Veli Başyiğit
velibasyigit@gmail.com
Mayıs’ın son günlerinde başlayan, Haziran’daysa büyük bir halk hareketine evrilen Gezi Parkı Direnişi politik kültürümüze kuşkusuz önemli katkılar sağladı. Daha evvel tepkisini sokakta dile getirmeyenlerin, siyasete sokağa çıkarak müdahil olmasıyla, “sıkıcı” politik söylemler yerini mizaha bıraktı. Çoğunlukla devlet erkânı ve polisle, bazen de kendileriyle alay eden sözcükler/söylemler üretti direnişçiler. Duvar yazıları, pankartlar, sloganlar, tweetler ve diğer sosyal medya paylaşımlarıysa, sokakta oluşan bu yeni dilin daha geniş kesimlere yayılmasına olanak sağladı.
Akdoğan Özkan’ın Sokaktaki İnsanın TC Sözlüğü, tam da Gezi Direnişi’nin en önemli kazanımlarından olan bu yeni dilin oluşumunu sürdürdüğü günlerde okuyucularla buluştu. Akdoğan Özkan’ın uzun süredir üzerinde çalıştığı aşikâr olan bu kitabın sadece “Gezi dili”ne yer verdiği sanılmasın; Türkiyeli sokaktaki insanın, koskoca bir modernleşme sürecinde gelişen dilini kapsıyor kitap. Elbette Cumhuriyet tarihinin son 20 yılı ağırlıklı olarak çıkıyor karşımıza.
Dışarıdan baktığımızda bir hayli tuhaf ve mizah dolu sözcükler bunlar. Kimi zaman devlet eliyle, kimi zaman “popüler” figürlerce, kimi zamansa doğrudan “sokaktaki insan” tarafından dilimize kazandırılan, son olarak da Gezi Direnişi sayesinde “sokağın sükûnetini yitirmesiyle” hayatımıza giren sözcükler. Aksayan demokrasiden futbola, cinsellikten kentsel dönüşüme, Kürt meselesinden militarizme hayatın –dolayısıyla siyasetin- her alanında kullandığımız sözcüklere yer vermiş Akdoğan Özkan.
Yaklaşık 800 civarında maddenin bulunduğu bu sözlükte, özellikle dilin dinamik bir yapı olması sebebiyle yer almayan, atlanan pek çok sözcüğün olması da kaçınılmaz. Zira böylesine hızlı bir politik süreç, şüphesiz hızlı bir dilsel süreci de beraberinde getiriyor. Herhalde, yeni baskılarda, sözlükteki madde miktarı da artacaktır*.
Gezi diliyle söylemek gerekirse; bu daha başlangıç, kelam etmeye devam!
Sokaktaki İnsanın TC Sözlüğü’nden kısa bir derleme
Arkalar: Daima ileri gitmeye alışmış toplumumuza İETT şoförlerinin işaret ettiği, annelerin de sıkıca tembihlediği bir istikamet, bir lokasyon, bir duruş. “Yok anne, biz arkalardayız zaten.” – Gezi Parkı Direnişi sırasında asfaltta yazılan sloganlardan, Haziran 2013
Emek Sineması: Büyük İstanbul depremi öncesinde risk taşıdığına hükmedip hemen yıktığımız ve kültüre olan derin merakımızdan ötürü yerine hızla yeni bir bina inşa etme önlemi aldığımız –nedense- tek İstanbul yapısı.
Fail: Meşhur kalabilmek uğruna 17 bin cinayet işlemiş meçhul bir Türk büyüğü.
Hakkâri: İlkokulda “orda bir köy var uzakta” şarkısını ezberleyen her 100 gençten 99’unun gidip gezmese de tozmasa da kendisinin sandığı ve sadece yüzde 5’i TC devletinin olan ilimiz. “Mülkiyet açısından Hazinenin en az söz hakkı olan il ise Hazine taşınmazlarının il yüzölçümünün sadece yüzde 5’ini kapladığı Hakkâri olarak görülüyor.” – www.t24.com.tr, 31 Ocak 2013
Kozmik oda: İçinde yer alan bir bilgisayara 108 dakikada bir özel bir kod girilerek TC’nin yok olmasının önüne geçilen oda.
Köşe yazarı: Yıllık izninin hep bir bölümünü kullanan matbuat ehli. Hakkı Devrim’in nitelemesiyle köşesinden fetvalar veren “köşe kadısı”.
Mihrak: İç ve dış olmak üzere ikiye ayrılmış olsa da sırf Türk’ü dünya sahnesinden silmek için tekrar birleşen ikiyüzlü, şerrefsiz odak.
Nataşa: Her tür ırkçılık ve cinsiyetçiliği ezelden beri kendinden uzak tutabilmiş geleneksel ve güzel Türk konukseverliğinin güzel Türkçemizdeki güzel mi güzel bir uzantısı. “Sen ne dersin, Hakan, neden ‘bizim işimiz zor buralarda?’ Sağlıcakla Kal. Nataşa.” – Hakan Aksay’ın “Nataşa Mektupları”nda Nataşa soruyor, www.t24.com.tr, 28 Şubat 2011
Ofsayt: Erkeklerin sosyalleşmek için bilmek zorunda olduklarını sandıkları ama kadınlarla ilişkileri bahsinde işlerine yaramayan tek konu.
Rüşvet: Dekontu ödenmeyen ama neyse ki ÖTV’den muaf bir bürokratik işlem ödentisi.
Trilyon: “Kayıp” olduğunda affa uğramaya imkân veren para miktarı.
W: “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Kanunu”na uygun olmayan –q ve x gibi- bir harf. Nedenini Türkiye sınırları içinde “Why” diye sormanın makbul olduğu, “çawa” diye sormanın olmadığı harf. “(…) Kaymakamlıktan Belediye’ye gönderilen yazıda Türk harfleri arasında w olmadığı bildirildi.” – Radikal gazetesi, 26 Temmuz 2012
*Sokaktaki İnsanın TC Sözlüğü’nde yer alabilecek sözcüklerin sayısının “teorik olarak sonsuz” olduğunu düşünen Akdoğan Özkan, kitabını adadığı “sokaktaki iyi insanlardan” yeni baskılar için akdogan_ozkan@hotmail.com adresine ve Twitter’daki @tcsozluğu hesabına öneriler bekliyor.
Gezi Parkı Direnişi’yle ilgili bir de bu kitaplara bakmalı…
Editör: Gamze Erbil
Yayıncı: Yazılama
60 Sayfa
***
Çapulcunun Gezi Rehberi
Yazar: Eylem Aydın
Yayıncı: Hemen Kitap
176 Sayfa
***
Gezi Direnişi: Türkiye'yi Sarsan Otuz Gün
Yazar: Emre Kongar, Aykut Küçükkaya
Yayıncı: Cumhuriyet Kitapları
192 Sayfa
***
Yayıncı: Epos
124 Sayfa
***
Yazar: Noam Chomsky
Yayıncı: Agora Kitaplığı
144 Sayfa
***
Yazar: Erol Hızarcı
Yayıncı: Destek
224 Sayfa
***
Yazar: Hasan Kargı
Yayıncı: Etki
***
Yazarlar: Meltem Banko, Ali Rıza Babaoğlan
Dijital kitap: geziparkikitabi.com