Kültür-Sanat

Sibel Oral Roboski'yi yazdı: Toprağın Öptüğü Çocuklar

"Cehennem” dediğiniz şey nedir ki? Yangın bombalarının kavurduğu o çocukların annelerine bunu kim anlatabilir?

16 Nisan 2015 15:57

Ercüment Akdeniz / Evrensel

“Katliam, kar, Kürt, cenaze, kol, bacak, sınır, katır, bomba, vicdan, adalet...” bir kitapta en çok geçen sözcükler bunlarsa eğer, o kitap sizi Roboskî’ye götürüyor demektir.

Sibel Oral’ın Can Yayınlarından çıkan kitabı “Toprağın Öptüğü Çocuklar” okurları Roboskî’ye doğru “Bir Vicdan Yolculuğu”na çıkarıyor. Peki “Adaleti Beklerken Roboskî” nasıl bir travma ikliminden geçiyor? Oral’ın kitabı tam da okuru bu soruya yönlendiriyor. Çünkü “gerçeğin” de ötesinde “hakikatle” yüzleşmek ancak böyle mümkün!

Katliam’ın üzerinden üç yıl geçmiş fakat gazetecinin içi rahatlamak bir yana daha da kanar olmuştu. Bir kültür-sanat kalemcisi olmak da onu yüzleşmekten ve Roboskî’ye gitmekten alıkoyamadı. Ve Oral, aydın sorumluluğunun ağır yükünü sırtlayarak “Toprağın Öptüğü Çocuklar”ın peşine düştü. Yolda, bazen bir gazeteci bazen de hikayeci oldu...  

 

Roboski'de...

 

“Cehennem” dediğiniz şey nedir ki?

Yangın bombalarının kavurduğu o çocukların annelerine bunu kim anlatabilir? Soğan kabuğu gibi sıyrılıp elde kalan yanık deri parçalarına bir anlam vermeye çalışan babaya bunu kim, nasıl anlatabilir?

Anne, baba, kardeş, sevgili, dayı, amca, teyze, nine, dede bütün bir köy o kara günde sınıra koştular. Ve kayaların, katırların altından çocukların cansız bedenlerini çıkardıklarında, bu kez dipsiz bir azap koridoruna girdiler. “Aidiyeti bulunmayan kol ve bacaklar” raporlara mürekkep edildiğinden beridir de o azap koridoru alev alev yanmaya devam ediyor.

Kitabın ilk bölümü, okuru Roboskîlilerin gözünden katliam günlerine götürüyor. Köylülerin adalet arayışına devletin ördüğü duvarlar da yine onların dilinden anlatılıyor. Oral, konuştuğu köylüleri korumak için sadece baş harflerini yazmakla yetiniyor. Sonrasında Roboskîlilere yapılan baskıları okuyunca, Oral’ın bu tercihinin ne kadar doğru olduğunu da takdir etmek gerekiyor.  

Roboskî’de geçen hemen her sahne, okuru derinden sarsacak derinliğe sahip. Kanımca kitabın en çarpıcı sahnesi; Oral’ın, katledilen Roboskîli çocukların mezarlarına yaptığı ziyaret sahnesidir. Sibel Oral o hüzünlü sahneyi şöyle tamamlıyor; “Ceplerim, çantam şeker doldu, yine de alıyorum. Dünyanın en acı şekerlerini, çiğniyorum hınçla...”

 

Adalet için...

 

Kitabın son bölümünde belge niteliğindeki “Görüşler”e yer veriliyor. Ferhat Encü’nün anlattıkları bölgenin hem ruh yapısını çok net anlatıyor hem de güçlü bir politik analiz yeteneğine işaret ediyor. Sırrı Süreyya Önder, Aysel Tuğluk ve Mithat Sancar da meseleyi çeşitli yönleriyle analiz ederek okura yeni bir muhakeme penceresi açıyor.

Roboskî’de bugünlerde katırları vuruyorlar...

“Toprağın Öptüğü Çocuklar” için bu topraklara adalet gelmedikçe ne yazık ki vurmaya devam edecekler!

 

Türkiye medyasının Roboski imtihanı

 

Kitapta sadece Roboskî izlenimleriyle yetinilmemiş, ciddi bir medya taramasına da imza atılmış. İkinci bölüm “Roboskî Katliamı’nın Türkiye Medyasına Yansımaları” başlığını taşıyor. Bu bölümde Roboskî Katliamı’yla ilgili gazetelerde yer alan haberler ve köşe yazıları ele alınıyor.

Roboskî Katliamı, 29 Aralık 2011’den 30 Aralık 2014’e kadar Türkiye gazetelerinde 50 bin 980 kez haber olmuş. Oral, sözü geçen 50 bin 980 haberi farklı yönlerden analiz ederek adeta bir “yüzleşme arenası” oluşturmuş. Hiçbir gazeteye de kaçma şansı bırakmamış! Bir iki örnek verelim:

“...İçinde sadece ‘Uludere’ geçen haber sayısı 35 bin 780. Sadece Kürtçe adı “Roboskî” yazan 10 bin 865 adet haber bulunurken hem Uludere hem de Roboskî yazan 4 bin 335 habere rastlıyoruz. İnatla “Roboskî” yazan ise sadece Evrensel gazetesi var”

Kitapta yer verilen “Yıllara Göre Yayın ve Haber Sayısı Dağılım Tablosu”nda ilk beş sırayı (sırasıyla) Özgür Gündem, Evrensel, Taraf, Birgün ve Cumhuriyet gazeteleri almış. Yukardan aşağıya doğru verilen listenin en altına da Posta, Türkiye, Ortadoğu, Sözcü ve Sol gazeteleri sıralanmış.

Irkçı ve ötekileştirici dili eleştiren Oral, hem olumlu hem de olumsuz gazete manşetlerine yer vermeyi de ihmal etmemiş. Kitapta yer alan ilginç karşılaştırma örneklerinden biri de köşe yazarlarına ait. Dönemin öne çıkan köşe yazılarının yer bulduğu kitapta şu karşılaştırmayı yapmama izin verin;

“Başbakanın, soruşturma derinleşip, gerçekler ortaya çıktıktan sonra özür dileyeceğini düşünüyorum... Zaten İslam ahlakı ile ahlaklanmış olan bir insandan farklı hareket etmesini beklemiyorum... Soruşturma sürecinde açığa almalar ve gözaltılar yaşanırsa sürpriz olmasın...” Abdulkadir Selvi / Yeni Şafak / 26-01-

2012

“...Artık iyice anlaşılmaktadır ki, Roboskî Katliamı, sadece vahşi bir katliam olmasıyla değil, belki bir katliam olmasından da çok, faillerinin devlet ve hükümetin en üst makamları tarafından korunup kollanmasıyla tarihteki yerini alacaktır..” İhsan Çaralan / Evrensel / 30-12-2013

Yazar, kitabı yayınevine teslim etmesine 24 saat kala, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat’tan bir yazı ister. Oral’ın “Tanışmasak da biliriz cümlelerden birbirimizi” dediği Polat’tan, bir gece yarısı istediği o yazısının başlığı şöyledir: “Kirvem Hallarımı aynı böyle yaz...” Zira Ahmet Arif’in “33 Kurşun” şiirinden esinlenerek kaleme alınan o yazı, Roboskî Katliamın’dan sonra Evrensel’in hem bir sunuş yazısı hem de manşeti olmuştur.

“Medya için sonsöz yerine” Oral’ın yazdıkları ise Evrensel için bir gurur ifadesi olsa gerek: “Aylarca süren medya taramaları ve ayıklamaları sırasında en çok Evrensel gazetesinin özel haberleri ve birinci sayfadan görme biçimi beni etkiledi diyebilirim. Olay zamanında çalıştığım gazetenin başlığı beni tatmin etse de sonraki süreçte sürekli izlediğim, Roboskî konusunda her zaman hesap soran, irdeleyen haber ve başlıklarından vazgeçmeyen Evrensel oldu.”