Politika

'Siz Erdoğan'ın yerinde olsanız ne yapardınız?'

Mümtaz'er Türköne: Güç eriyor, tükeniyor, bangır bangır bir dönemin sona erdiği ilan ediliyor...

21 Temmuz 2015 19:26

Zaman yazarı Mümtaz'er Türköne, 7 Haziran seçiminde tek başına iktidarını kaybeden AKP'nin düşüşünde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın rolünü yazdı. "Partisi seçimden iktidarı kaybederek çıkmış, kendisinin aslî fail olduğu yolsuzluk iddiaları dosyalarda sabırsızlıktan kabına sığamıyor" diyen Türköne, AYM'nin dershanelerin kaldırılmasını iptal eden kararına da dikkat çekti. Türköne şunları söyledi:

"Yargı, doğrudan bu şahsın üzerine yığdığı kat kat ölü toprağını üzerinden atmakla meşgul; öyle ki AYM, Türkiye'nin üç yılını esir alan ve bir sivil toplum katliamına dönüşen “Dershane Savaşı”nı sona erdirmiş. Güç eriyor, tükeniyor, bangır bangır bir dönemin sona erdiği ilan ediliyor. Kendinizi Erdoğan'ın yerine koyup düşünün: Siz olsanız bu durumda ne tür bir çıkış yolu arar, ne yapardınız?"

Türköne'nin Zaman'da "Siz Cumhurbaşkanı olsanız, ne yapardınız?" başlığıyla yayımlanan (21 Temmuz 2015) yazısı şöyle:

Kastettiğim cumhurbaşkanlığı makamı değil, bu makamda oturan Erdoğan. Arkasına 13 yıllık iktidar tecrübesini almış, elinde etkili kozlar olan ve biraz da köşeye sıkışmış bir politik aktör; daha doğrusu politikanın hâlâ en güçlü oyun kurucusu.

Partisi seçimden iktidarı kaybederek çıkmış, kendisinin aslî fail olduğu yolsuzluk iddiaları dosyalarda sabırsızlıktan kabına sığamıyor. Parlamento çoğunluğu ipini çekmeye hazır. Sandıktan alınma iktidar sopası ile terbiye edilen bürokrasi, ipi kopmuş tesbih taneleri gibi darmadağın olmak üzere. Yargı, doğrudan bu şahsın üzerine yığdığı kat kat ölü toprağını üzerinden atmakla meşgul; öyle ki AYM, Türkiye'nin üç yılını esir alan ve bir sivil toplum katliamına dönüşen “Dershane Savaşı”nı sona erdirmiş. Güç eriyor, tükeniyor, bangır bangır bir dönemin sona erdiği ilan ediliyor. Kendinizi Erdoğan'ın yerine koyup düşünün: Siz olsanız bu durumda ne tür bir çıkış yolu arar, ne yapardınız?

Aynı şirketin iki otobüsü Bolu'da katliam gibi bir kaza yapınca, tedbirsizlikle suçlanan sahibi, “Siz kaza ve kadere inanmıyor musunuz?” diye herkesin ağzının payını vermişti. “Kaza”dan, “trafik kazası”nı anlayanlar bulunduğuna göre, siyasî kazalar için de “kader”le eşanlamlı olarak “Erdoğan'ın hesabı” diyenler çıkabilir. Erdoğan'ın elinde gerçekten büyük bir güç var; ancak bu güç memleket hayrına iki taşı üst üste koyacak pozitif bir güç değil; bu güç bir yıkım gücü ve Erdoğan'ın hesaplarının ve oyun planının, yakıp-yıkmak dışında memlekete değişim getirmesi mümkün değil. Çünkü bu hesapta temel bir yanlış var: Erdoğan'ın kendisi, kendi hesaplarının kör noktası. Erdoğan, politik gelişmelerde bu yıkıcı Erdoğan faktörünü dikkate alamıyor.

Türkiye'nin hâlâ çözülemeyen bir Kürt sorunu mu var? İçinden çıkılmaz hale gelmeli. Suriye'de savaş tırmanmalı. Hükümet mi lâzım? Kurulmamalı. Hadi “kuruldu” diyelim. İyi çalışmamalı. Ekonomik kriz mi geliyor? Bir an önce derinleşmeli. Erdoğan'ın başka türlü bir oyun planı kurması, kendi politik geleceğini garanti altına alması imkânsız.

Oy yüzdelerini bir kenara bırakın; AK Parti tek başına iktidar imkânını Parlamento'da 18 eksikle kaçırdı. Telafisi mümkün mü? Oyun planının stratejik sorusu işte bu. Çare dikeni battığı yerden çıkartmak. AK Parti, HDP kazandığı için kaybetti. Denklemi tersine çevirmek için HDP'nin kaybetmesi lâzım. Seçim barajını yüzde 7'ye çekerek, MİT-Öcalan Süreci'ni askıya alıp PKK'yı tahrik ederek hemen yapılacak bir seçimde AK Parti'nin yeniden tek başına iktidar olması mümkün olabilir. Bu denklemde Türkiye'nin bütün temel sorun alanlarının Erdoğan'ın oyun planının sıradan araçlarına dönüştüğünü dikkatten kaçırmayalım. Dolmabahçe mutabakatının inkârı HDP oylarını geriletmek için PKK'ya karşı açılacak topyekûn savaşın bir işaret fişeği. PKK bu işten memnun. Cemil Bayık'tan gelen, Güneydoğu'da yer altı tünelleri yapımı gibi, kent savaşının hazırlığına yönelik talimatlar, yangına benzinle gitmek ve Erdoğan'ın elini kuvvetlendirmek anlamına geliyor. PKK'nın ateşkesi sona erdirdiği, Kobani eylemleri gibi büyük şehirleri yakıp yıktığı manzarayı gözünüzde canlandırmayı deneyin. Bu şartlarda yapılacak bir seçimde HDP'nin oy kaybetme, AK Parti'nin tek başına iktidara gelme ihtimali ne kadar?

Gelelim Erdoğan'ın hesabındaki kör noktaya, yani kendisine. HDP yüzde 13'ü, Kürt siyaseti yaparak almadı, tek başına “seni başkan yaptırmayacağız”la elde etti. Erdoğan, herhalde nefsine mağlup oluyor, gerektiğinde “görünmez” olmayı başaramıyor. Erdoğan meydanlara çıkmasaydı, partisinin genel başkanından rol çalmasaydı AK Parti 18'lik farkla iktidarı kaybeder miydi? “Erdoğan tecrübe etti, ders çıkardı” diyelim, peki bu sefer doğrudan seçimin kendi eseri olduğunu nasıl gizleyecek?

Hükümet kurulmamalı, kurulsa da iyi işlememeli, sorunlar büyümeli. Siz Erdoğan'ın yerinde olsanız, kafanızı duvarlara vurup parçalamak yerine sıkıştığınız köşeden çıkmak için ne yapardınız?