AKP’den istifa ettikten sonra Yeni Oluşum Hareketi adı altında örgütlenmeye başlayan eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, iki yıllık hazırlığın ardından önümüzdeki hafta partisinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na vereceğini söyledi.
Şener, Haber Türk gazetesinden Düzgün Karadaş'a verdiği röportajda, partiyi kurduktan sonra AKP'ye karşı sert muhalefet başlatacağının işaretlerini verdi.
Başbakan Erdoğan'ın beğendiği hiçbir yönünün olmadığını belirten Şener, röportajda şunları anlattı:
'Adı bende saklı'
Biz, yeni bir siyaset tarzıyla, yeni isimlerle, yeni bir parti kuruyoruz. Partinin ismini ve amblemini bir tek ben biliyorum. Türkiye, dilekçeyi vereceğimiz gün ismini öğrenecek. 29 Mayıs’tan önce kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na sunacağız.
Dokunulmazlık
Meclis’te 360’ın üzerinde dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili dosya var; hiçbirine el sürülmüyor. Bu benim bildiğim kadarıyla Cumhuriyet tarihinde ilk kez oluyor. Bu kadar yolsuzlukların üzerinin örtüldüğü, gizlendiği bir dönemi Türkiye yaşamamıştır. Biz, milletvekili iken de tutuklama veya gözaltına alınmadan yargılamanın sürdürülmesinden yanayız.
Ergenekon
Sonuna kadar çetelerin ve gayri kanuni faaliyetlerin yargılanması ve tasfiye edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama suçsuzların da mağdur olmaması gerekiyor.
'Hedef şeffaflaşma'
Şeffaflaşma bizim siyasetin özü olacaktır. Kamu milyarlarca liralık ihaleler yapıyor her yıl. Bunların kime verildiğini, Türkiye’de çarkın nasıl döndüğünü kimse bilmiyor. İktidarın, kimleri abat edip, kimleri berbat ettiğinin envanteri çıkarılmıyor.
İktidara geldiğimizde, kamudan kimin neyi aldığını Başbakanlık internet sitesine koyacağız ve herkesin görmesini sağlayacağız. Kamudan verilen ihalelerin tamamı vatandaşın izleyeceği şeffaflıkta olacak.
'Türkiye çok küçüldü'
Türkiye’de işsizlik dünya rekorları kırıyor. Gençlerin yüzde 25’i işsiz. Dünyanın en büyük küçülmelerinden biri Türkiye’de yaşanıyor. Halen Türkiye’de ekonomik kriz var mı, yok mu bunu tartışıyoruz. Ekonomi küçüldü mü kriz var demektir. En yalın tanım budur.
'Dibe vurduk, çıkış var'
‘Bazı bakanlar dibe vurduk çıkış başladı’ yorumunu yapıyorlar. Süreçler hep
dibe vurup ‘V’ çizmez, bazen ‘W’ çizer, bazen ‘L’ çizer. Dünya yeni bir ekonomik sürece giriyor. Türkiye nasıl olmalı sorusuna yanıt arayan yok. Çünkü siyaset bu soruyu bürokratın önüne koymuyor.
Yeni kabine
Bu yeni kabinenin anlamı şudur: Türkiye küresel dalgalanmalara teslim olmuştur. Dünya bizi nereye götürürse oraya gideceğiz. Bu yeni ekonomi yönetiminin ve Başbakan’ın stili budur. Dünya bizi iyiye götürürse iyi olacak, kötüye götürürse kötü olacak.
Kürt sorunu
Türkiye’nin gerçekliklerini kabul etmek lazım. Sorunlar, devlet politikalarıyla aşılacak meselelerdir. Tüm vatandaşlarımızın eşit yurttaşlar olarak demokratik bir Türkiye’de mutlu yaşaması lazım, bunu temin etmek lazım.
'Erdoğan'ın beğendiğim bir yönü yok'
Başbakan’ın, beğendiğim bir özelliği yoktur. Yani, sitili, davranışı, hükümet etme biçimi, bana kalırsa bunların tamamı yanlışlıklar ve eksikliklerle doludur. Ama benimle diyalogları hep yumuşak olmuştur.
'İlk haftada sorun başladı'
Kabinenin ilk haftasında yol ayrımı başladı. 4,5 yıl boyunca ben hükümetteyken başbakan ile aramızda çıkan itilaflar ve görüş ayrılıkları hep gazetelere manşet olmuştur. Kamuoyunun gözü önünde AKP’den ayrılma sürecim şekillenmiştir.
AKP’den ayrıldıktan sonra bu kesimden ‘mahalle baskısına’ maruz kalmadım. Halen AKP camiasında, hakkımda olumsuz bir kanaatin olduğunu düşünmüyorum. Çizgimin doğru olduğunu söylüyorlar.
'Deniz Feneri’nde suçlu cezasını çeksin'
Vatandaşların iyi niyet duygularının istismar edilmesi, iyi niyet duygularına dayalı zenginleşmelerin ahlaksızlık olduğunu düşünüyorum. Almanya’da karara bağlanan davada oradaki sanıklar konuşmuşlardır, suçlarını itiraf etmişlerdir. Deniz Feneri olayında, ‘Orada bizim siyasi görüşlerimize mensup insanlar var, bu bir haksızlıktır kardeşim’ deniliyor. Hayır, insan olan da, hukuk devletine inanan da, samimi dindar bir insan da bu sözü söyleyemez. Neden biliyor musunuz? Peygamberimizin sözleri vardır: ‘Suç işleyen kızım Fatma bile olsa,
cezasını veririm’ diyor. Suç işleyen varsa orada da cezasını bulsun, ama suçsuz olanlar da cezalandırılmasınlar.