İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Marmaris’teki yangının 4. gününde açıklamalarda bulundu. Soylu, yangınla ilgili yakalanan kişinin savcılığa sevk edileceğini belirterek, “Bu işlerden canı yanan bir vatandaş olarak söylüyorum bu cezalar özellikle orman konusundaki cezalar artırılmalıdır” dedi. Soylu’nun sözlerinin devamında da idam cezasından bahsetmesi dikkati çekti. Soylu, “İdam konusu Türkiye’de çok tartışılıyor ama idamın da kendine ait bir caydırıcılık süreci söz konusu. Evet ağıza hoş gelmiyor. Ama başka bir şey var. Bu kadar sorumsuzluğun da kendi adına güçlü bir cezası olması gerekir” diye konuştu.
Bakan Kirişci ise gelinen noktayla ilgili, "Büyük ölçüde sıkıntı giderilmiş durumda ama o son sözü söylemek için bugünü takip etmek, izlemek durumundayız” ifadelerini kullandı.
Soylu: İdamın kendine ait bir caydırıcılık süreci söz konusu!
Soylu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Bu afetle ilgili en önemli mesele yangın başladığı anda orman teşkilatımız çok kısa bir sürede müdahale etti. Bu kısa müdahale esas itibariyle yangını daha geniş alanlara yayılmasını engelledi. İkincisi, akredite STK'lar önemli bir tespiti söylediler. biliyorsunuz bu yangının başında yangın alanlarına sivil halkın girmesini engelledik. Sahada çok profesyonel bir çalışma oldu. Ekiplerin koordinasyonu çok güzel bir şekilde ortaya çıktı. Yani aman birisine bir şey olacak mı endişesinden ziyade profesyonel ekiplerin birbiriyle olan koordinasyonu çok iyi oldu. Hava ve kara koordinasyonu çok iyi oldu. Dün gece itibariyle özellikle Marmaris'e yangının patlama ihtimaline karşı Yeşilbelde'de, aynı zamanda orada bir elektrik trafosu ve çöp toplama merkezi var. Bunların her biri bir tehlikeye işaret ediyor idi. O nedenle akşam kararana kadar havadan, hava kararınca da burada orman teşkilatımızı tekrar tebrik etmek istiyorum olağanüstü bir koordinasyon ortaya koydular. Sabaha kadar göz kırpmadan sektör sektör ayırıp o bölgenin tamamını söndürdüler. Bakanımızın da söylediği gibi şuanda bir bölge var. Onla ilgili hem havadan hem karadan etrafı çevrilerek gidiliyor. Dönem dönem bazı bölgelerde harlanmalar var, onları bir vesile ile söndürüyorlar. En büyük riskimiz öğleden sonra çıkabilecek rüzgâr. Onun oluşturacağı sonuçlarla ilgili tüm arkadaşlarımız tedbirlerini almaya çalışıyorlar.
Burada bu bölgeye gelip de buranın hassasiyetini yaşamayıp da sadece bir söz söyleyeyim de boş lakırdı olsun derdinde olanlar var. Afetle uğraşan bir kardeşiniz olarak bir kişi olarak bu milletin evladı olarak belki de bizim zihnimizi en çok meşgul eden budur. Yani yalanla uğraşamıyoruz! Bir şeyi daha ifade etmek istiyorum. Bir yalan metre icat edilse. Herhalde Türkiye'de afetle ilgili söylenen yalanlar Türkiye'nin en büyük cirosunu yapar.
İkincisi bir partinin genel başkan yardımcısı, ki partinin genel başkanının sözcüsüdür. Siyasetin kendi adına kuralları var. Buraya gelip burada helikopter yok demek bir yalandır. İkinci büyük yalan yangının riskinin nereye olduğunu bilmeden burada bu yangını cumhurbaşkanlığının Okluk Koyu'ndaki yeri için bütün hava uçaklarını yapıyorlar diye bir zihniyetimizle iki milletle dalga geçmek...üçüncüsü bunda yapılan mücadeleyi ortaya koyanların emeğine bir gram saygı göstermeden böyle bir değerlendirme ortaya koymak herhalde siyaset kurumuna hiç yakışmak. TBMM çatısı altındaki bir milletvekiline uluorta yalan söylemek hiç yakışmaz. Genel başkanının sözcülüğünü yapan bir kişiye de hiç yakışmaz. Allah'tan korkun, kuldan utanın.
Hukukun kendine ait yalana karşı bir yaptırımı var. Ama biz Müslüman bir milletiz. Yalanı dinimiz çerçevelendirmiş ve gıybet-yalan konusunda insan eti yemeğe kadar bir derecelendirme ortaya koymuştur. Ayıptır günahtır yazıktır. Milletin yakasından düşün. Bitsin, bitince eksiklikleri kamuoyuyla paylaşırsın. Onları Allah'a havale ediyoruz.
Bu ormanların sahibi doğadır. Kimse kusura bakmasın altına arabasını alıp ormana girip bu ormanın içerisinde ben de biraz piknik yapayım diyenlerin değildir. Hele eline içkisini alıp kendisini kaybedip buranın yakılmasına vesile olan; sigarasını alıp buranın yakılmasına vesile olan; kamp ateşi yakıp o közle buraların yakılmasına sebep olan kişilerin değildir. Sorumluluk hepimizin sorumluluğudur. Orman Bakanlığımızın piknik alanları var. Bu konuda b8u yasaklamalarımız halen devam ediyor. Vatandaşımıza ormanları yasakladık, piknik alanları var. Ona kızmış buna kızmış sonucunda bir kişi ormana girmiş .Ormanda yangını başlatmış, başlattıktan sonra da binlerce insan buradayız. Birçok ülke acaba yardım edebilir miyiz diye bize talepte bulunuyor. Mesele hem kamusal hem de dünyayı ilgilendiren bir mesele haline gelmiş. Sorumluluk sahibi olan herkese sesleniyorum; hem kendi sorumluluğumuza hem de zincirleme sorumluluğumuza hep beraber uymak durumundayız. (Şüpheli hakkında) Zannediyorum savcılığa zevk edilecek. Bu işlerden canı yanan bir vatandaş olarak söylüyorum bu cezalar özellikle orman konusundaki cezalar artırılmalıdır. İdam konusu Türkiye’de çok tartışılıyor ama idamın da kendine ait bir caydırıcılık süreci söz konusu. Evet ağıza hoş gelmiyor. Ama başka bir şey var. Bu kadar sorumsuzluğun da kendi adına güçlü bir cezası olması gerekir. “
Bakan Kirişci: Büyük ölçüde sıkıntı giderilmiş durumda
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci de, “Büyük ölçüde sıkıntı giderilmiş durumda ama o son sözü söylemek için bugünü takip etmek, izlemek durumundayız” açıklamasında bulundu.
Bakan Kirişci'nin açıklamaları şöyle:
"Çalışmalarımız sabahın erken saatinden itibaren hızla ilerlemiştir. Ancak dün gerek gündüz gerekse de gece sabaha kadar bütün teşkilatlarımız yoğun bir çalışmayı bu kez karadan sürdürmüşlerdir. Bu başarı da bu çalışmanın çok büyük bir etkisi olduğunu bize sonuç aldırdığını belirtmek isterim.
301'i tarım ve orman bakanlığına ait arazöz olmak üzere toplam 453 adet arazözümüz var. Sizler de şahitsiniz toplam araç sayısı bakımından da tabiri yerindeyse adım atacak yer yok. 1148 yönünde bilgi. 3 bin 800 civarında da orman teşkilatımızla birlikte diğer kuruluşlarımızın çok büyük gayretleri var.
Şunu çok rahatlıkla artık söyleyebiliriz büyük ölçüde sıkıntı giderilmiş durumda. Ama son sözü söyleyebilmek için bugünü takip etmek bugünü izlemek durumundayız. 61 adet 40’ı bunun kendi helikopterlerimiz olmak üzere ki 12 tanesi İçişleri Bakanlığı’na ait, bunlarla birlikte 13 adet uçağımız bunlar da hitlerini veriyorlar. Gerek Katar 3 adet onların helikopterleri ulaştı. Onlar da şu anda sahada. Bir tane de dost Azerbaycan’a ait amfibik uçak hizmetlerini sürdürüyor. Bu arada dün de belirtmiştim biz bir yardım çağrısına çıkmadık uluslararası arenada ama başta İsrail olmak üzere Romanya ve Avrupa’nın ilgili birimleri bize bu konularda yardımcı olmak adına teklifleri var. Fakat biz özellikle bugün yapılan bu tekliflerle ilgili gelinen olumlu noktayı da dikkate alarak şimdilik beklemede tutuyoruz. İnşallah bu güzel haberi de artık inşallah yaklaşırız diye ümit ediyoruz. Çünkü rüzgârın ne yapacağı ile ilgili kesin bir şey söylemek mümkün değil."