Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünde öğretim üyesi iken "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza attığı için 679 sayılı KHK ile görevinden ihraç edilen Gazete Duvar yazarı Sevilay Çelenk, HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın "sofistike bir karakter" olduğunu yazdı. "Flat karakterlerin espritüelliğini dümdüz anladığımız gibi anlayamayız onun espri tarzını" diyen Çelenk, yaklaşık bir buçuk yıldır cezaevinde bulunan Demirtaş'ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı kast ederek söylediği "Açılış seviyor, hiçbir açılışı kaçırmaz. Gazoz açacağız deseniz, koşar gelir” ile “Ketılda arıza vardı, onun için geciktim. T A M A M” açıklamalarına yer vererek "Espri başka bir şey. Espride boş bir şey bir anda anlam kazanıyor. Adam ketıl diyor, şapşik… Herkeşler yıkılıyor. Boş bir ketıl, mutfağın ketılı. Nasıl da doluyor…" dedi.
Avukatları tarafından kullanılan Twitter hesabından yapılan paylaşımların ardından hücresinde yapıldığını açıklayan Demirtaş, "Odada twit bulunamadı doğal olarak. Çay için kettle vardı sadece, ondan da twit atılamayacağına kanaat getirildi" açıklamasında bulunmuştu. Demirtaş'ın bu açıklaması sosyal medyada gündem olmuştu.
Sevilay Çelenk'in Gazete Duvar'da "Selo Başgan ketıl diyor, herkeşler yıkılıyor..." başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
"Selocan biraz sofistike bir karakterdir. Öyle flat karakterlerin espritüelliğini dümdüz anladığımız gibi anlayamayız onun espri tarzını. Diyor ki mesela “Açılış seviyor, hiçbir açılışı kaçırmaz. Gazoz açacağız deseniz, koşar gelir.” Az önce de “Ketılda arıza vardı, onun için geciktim. T A M A M” dedi. Ne yaptı etti, geri kalmadı.
Espriler ve diğer komiklikler üzerine düşünmek ilginç bir şey. Bunlara gülme nedenimiz farklı galiba. Esprili olan Selahattin Demirtaş’sa, komik olan kimdir acaba? Burada bir isim vermek hiç de kolay değil. Ayrıca komiklik dediğimiz şey, sık rastlamadığımız espri yeteneğinden farklı olarak her yerdedir. Hangi birini sayacaksın?
İyi espri dünyanın tozunu attıran ve hayata canlılık getiren bir şeydir. Fakat Henri Bergson’unGülme adlı eserinde söylediklerine kulak verecek olursak, komiklik ancak hayatın canlılığından uzaklaştığınız anlarda ortaya çıkıyormuş. Bu konuya birazdan döneceğim. Şimdi espri olayına bakalım.
Esprinin taklit edilebilir bir şey olduğunu zannederiz. Öyle ya, alt tarafı üç beş kelime. Oysa hiç de öyle değildir. Bir Selocan esprisini alsın biri tekrar etsin bakalım. Berat Albayrak alsın mesela, onu uygun gördüm. Desin ki “eski sevgililerinizi de arayın, onlar da oy versinler.” Sanırım arayacağınız varsa da aramaktan kesilirsiniz. Çünkü bu beş altı kelimeyi siyasi mizah tarihine yazdıran cevher, kelimelerin çıplak etkisini aşan bir şeydir. Bir hayatın, bir varoluş ve eyleme biçiminin nüfuz ettiği bir şey vardır bu cümlede. Bir devinim, bir jest ve kelimeleri cıvıldatan bir “duruş” vardır. Berat Albayrak eski sevgililerinizi arayın dese… Ay demesin daha iyi. Hiiiç demesin.
Niye Berat Albayrak diye soracak olursanız, ne deseydim yani? Sonuçta Selahattin Demirtaş’a yaş bakımından görece yakın. Espri anlayışı kuşaktan kuşağa değişir biliyorsunuz. Üstelik Berat Albayrak’la eğitim, yani diploma denkliği de söz konusu. Demirtaş’ın mizah anlayışını 64 yaşındaki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ya da 62 yaşındaki Başbakan’ın mizah anlayışıyla karşılaştıracak değilim. Başbakanın da adını yazayım dedim ama vallahi hatırlayamadım. Yazı yazdığım yerden içeriye seslendim, Başbakan’ın adı neydi, diye. Dilimin ucuna da Yıldırım Akbulut, Yıldırım Aktuna felan geliyor. Yıldırımlar çakıştıysa demek. Binaliii, diye cevap geldi içeriden. Nasıl unuttuysam artık…
Espri kuşakdaşlığı deyince sanırım Muharrem İnce ile Binali Yıldırım karşılaştırılabilir. Onların yaş farkları çok değil. Muharrem İnce adıyla müsemma ince espriler patlatabiliyor. Esprileri tabii ki bir Demirtaş esprisi değil, başka bir tarz. Olsun. Bunca nobranlıktan sonra… O da ilaç gibi. Gerçi Binali Yıldırım’ın da bir çalım espritüel bir tarafı var, yok değil. Ama onunki daha ziyade ailemizin eniştesi kıvamında espriler. Sessizce durup durduğu köşeden birdenbire bir espri patlatıyor. Espriye değil de, yaptığı şeyi espri sanmasına gülüyorsunuz daha çok. Gülecekler mi acaba diye sağa sola bakarken bir komiklik de oluyor tabii.
Muharrem İnce demişken, “Tek adamlığı” şöyle açıkladı bir röportajında. Ben gençken kabinedeki bakanların hepsinin adını tek tek bilirdim, dedi. Kim eğitim bakanı, kim çevre bakanı, kim Berat Albayrak, hepsini bilirmiş. Sağlık bakanının, eğitim bakanının, çevre bakanının adını şimdi kim biliyor, diye sordu sonra. Leyn gerçekten ya… Bir kaldım öyle. Haklı. Kim bu bakanlar? Daha da beteri, yeri geliyor başbakanın adını unutuyoruz. Gördünüz az önce."