Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık, HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksedağ'ında aralarında bulunuğu 10 milletvekilinin tutuklaması, DBP'li belediyelere kayyım atanması ve arasında Ahmet Türk'ün de bulunduğu belediye başkanlarının tutuklanmasına ilişkin olarak "Eğer sorun bizi tutuklayarak çözülecekse biz seve seve de bırakmaya hazırız" diye konuştu.
Cumhuriyet'ten Mahmut Oral'a konuşan Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık, “Yine 80’lere, 90’lara döndük. Eğer bunlar çözüm olsa idi zaten şimdiye kadar Kürt sorunu çözülmüş olacaktı. Çocuklarımıza, yeni bir ülkeyi bırakmak gibi bir görevimiz var. Eğer sorun bizim tutuklanmamız ve siyasetin dışına çıkarılmamız ise ve bizi tutuklayarak çözülecekse biz seve seve de bırakmaya hazırız. Yeter ki bu topraklarda bu kan deryası dursun. Yeter ki artık Kürt ve Türk çocukları ölmesin” dedi.
Kürt sorunun çözümü için atılan adımların, müzakere sürecinin herkesi umutlandırdığını ifade eden Sakık, “Son bir yıldır yaşananları görünce sürekli ülkenin ezberini tekrarladığı bir ruh halini görüyoruz. Yine 80’lere, 90’lara döndük çünkü. Eğer bunlar çözüm olsa idi zaten şimdiye kadar Kürt sorunu çözülmüş olacaktı. Ama demek ki olmadı. Hepimiz, 80’lerden, 90’lardan gelerek bu siyasetin içindeyiz. Bu yolun, yöntemin, yol ve yöntem olmadığını söylüyoruz” dedi.
"Böyle çözülmez"
Her seferinde yasaklanan, tutuklanan ancak sonra yeniden dönen siyasetçiler olduklarını kaydeden Sakık “Son furya belediye başkanları, HDP Eş Başkanların Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ile başladı, Ahmet Türk ile devam ediyor süreç. Böylesi bir süreci 90’larda da bizler yaşadık. Ama her seferinde halkın iradesi gasp ediliyor. Sorun bu ülkede bu halk kendi dili ve kültürü ile nasıl yaşayacak sorunudur. Bunu tartışmamız, konuşmamız gerekirken, yine yeniden ret, inkar ve tutuklama sürecini yaşıyoruz. Artık hayat bize, bu sorunun böyle çözülmeyeceğinigösterdi. Demokratik alanda siyasetçilere hayat tanımazsanız sorunu nasıl çözeceksiniz?” diye konuştu.
"Ağır bedel ödedik"
30 yılı aşkın bir süredir çatışmalı bir süreç yaşandığına dikkat çeken Sakık “Bu süreçte artık yorulduk, ölümden, kandan. Bunun panzehri demokratik siyasettir, bunun hayat bulmasıdır. Seçilmişleri tutuklayıp, belediyelere kayyım atamak bir hak gaspıdır. Buradan sulh çıkmaz. Buralardan kavga çıkar, acı dolu yıllar çıkar. Hepimiz, bu ülkede yaşayabilmenin bedelini bir bütün olarak çok ağır ödedik. Bize lazım olan buradan dersler çıkararak, bu sürecin panzehri olan 2013’te başlayan o sürecin yeniden başlamasıdır. Siyaset dünyasını ablukaya almak, kayyımlar atayarak yargı kıskacına devretmekle olmaz. İşte ben bunları anlattığım için daha geçen hafta 15 ay cezaya çarptırıldım ve ceza ertelenmedi. Siyasetçiler konuşmasak ne yapabiliriz? Amacımız demokratik zeminde konuşun çözüm bulmaktır” dedi.
"Bunun sonu ne olacak?"
Aydınlar ve gazetecilerin de dört duvar arasında olduğunu kaydeden Sakık, “Nereye gidiyoruz, bunun sonu ne olacak? Eğer bunları sorar ve yol haritamızı hazırlarsak sonuç alabiliriz. Terörle mücadele baş göz üstüne ama siz öç ve intikam duygularıyla bu işi götüremezsiniz ki. Öyle bir ülke yaratıldı ki bu ülke ahların, gözyaşlarının ülkesi oldu. Her sabah uyandığımızda yeni tutuklamalar, yeni gözaltılar, yeni işinden atılıp mağdur olan insanlar görüyoruz” diye konuştu.
"Ahmet Türk’e ihtiyaç var"
Ahmet Türk’ün barışı savunduğunu, bunun mücadelesini verdiğini anlatan Sakık, “Ahmet Türk, benim 35 yıllık yol arkadaşım, ağabeyim. Hep ‘bu topraklarda barış olsun’ dedi. Biz bunu 12 Eylül’de de yaşamıştık. Sayın Türk de oradan gelen bir siyasetçi. Bunu bildiğimiz halde bunu tekrarlamaktan vazgeçmemiz lazım. Ahmet abi, 74 yaşında bir bilge. Ahmet abi, bütün hayatını bu mücadeleye adamış bir insan. Ahmet abinin kalbinde pil var. Günde üç paket sigara içen biri. Onun sağlığının iyi olmadığını hepimiz de biliyoruz. Ahmet abinin öyle para pul ile bir işinin olmadığını da biliyoruz. Ahmet Türk ve onun gibi siyasetçilere ihtiyaç vardır” diye konuştu.
"Çocuklarımız için yeni bir ülke"
“Bu yol ve yöntem daha çok acı dolu yıllar, hepimiz için daha çok bedel demek. Artık biz bu bedelleri ödemek istemiyoruz” diyen Sakık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuklarımıza, yeni bir ülkeyi bırakmak gibi bir görevimiz var. Eğer sorun bizim tutuklanmamız ve siyasetin dışına çıkarılmamız ise ve bizi tutuklayarak çözülecekse biz seve seve de bırakmaya hazırız. Yeter ki bu topraklarda bu kan deryası dursun. Yeter ki artık Kürt ve Türk çocukları ölmesin. 2013 ruhu doğruydu. Türkiye’nin yüzde 60-70 halk desteği vardı sürece. Bu küçümsenemez. Ben eminim ki bu sisli puslu iklim değişecek ve biz tekrar oraya döneceğiz. Ama bu süre zarfında kaybettiklerimizi geri getiremeyiz.