurbandır Efendim’’ redifiyle kalbimize taht kurmuş Ali Ulvi Kurucu, 2002’de sırlanmıştı Cennetül Baki’ye... Sare Hanım da Ravza-i Mutahharadan latif kokular taşıyordu o gece...
Güzel bir tevafuk oldu tanışmaları. Sümeyye, Sare annenin ellerinden öptü. İslama yönelik ağır yasaklamaların hicrete zorunlu kıldığı bir büyük mütefekkir ve şairdi rahmetli Ali Ulvi Hoca. İmam Hatip neslinin temelini atan gayretli iradenin mihmandarlarındandı... Ve elbette ki Resulullah (s) aşkı ile temayüz eden bir ruhtu. Sümeyye’nin hürmetle ellerinden öptüğü aslında bu ruhtu o gece...
Sümeyye de İslamın ciddi yasaklamalar yaşadığı günlerin son uçlarını tecrübe etmiş bir gençtir. Başörtüsü yasakları yüzünden liseyi bitirememe tehlikesi yaşamış, İstanbul’da devam edemediği lise tahsilini Araklı İmam Hatip Lisesi’nde bitirmişti. Üniversiteyi de yasaklar yüzünden öz yurdunda okuyamamış, mecburen gittiği yurtdışı eğitimi ise ona bambaşka kapılar açmıştı. Sözgelimi sivil toplumculuk... Konvansiyonel siyasetin yanında dünyanın yeni sesi, “yumuşak güç”olarak küresel farkındalığın yeni harmonisi, sivil hareketler... Sümeyye’nin bilimsel ve pratik eksenini belirlemişti. Yani Babası devlet başkanı olmasaydı da bizler Sümeyye Erdoğan’ı Somali’de, Arakan’da, Antep’teki muhacirlerle, Artvin’deki İmam Hatiplerle, kadın cinayetlerine karşı duran sesiyle, yetimlere ve yoksullara dikkat çekişiyle tanıyacaktık...
Sümeyye’nin Ali Ulvi Kurucu üzerinden Peygamber sevgisi hatta aşkı diyebileceğimiz yolu okuyor oluşu da rastlantı değildir. Alemlere Rahmet olarak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiş Hz. Peygamber’i (s) yeniden hatırlamamız gerekiyor. Merhametten nasibi kalkmış birtakım cinayet şebekeleri, terör örgütleri maalesef dünya medyalarınca sanki İslam imiş gibi takdim ediliyor. “Kur’an İslamı” başlığı altında Resulullah’tan (s) ve Sünnetinden arındırılmış reformist bakış sorumsuzca ikame ediliyor.
Sümeyye işte tam bu tehlikeli sarkaçlar arasında, hafızası mefluç edilmiş İslam gençliğine bir gayret teklifi olarak, okuyor ve yürüyor...