Star yazarı Ersoy Dede, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklandıktan sonra cezaevinde intihar eden bazı isimlerin öldürüldüğünü iddia etti. Ersoy Dede, yazısında "Değerli dostlar FETÖ çözülmeyi önlemek amacıyla pek çok taktik denedi 15 Temmuz’dan sonra.. Evvela kısa vadeli hedefler koydu. tarihler verdi.. Sanki ikinci bir kalkışma olacakmış gibi.. Kitleyi konsolide etti, umut aşıladı.. Toplu kaçış planları, Hz. Yusuf imamlığında kılınan namazlar, Hillary Clinton’lı rüya mesajları, yeminler... Neler denemediler ki" ifadelerine yer verdi.
Ersoy Dede'nin Star'da yayımlanan yazısı şöyle:
Fuat Avni’nin istihbarat Daire Başkanlığındaki ayağı olan mühendis Burak Açıkalın, dün cezaevinde ölü bulundu..‘İntihar’ dediler.. Geçen hafta da, FETÖ’cü darbe girişiminin içinde yer alan Eski Kastamonu Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Albay İrfan Kızılarslan, kaldığı koğuşta ölü bulunmuştu.. Ona da ‘intihar’ dediler.. Ondan bir kaç hafta önce de, Bursa’da, FETÖ’nün darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklu bulunan eski Cumhuriyet savcısı Seyfettin Yiğit cezaevinde ölü bulundu.. Ona da ‘intihar’ dediler... Aynı günlerde, Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanlığı 1’inci Ana Jet Üs Komutanlığı’nda görevli Astsubay Kıdemli Başçavuş Önder Irmak emniyetin tuvaletinde ölü bulundu..
Evet, ona da ‘intihar’ dendi... Değerli dostlar FETÖ çözülmeyi önlemek amacıyla pek çok taktik denedi 15 Temmuz’dan sonra.. Evvela kısa vadeli hedefler koydu. tarihler verdi.. Sanki ikinci bir kalkışma olacakmış gibi.. Kitleyi konsolide etti, umut aşıladı.. Toplu kaçış planları, Hz. Yusuf imamlığında kılınan namazlar, Hillary Clinton’lı rüya mesajları, yeminler... Neler denemediler ki..
Ama örgütün çok boyutlu olarak deşifre olmasını önleyemediler.. Şimdi ise nadim olmuş kilit konumdaki örgüt elemanları birer birer öldürüyorlar.. Evet bu ‘intihar’ denilen bütün vakaların bağımsız güvenilir bir adli tıp ekibince dikkatle incelenmesi lazım. FETÖ öteceğini anladığı bütün abilerini tek tek ortadan kaldırmadan, kritik önemdeki isimlerin koruma altına alınması kaçınılmaz..
Dün Cumhuriyet Gazetesi, Gazi Mustafa Kemâl’in, önünde şapka çıkarılacak şu sözüyle çıktı; “Bu millet esareti kabul etmez”..
Tek kelime daha söz edilebilir mi bu sözün üzerine.. Gazi bu milletin ‘karakteri’ olarak kabul ettiği bağımsızlığı, hürriyeti en açık biçimde ifade etmiş... Bu Millet esareti kabul etmez..
Cumhuriyet Gazetesi’nin vatana ihanetten mahkûm edilmiş Alman pasaportlu genel yayın yönetmenini kutluyoruz..
O resim ne zaman çıkacak?
Her 10 Kasım’da “ilk kez göreceğiniz” başlığı altında yeni fotoğraflar servis edilir..
Böyle bir gelenek var biliyorsunuz..
Her 10 Kasım akşamı bir TV programında yahut o sabah çıkan bir gazetenin ilk sayfasında, ilk kez göreceğimiz fotoğraflarla tanışırız..
Bugün 11 Kasım..
Eğer şu anda elinize kimsenin daha evvel görmediği Atatürk resimleri geçerse, yayınlamak için bir sene beklemek zorundasınız..
Şaka bir yana.. Neden taksit taksit çıkıyor bu resimler?..
Topluca bir arada duran bir resim koleksiyonu var da, gizli bir el bilmediğimiz hayali çizgilerle yıllara mı bölüyor bunları?.. Mesela 2017’ye kaç yeni resim ayrıldı?..
Ama benim asıl merak ettiğim başka bir detay var..
Ortaya çıkan yeni resimlerin çağı değiştirecek, tarihi yeniden yazdıracak, ezber bozdurtacak türden yeni resimler olmamasına taktım mesela..
Atatürk’ü yürürken gösteren, otururken gösteren, dururken gösteren yeni ve farklı açılardan çekilmiş kareler.. Yeni bir durum yok..
Yani insan istiyor ki, bu sene yeni bir resim çıksın ve hepimiz, ‘vay be’ diyelim...
Mesela, Gazi Mustafa Kemal’in daha evvel hiç görmediğimiz cenaze namazından bir kare olabilir..
Ne zaman çıkacak o resim?..