Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, gazetesine yönelik başlatılan ‘FETÖ’ operasyonu için "FETÖ'yü yıllarca elinden tutup semirten, devlete çöreklenmesini, milletin soyulmasını sağlayan, şimdi ise bizim gazetemizi FETÖ'ye 'Yardımcı (!)' olmakla suçlayan işte bu AKP iktidarıdır" dedi.
Çölaşan'ın bugün (21 Mayıs 2017) Sözcü'de "Onlar yırttı, FETÖ'cülük ihalesi bize kaldı!" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Sevgili okurlarım, SÖZCÜ Gazetesi şimdilerde iktidarın bir numaralı hedefi. Niye böyle?..
Çünkü SÖZCÜ, Türkiye'de en çok satan muhalif gazete. Türkiye'nin en çok satan üçüncü gazetesi.
Hilesiz hurdasız net satışımız bazı günlerde 280 bin, bazı günlerde ise 300 bin'i geçiyor. (Dünkü beyaz sayfalı SÖZCÜ yeni bir satış rekoru kırdı.)
Bu gazete her haberiyle, her yorumuyla toplumda ses getiriyor.
İktidar kesimi bizim gazeteyi her gün eline alıp okuduğunda adeta çıldırıyor, ne yapacağını şaşırıyor. Bizde yalan haber yok, yazılar derseniz dört dörtlük.
İşte böyle bir ortamda karar aldılar:
“SÖZCÜ er veya geç susturulmalı!”
Bu kararı vermek kolay da, nasıl yapılacağını ayarlamak çok zor.
İşte bu yüzden 19 Mayıs günü, bir ulusal bayram gününde düğmeye basıldı ve arkadaşlarımız gözaltına alındı.
Gerekçe çok ilginç:
FETÖ'cü olmak!
* * *
Bundan sonra neler olacağını şu anda hiç kimse bilmiyor. Üç olasılık var.
İlki, gözaltına alınan arkadaşlarımızın en kısa zamanda bırakılıp kamuoyuna “Pardon” denilmesi.
İkincisi yargı gücüyle SÖZCÜ'nün üzerine gidip soruşturmanın genişletilmesi. Bu süreç gazeteye el koyup kayyum atamakla bile sonuçlanabilir. Ondan sonra al sana yeni bir havuz gazetesi!..
Üçüncüsü ise “Amaca ulaştık, gözdağı verdik. Bu kadarı yeter” demeleri.
Yaşadıkça göreceğiz.
* * *
SÖZCÜ'nün sahibi Burak Akbay 40'lı yaşlarında bir iş adamı. Bu gazeteyi yoktan var etti. Sıfırdan başlayıp 300 bin satan sağlam, onurlu, Atatürkçü bir gazete kurmayı başardı…
Ve belli bir aşamadan sonra hem iktidar medyasında, hem de iktidar karşıtı (!) görünmeye çalışan medyada haberler çıkmaya başladı:
“Burak Akbay FETÖ'cüdür!”
Bu yalanı piyasaya sürenler ya Burak Akbay'ı hiç tanımıyor, ya da hiç utanmadan iftira atıyor.
2009 yılından beri bu gazetedeyim. Bırakın Burak Akbay'ı da bir yana, bir tek çalışanımızın FETÖ'cü olduğu konusunda en ufak bir duyuma sahip olsaydım, bu konuda bir tek gözlemim olsaydı, inanın ki Sözcü'de bir dakika bile durmazdım.
Kendi adıma söylüyorum, Fetullah ve onun geçmişteki Zaman Gazetesi bana yazılarım nedeniyle defalarca tazminat davaları açtı. Hepsi de mahkemeler tarafından reddedildi. SÖZCÜ'ye de açtıkları davalar vardı, onlar da reddedildi.
Ne biçim FETÖ'cü imişiz biz!
Bunlar olurken Fetullah, gücünü bugünkü AKP iktidarından alıyordu.
Ne ilginçtir, dün Fetullah ve cemaatle el ele, kol kola olanlar, o ekibi devletin bütün kademelerine yerleştirenler, şimdi bize FETÖ'cülükten dem vuruyor!
* * *
Son operasyonda gözaltına alınan İzmir muhabirimiz Gökmen Ulu'nun 15 Temmuz 2016 tarihli haberine bakınız!
Recep Bey ortalıkta yok, tatile çıkmış. Herkes onun nerede kaldığını araştırırken Marmaris'te olduğunu Gökmen buluyor ve bu haber SÖZCÜ'nün internet sitesinde yayınlanıyor. Ne ilginçtir ki, o gece darbe girişimi oluyor.
Sonrasında tantana başlatılıyor…
“Cumhurbaşkanının kaldığı yeri SÖZCÜ açıkladı, hedef gösterdi!”
Başbakan ve cumhurbaşkanlarının tatili nerede geçirdiği Türkiye'de bugüne kadar özellikle Özal döneminde defalarca haber oldu. Yerini ilk yayınlayan muhabire gazetesi küçük bir para ödülü verir, haberi ıskalayan muhabirler gazete yönetiminden fırça yerdi.
Gökmen gazetecilik yaptı, şimdi cezalandırılmak isteniyor. Olacak şey değildir.
* * *
Şimdi işin bir başka önemli boyutuna bakalım.
AKP iktidarının en büyük amacı, yargı ve polis dahil elindeki bütün güçleri kullanarak toplumu baskı altına almak, korkutmak, sindirmek ve ses çıkaramaz duruma getirmektir.
Bunu bir ölçüde başardıklarını da ne yazık ki kabul etmek gerekir.
Son SÖZCÜ operasyonu da bunun tamamlayıcı bir unsuru olarak gerçekleştirildi.
Medyanın tamamına yakını zaten iktidarın elinde.
Ama SÖZCÜ'nün başı çektiği az sayıda diğerleri bile onları feci halde rahatsız ediyor. Muhalif yayın organlarının ses vermesini iktidar hazmedemiyor!
Ülkemiz işte bu faşist zihniyet nedeniyle zaten dünyaya rezil oldu, bütün komşularımızla birlikte Batı dünyasıyla da ilişkileri koptu.
Peki karşılığında ne düzeldi? İşsizliği mi azalttılar, Suriye belasını mı başımızdan def ettiler, toplumu herhangi bir konuda mutlu mu ettiler?
Hayır, hiçbir şey düzelmedi.
* * *
Biz gazeteciyiz. SÖZCÜ olarak ana yolumuz Mustafa Kemal Atatürk'ün aydın izidir.
Ülkemizin ve Türk Milleti'nin mutluluğu, huzuru ve saygınlığıdır.
Türkiye Cumhuriyeti 21. yüzyılda Atatürk düşmanlığını, ulusal bayramlara bile yasak getirenleri kabul etmez, reddeder.
Nitekim son referandumda bütün baskılara karşın sadece yüzde 51 evet oyu çıkarabildiler. Bu, onların bir hezimetidir.
Fetullah metullah derseniz, bizim yaşam çizgimizde kıl payı kadar bile bir paya sahip değildir ve olamaz.
* * *
Aslında toplumu baskı altına almak, korkutup sindirmek istiyor ama asıl korkan bu iktidar!
Bu gidişin gidiş olmadığını en azından içlerindeki akıllı siyasetçiler görüp anlıyor. Hatta bazı yandaş gazeteciler bile. Ama onlar da korktuğu için konuşmaları mümkün olmuyor.
FETÖ'yü yıllarca elinden tutup semirten, devlete çöreklenmesini, milletin soyulmasını sağlayan, şimdi ise bizim gazetemizi FETÖ'ye “Yardımcı (!)” olmakla suçlayan işte bu AKP iktidarıdır.
Onlar yırttı, FETÖ'cülük ihalesi bize kaldı!
Vay canına!