Sözcü yazarı Necati Doğru, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "başarılı bir siyasetçi olmadığını" öne sürerek, "Başarılı siyasetçi Tayyip Erdoğan gibi olur(!) Her baktığında, her dokunduğunda, her tuttuğunda oy ve iktidar görür" görüşünü savundu. "15 Temmuz'da altın fırsat gelmişti. Tanka çıkmadı. Akıl edemedi. Çünkü oy düşünmüyor" diyen Doğru, "Kılıçdaroğlu, oy düşünseydi; 'Beni eve götürmeyin, otomobili köprüye sürün, o darbeci bozuntularının tankının önünde duracağım' diyemedi. Diyebilseydi. Yapabilseydi. Bugün Türkiye'de yine 'milli birlik- beraberlik kenetlenmesi' olurdu fakat muhalefetin çok büyük ağırlığı doğardı" ifadelerini kullandı.
Necati Doğru'nun Sözcü'de "Tanka çıksaydı!" başlığıyla yayımlanan (27 Ağustos 2016) yazısı şöyle:
Kemal Kılıçdaroğlu temiz insan, dürüst adam fakat başarılı siyasetçi değil. Başarılı siyasetçi Tayyip Erdoğan gibi olur(!) Her baktığında, her dokunduğunda, her tuttuğunda oy ve iktidar görür. Söz gelimi, havada sinek uçsa, karada koyun melese, nehirde balık oynasa bütün olanı biteni; kendine doğru eğer. Kendine doğru yontar. Oy çoğaltmak için kullanır. Kılıçdaroğlu bunu yapamıyor. Yapmıyor.
Altın fırsat gelmişti.
Tanka çıkmadı.
Akıl edemedi.
Çünkü oy düşünmüyor.
Örnek var, vereyim: Rusya'da Boris Yeltsin adında sıradan bir politikacı yaşıyordu. Bir gün Rus Ordusu'ndan sertlik yanlısı darbeciler, Devlet Başkanı Gorbaçov'a karşı tankları yürüttüklerinde Boris Yeltsin, darbecilerin tankına çıkmayı akıl etti. Ve çıktı. Onu sevmeyenlerin bile lideri oldu. 15 Temmuz gecesi İstanbul'da FETÖ tankları Köprü'yü tutmaya başladığı saatlerde Kemal Kılıçdaroğlu, havaalanında Ankara uçağına binmeye hazırlanıyordu. Partisinden Bakırköy Belediye Başkanı onu yolcu ediyordu. Darbe girişimi TV ekranlarına düştü, halk sokaklara inmeye başladı. Bakırköy Belediye Başkanı, Kemal Kılıçdaroğlu'nu alıp evine götürdü. Kemal Kılıçdaroğlu, oy düşünseydi; “Beni eve götürmeyin, otomobili köprüye sürün, o darbeci bozuntularının tankının önünde duracağım” diyemedi.
Diyebilseydi.
Yapabilseydi.
Bugün Türkiye'de yine “milli birlik- beraberlik kenetlenmesi” olurdu fakat muhalefetin çok büyük ağırlığı doğardı.
* * *
Geçmişe mazi.
Yenmişe kuzu.
Derler.
O, naylondan FETÖ'cü darbe gecesi halkla beraber tankın üstüne çıkmayı akıl edemeyen Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün Şavşat-Ardanuç yolunda zırhlı aracın (bir çeşit tank) içinde korumaya alındı. PKK'lı teröristler, muhtemelen Kandil'deki çete reislerinden gelen emirle, Ardanuç'a gitmekte olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun otomobilini roketle vurmaya kalktılar. Çıkan çatışma sırasında Kılıçdaroğlu'nun payına zırhlı aracın içine sığınma düştü.
Şansa -Talihe bak!
Bakırköy'de eve alınıyor.
Ardanuç'da zırhlı araca.
Oysa halk onu; “Bir ben mi düşmüşüm can telaşına… Açılın kapılar…” diyen bir lider olarak görmek istiyor. Bir muhalefet partisi liderini; ABD ve AB'yi arkasına almış Kandil'deki PKK çetesi, niçin öldürmek ister.
Ne kazanacak?
* * *
Belli ki, Kandil'deki PKK reisleri, 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'de ortaya çıkan “milli birlik-milli beraberlik” havasına muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun da omuz vermesine içerlediler. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Yenikapı mitingine gidip; Cumhurbaşkanı-Başbakan- Genelkurmay Başkanı ve diğer muhalefet partisi liderinin yer aldığı fotoğraf karesinde görünmesini AKP'ye ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a açık çek vermek olarak görüyorlar. Kılıçdaroğlu'nun muhalefet rolünü yitirmesi PKK'yı ve onun sivil destekçilerini kızdırıyor.
Bunun için füzeyle saldırı.
Tamam da!
Bir hain pusudan ateşlenen PKK füzesi, Kılıçdaroğlu'nu öldürse; “bunun Kürdistan kurma hayali olanlara” ne faydası olacak?
* * *
PKK dün sabah da Cizre'de polis kontrol noktasında bomba yüklü aracı patlattı, 11 polis şehit oldu. Milli birlik beraberlik kenetlenmesi yükseldikçe PKK da saldırılarını artırdı. 15 Temmuz'dan bu yana PKK'nın bomba yüklü araçları patlatmasıyla 19 sivil hayatını yitirdi, 85 polis ve asker şehit edildi, 600'ü aşkın yaralı, uzvunu, organını yitiren insan var.
PKK'nın son savaşı.
Bitişe yaklaşıyor.
NOT: Son dakikada PKK'nın Kandil çetesi; “Kılıçdaroğlu'na füze saldırısı emrini biz vermedik” açıklaması yaptı ama bu sonucu değiştirmiyor.