Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) havadan destek verdiği Musul operasyonuyla ilgili olarak Bölgesel ülkelerin hangileri bu yönde PKK ve YPG'ye yol veriyor? PKK'nın Türkiye-İran sınırından daha iç bölgelere, Kuzey Irak Kürt yönetimi denetiminde kontrol sağlamaları için bir ön anlaşmanın var olduğu sıkça bölgede konuşulan bir konu. Şimdi sıra Musul'a geldi. Bu kentin kırılma noktası Türkmen Bölgesi Telafer'de yaşanacak" dedi.
Saygı Öztürk'ün "Kerkük için gizli anlaşma mı var?" başlığıyla yayımlanan (25 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Biz Irak Türkmenlerinin en önemli tarihi hoyratlarımızdan birisinde şöyle denilir:
Ağa siz,
Köylü biziz, ağa siz
Ölürse köylü ölsün
Köy kalmasın
Ağa siz
Bu hoyratla uç beyliğinin tarih boyunca Anadolu'ya olan sevgisi anlatılır. Dün olduğu gibi bugün de Türkiye'ye Irak Türkmenleri hep böyle bakar.”
Bu sözleri Irak Türkmen Cephesi eski Türkiye Temsilcisi Ahmet Muratlı'dan dinledim. Komşumuz Irak'ta, Suriye'de önemli gelişmeler oluyor. Bir dönem tarihi eserleriyle, kültürüyle “Türkmen kenti” olan Kerkük şimdi tamamen başka bir görüntü almış durumda. O özellikleri giderek yok olduğu gibi, Türkmen nüfusu da önemli ölçüde göçler nedeniyle azaldı.
Yardımı bile yalanladılar
Erbil de bir dönem Türkmen şehriydi. Şimdi Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nin başkentidir. Türkmen nüfus burada azınlığa düştü. Kerkük de bu yolda hızla ilerliyor. Sırada Türkmenlerin bulunduğu bazı ilçeler var.
Sınırımızın ötesinde hem Irak'ta, hem de Suriye'de PKK ve onun uzantısı YPG var. Onlar bölgede dış desteklerle alabildiğine etkili durumda… Irak yönetimi, Türkiye'nin Irak'taki bütün gelişmelerin dışında tutulmasını istiyor. Başbakan, Başika'nın kuşatılması sırasında peşmergelerin isteği üzerine destek olduklarını belirtiyor ancak açıklamanın hemen ardından Irak Ortak Operasyon Sözcüsü Yahya Resul, “Musul operasyonuna Türk kuvvetlerinin hiçbir şekilde katılmadığını” söyleyip, Başbakan Binali Yıldırım'ı yalanlamayı ihmal etmiyor.
Saldırı Türkmen ve Araplara
Kerkük'teki son gelişmeleri araştırdığımızda orada kurgulanmış bir operasyon yapıldığı anlaşılıyor. IŞİD'cilerin eylem günü ve saati önceden planlanmış bir kurgu olduğu bugün o bölgede yaşayanlar tarafından da dile getiriliyor. Bunun dayanağı da Irak İstihbarat Başkanlığı tarafından Kerkük Valisi'ne gönderilen gizli yazıda yatıyor. O yazıda, Kerkük'e “IŞİD kaynaklı bir saldırı olacağı” belirtiliyor.
Gözünüzü açıyorsunuz gece yarısı üç cepheden Kerkük'e giriş olmuş. Daha önce Kerkük Valiliği bu gibi sızıntıları önlemek amacıyla Kerkük'ün etrafına hendek kazdırmıştı. Her nedense o gece güvenlik güçleri hiç ortaya çıkmadı ve birden saldırılar oldu. Bu saldırıda en büyük kaybı da Türkmenler verdi. İşin ilginci saldırıların sadece Türkmen ve Arapların bulunduğu semtlere yapılmasıydı. Kürtlerin bulunduğu yerlere saldırının olmaması hayli manidar bulundu.
Kerkük köprüsünün iki yakasında olayları takip etmek isteyen Türkmeneli Televizyonu Haber Müdürü Ahmet Haceroğlu, köprübaşında keskin nişancılar tarafından şehit edildi. Kerküklülerin iddiası şu: IŞİD'liler yüksek binalara çıkmadı, bunlar sokak eylemleri yaptı. Bu durumda, Türkmeneli Televizyonu Haber Müdürü, PKK'lılar ya da bölgede bulunan diğer terör örgütleri tarafından bilinçli olarak öldürüldü.
IŞİD'in o saldırısı kimin işine yaradı? Bu saldırıyla hem YPG'li hem de PKK'lıların Kerkük'e girmelerinin yolu açıldı. Ardından Vali Necmettin Kerim, Kerkük'e son dönemlerde yerleşen Arap göçmenlerin ili terk etmesini istedi, kaçak evleri yıktırmaya başladı. Buna ilişkin haberler de Arap basınında yer alıyor.
Gizli anlaşma mı var?
Olaylara baktığımızda, ileride PKK ve YPG'li grupların Kerkük'te daha açık bir şekilde görüleceğinin işaretleri var. Bu da ister istemez şu soruyu akla getiriyor: Bölgesel ülkelerin hangileri bu yönde PKK ve YPG'ye yol veriyor? PKK'nın Türkiye-İran sınırından daha iç bölgelere, Kuzey Irak Kürt yönetimi denetiminde kontrol sağlamaları için bir ön anlaşmanın var olduğu sıkça bölgede konuşulan bir konu…
Şimdi sıra Musul'a geldi. Bu kentin kırılma noktası Türkmen Bölgesi Telafer'de yaşanacak. Türkiye'nin önümüzdeki dönemdeki güvenliğini, diğer Arap ülkeleriyle ticari hatlarını koruyabilmek için Musul'da, Türkiye'nin bir ayak izinin olması gerekir. Bunun da en can alıcı yeri Telafer'dir. 400 bin nüfuslu Telafer, Türkiye'ye 60, Musul'a 70 kilometre uzaklıkta… Bu ilçenin düşmesi halinde İran'ın, Suriye ve Lübnan'daki “Şii koridorunu” tamamlamasında önünde engel kalmayacak. Bu nedenle göç ettirilen Şii ve Sünni Türkmenlerin Telafer'e dönmeleri, Türkiye için hayati önem taşıyor.
Türkiye'nin izlediği politika, Türkmenlerin yerinde kalmasıdır. O yüzden Türkmenler Türk vatandaşlığına alınmıyor. Buna rağmen bölgedeki huzursuzluklar nedeniyle Türkiye'ye 75 bin civarında Türkmen geldi. Bugün için ABD ve batılı ülkeler Ezidiler'in yaşadığı Sincar ilçesini, il yaptırmak, önceden göçenleri getirmek, Musul Ovası'nın da Hristiyan kesimine bırakılmasını öngörüyor. Bu bağlamda, Telafer'in de Türkmen ili olmasının Türkiye açısından faydalı olacağı sıkça dile getiriliyor.
Bekleyelim, görelim…