Sözcü gazetesini "vergi kaçakçılığıyla" suçlayarak ceza kesen Vergi Müfettişi Çağlar Cerit ile Uzlaşma Komisyonu üyesi Zülfikar Küçükavcı'nın 1 Eylül 2016’da yayınlanan kanun hükmünde kararname (KHK) ile kamudan atıldığı ortaya çıktı.
Sözcü gazetesinin haberi şöyle:
Kurulduğu günden bu yana “Fetullahçıların devlete sızdığına” dikkat çekerek yetkilileri “tehlikenin büyüklüğü” konusunda uyaran SÖZCÜ'yü sindirmek için FETÖ'nün kurduğu kumpaslardan biri de vergi cezası kesmek oldu. 2010'dan bu yana FETÖ, SÖZCÜ Gazetesi'ne mali açıdan kumpas kurdu. Örgüt, çeşitli taktiklerle, atadığı elemanlarıyla gazeteyi ‘vergi kaçakçısı' gibi göstermek istedi. SÖZCÜ'yü sindirmek için, o dönemde başvurulan yöntem ise “mali açıdan çökertme”ydi. Bu süreç şöyle yaşandı:
Müfettiş değiştirildi!
Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu İstanbul Büyük Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı'nda görevli Vergi Müfettişi Selim Örer, 2010 ve 2011 yıllarına ait hesaplarımızı Aralık 2012'de başlayarak Haziran 2013 tarihine kadar denetledi. Normal bir uygulamada atanan müfettiş, incelemesini tamamlamadan görevden alınmazken “SÖZCÜ için bu kural” değiştirildi. Hesaplarımız 22 Haziran 2013 tarihinde, Selim Örer'den alınarak Vergi Müfettişi Çağlar Cerit'e verildi. Cerit'e tüm kayıtlarımız, en küçük meblağlı makbuza kadar eksiksiz olarak sunuldu. Basıp dağıtımını gerçekleştirdiğimiz yabancı gazeteler üzerinden ceza kesmek için bir bahane yarattı. Basıp dağıtımını gerçekleştirdiği yabancı gazetelerin iadesiyle ilgili şirketimize 10 milyon 687 bin 503 liralık ceza kesti. Raporuna da, bu cezayı, “basiretli tüccar zarar etmeyi göze alamaz” gerekçesiyle kestiğini yazdı. FETÖ'cülerin kumpası tüm hızıyla devam etti.
Uzlaşmaya yanaşmadılar
Şirketimiz, Ankara'da Gelir İdaresi Başkanlığı'na başvurarak bu cezayla ilgili “uzlaşma” talep etti. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın kurduğu 3 kişilik Uzlaşma Komisyonu, şirketimizi 23 Haziran 2016'da görüşme için davet etti. Sunduğumuz kayıtlar, faturalar ve belgeler ile tüm uzlaşmacı tavrımıza rağmen, komisyon üyesi Zülfikar Küçükavcı'nın tavrı nedeniyle görüşme olumlu sonuçlanmadı. “Cezanın 1 milyon 409 bin liralık kısmının tarafımızca ödeneceğini, kalanın ise mahkemeye taşınacağını” belirttik ve dosya kapatıldı. Şirketimiz, mahkemelik olan borcu da Ağustos 2016'da çıkarılan Af Kanunu kapsamında yeniden yapılandırarak taksitlendirdi.
İki isim de FETÖ'cü çıktı
FETÖ'nün Sözcü'yü çökertmek için uğraştığına dair en güzel örnek de hain darbe girişimi öncesinde yaşandı. Gazetemizi mali açıdan çökertmek için uğraşan Vergi Müfettişi Çağlar Cerit ile Gelir İdaresi Grup Başkanı Zülfikar Küçükavcı'nın, “FETÖ'cü olduğu” belirlendi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in atadığı Cerit ve Küçükavcı, 1 Eylül 2016 tarihinde yayımlanan KHK ile kamudan atıldı. SÖZCÜ, AKP iktidarının çıkardığı Af Kanunu'yla birlikte devletle masaya oturdu. Sonuçta borç bir takvime bağlandı ve ödeniyor.
"Haksız yere kesilen vergi cezaları bile devletime helal olsun”
Sözcü'nün imtiyaz sahibi Burak Akbay, kendisini bugün hâlâ “vergi kaçakçısı” gibi göstermek isteyenlere ve FETÖ'cülerin kumpasına isyan etti. Akbay “Haksız yere ödediğim paraları istemiyorum. İtibarıma leke sürmesinler, başka bir şey istemiyorum” dedi ve ekledi:
“2010 yılından bu yana FETÖ'cüler ‘vergi kaçakçısı' çamuruyla bana kumpas kurmak istedi ve mali açıdan çökertmek istedi. Ben Maliye'yle vergi cezasını ödemek için masaya oturmak istememe rağmen yanaşmadılar ve cezayı kestiler. Uzlaşma Komisyonu da benimle uzlaşmadı. Kumpasla beni ‘vergi kaçakçısı' gibi göstermek istediler. Bu kumpas 15 Temmuz'dan sonra ortaya çıktı. Bize ve bana çamur atanlar FETÖ'cü diye kamudan atıldı. Biz de devletimizle masaya oturduk ve anlaştık. Borcumuzu yapılandırarak ödemeye başladık. SÖZCÜ kurulduğu ilk günden bu yana, ‘vergilendirilmiş kazanç kutsaldır' düsturunu benimsedi. Gelirimizi eksiksiz beyan edip, kazandığımız her kuruşun vergisini ödedik. Çok sayıda maliye teftişinden, yüzümüzün akıyla çıkıp dürüstlüğümüzü ispatladık. Hatta, FETÖ'cülerin haksız yere bana ödettiği paralar bile devletime helal olsun! Ben ödediklerimi istemiyorum, itibarıma leke sürmesinler yeter.”