Şefkat-Der’in Başkanı Hayrettin Bulan, TBMM’ye çağrıda bulunarak “Madem erkekler için genelev var, kadınlar için de olsun” dedi. “Kadınların seks kölesi olmasını normal görüyor erkekler” diyen Bulan “Ama bu en çok devletin suçu. Devlet bu konuda bir şey yapmalı” diye konuştu.
Milliyet gazetesinden Defne Samyeli’nin Şefkat-Der’in Başkanı Hayrettin Bulan ile yaptığı söyleşi şöyle:
Hayrettin Bulan çocuk yaşta kafasına takmış, sadece kadınları değil, mağdur olan herkesi koruyup kollamayı.
14 yaşındayken Konya’daki pavyon kadınlarını nasıl “O hayattan çekip kurtarmak” istediğini, yüzlerindeki hüznü bana bir anlatışı vardı ki, görmenizi isterdim. Kadınların genelevde çalıştırılmasını bir insanlık suçu olarak gören bu genç adamın tek geliri, babadan kalma minibüsten. Onu da yıllarca evsizlerle, şiddet gören kadınlarla paylaşmış.
Başkanı olduğu Şefkat-Der’e para yardımı yapan 10 tane mütevazı gönüllü var. Başka da hiçbir geliri yok. Kadınların şiddet görmek yerine yönettiği bir Türkiye hayali kuran Hayrettin Bulan’la içli bir sohbet ettik. Mağdur kadınlarla ilgili konuşurken birkaç kere ağladı. Doğrusu ben de kendimi tutamadım.
Buraya sığdıramadığım öyle çok hazin öykü var ki. Tek diyeceğim. Bulan’la Karaköy’deki genelevin önünde çekim yaptık. Fotoğraf karesinin içine civardaki erkeklerden hiçbirinin görüntüsü girmesin diye hassas davrandık. Neticede özel hayatlarının gizliliği esas olmalı. Zaten kapıda devletin polisleri vardı; onlar da çekim yapmamızı hoş karşılamadılar.
Ama oraya “ihtiyaç gidermek” için giden o adamlar var ya... Bırakın gizlenmek istemeyi, kiminin parmağında nikâh yüzükleri, toplandılar oraya “Bizi de çekin!” diye bir de ne ısrar ettiler!
O fotoğrafı çekseydik de, devletçe, toplumca, kadın bedeninin seks için kullanılması ve namus gibi konularda ne kadar ikiyüzlü olduğumuz bir kez daha görüntülü kayıtlara geçseydi.
Son sözü Hayrettin Bey’den ödünç alayım. “Paralı ilişki olmasın, aşk olsun, muhabbet olsun, evlilik olsun, sadakat olsun, vefa olsun...”
İyi pazarlar.
Ne gibi tepkiler aldınız Meclis’e “Erkek genelevi de açılsın” dilekçesini verdikten sonra?
Kadınların köle gibi çalıştırılmasına, vizite illetiyle satılmasına hiç karşı çıkmayan kitleden çok güçlü bir ses duyuldu: “Vay nasıl böyle bir şey olabilir, burası Müslüman bir ülke!”
Bu, kamuoyundan sanırım. Ya devletten?
Devlet bize direkt bir yanıt vermedi, resmi yanıt için daha 20 günlük bir süre var. Dilekçemizin Meclis’ten, İçişleri Bakanlığı’ndan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan ve Başbakan’dan daha cevabını almadık. Ama milyonlarca insan bu konuyu gördü, okudu, tartışıyor.
Olumlu tepkiler var mı hiç?
Olumlu tepki derken, “Madem cinsel eşitlik var, erkeklerin ihtiyaçları var, kadının da ihtiyacı olabilir. Neden yadırganıyor?” diyenler var ama azınlıkta. Kadınların seks kölesi olarak kullanılması normal görülüyor erkekler tarafından.
‘Buna sessiz kalanlar gelecekte yargılanacak’
Size karşı çıkan erkeklerin profili ne? Eğitim, gelir düzeyi?
Eğitimi yüksek olan da olmayan da hepsi aynı yani, anlatabiliyor muyum? Erkeklerde üst düzey bir dayanışma var. Erkek milleti aynıdır, milletvekili de olsa, hâkim de polis de olsa, zengin biri de olsa... Profesöründen tutun da ilkokulu bitirmemişine kadar aynı bunlar, değişen bir şey yok, zihniyet aynı. Neredeyse hepsi kadına şiddeti onaylıyor. Sadece yüzde 10’luk bir kitle bunu utanç verici buluyor.
Sizin bu çıkışınızdan sonra genelev kadınlarının hallerinden şikayetçi olmamaları gerektiğine, sizin olayı abarttığınıza ilişkin yorumlar yapanlar oldu. Siz bu kadınları tanıyorsunuz. Onlar için ne söyleyebilirsiniz?
Bu kadınların tamamı çocukken taciz ve tecavüze uğramış, bazıları ensest tecavüze uğramış. Yani bir kız çocuğu ben büyüyünce doktor, avukat, hemşire olacağım der. Evcilik oynarken gelinlik giyip sevdiğiyle aşk evliliği yapmak ister. Hiç kimse genelevde çalışmayı hayal etmez. Bir kadın günde 50 erkekle beraber olmak zorunda kalıyor. Sömürülerek, özel hallerinde dahi çalıştırılarak ve bir de toplum tarafından orospu diye damgalanarak! Patronlar payını alıyor, devlet vizitedeki payını alıyor.
Sizin “Devlet pezevenklik yapıyor” diye bir demeciniz var mıydı?
Yıllar önce demiştim: “Kadınları satanlara pezevenk deniyor. Peki devlet bu kadınların satılması için zemin hazırlar, başına polis diker ve bunun satışından da vergi adı altında pay alırsa, bunun adına ne denir” diye. Bunun adı bir insanlık suçu! Söz veriyoruz, Şefkat-Der olarak bir gün bizim zihniyetimizdeki birileri iktidara geldiği zaman, buna sessiz kalanları kesinlikle mahkemeye, hakim karşısına çıkaracağız.
Yıllardan beri genelev faaliyetine göz yummuş bütün iktidarları yargıya mı götüreceksiniz?
Bir gün bunu mutlaka sağlayacağız. Zamanında kölelik de yasaldı. Genelev işletmek suç. Devletin tepesindekiler Yüce Divan’da yargılanabiliyor, ayrıca bunu toplum vicdanında yargılayacak zaten. Geçenlerde genelevden kaçan bir kadının, genelev patronunun emriyle oğlu kaçırıldı ve çocuğa tecavüz edildi. Daha 11 yaşında.
Kanım dondu. Sorumlulara ne oldu?
Tabii patron değil, azmettirdikleri kişiler yargılanıyor. Düşünebiliyor musunuz bir annenin başına gelebilecek en korkunç şey! Zaten bu kadınlar öyle tehdit edilir, “Kaçarsan çocuğunu buluruz, cami avlusunda bile ona tecavüz ederiz, kız kardeşini getiririz” şeklinde. Bu yüzden çoğu kadın korkar, şikâyet edemez. Size soruyorum, kaç kadın böyle bir hayata razı olabilir? İnanın bunların kazancı Diyanet İşleri Başkanı’nın kazancından daha helaldir yani!
‘20 yıldır oğlumu görmedim ya müşteri olarak gelirse diyen var’
Daha önce de sonuçsuz kalan başvurularınız olmuştu.
Bu anlamda bizim dışımızda hassasiyet gösteren siyasetçiler hep yalnız kalmış. Mehmet Ali Şahin devlet bakanıyken kendisiyle görüşmüştük, Nimet Çubukçu ile de görüştük. Cevap ne oldu biliyor musunuz? “Genelevlerin kapatılmasına İçişleri Bakanlığı karşı geliyor, Emniyet Genel Müdürlüğü karşı geliyor. Sebebi şu; genelevler açık olmazsa erkekler ihtiyaçlarını nerede giderecekler, taciz, tecavüz olayları olabilir.” Hâlbuki bütün bilim insanları diyor ki taciz ve tecavüz bir şiddet türüdür. Genelevler açık olsa da olmasa da bunlar olacak.
Geneleve gitmeyi erkek için ‘ihtiyaç’ olarak gören bir zihniyet var. Çocuk ergenlik çağına gelince dayısı ya da amcası alıp götürüyor onu, ‘milli’ oluyor. Bu zihniyet değişir mi kolay kolay?
Bu iş parayla, birilerini zorlayarak, onlara tecavüz ederek olacak iş değil. Gönüllü olması gerekiyor seksin. Bakın İsveç’te kadınların genelev gibi yerlerde satılması kesinlikle yasak. İsveçliler dinimizin gereği demiyorlar.
Devlet ne yapsın istiyorsunuz?
Bu kadınların hayatı çalınmış. Onlardan devlet özür dilesin, tazminatlarını ödesin, vesikalarını iptal etsin, onları maaşa bağlasın. Bazı kadınlar o kadar çaresiz ki “20 yıldır çocuğumu görmüyorum, acaba müşteri olarak gelir de tanıyamazsam” diyor mesela... (Hayrettin Bey burada ağlamaya başlıyor.)
‘Genelevleri satın alacak sponsorlar arıyoruz’
AİHM’ye gidecek misiniz?
Evet, kesinlikle gideceğiz. 20 gün içinde devlet dediklerimizi kabul etmezse, tüm hukuki yolları deneyip AİHM’e başvuracağız. Madem böyle cinsellik bir ‘ihtiyaç’, cinsler arası eşitlik ilkesi madem anayasada ve uluslararası anlaşmalarda koruma altına alınmış, sen de devlet olarak kadınların da bu ihtiyacını göz önüne alacaksın. Erkekler vesikalandırılıp çalıştırılacak! Kadınların da müşteri olarak gideceği erkek genelevlerini de açacaksın. AİHM davasını kesinlikle kazacağız ve Türkiye’ye diyecekler ki “Cinsler arası eşitlik ilkesi gereği bunu da açmanız gerekiyor.”
Devlet yine de kadınlar gitsin diye genelev açmayacak elbette.
Onu da biliyoruz. Bu kez birçok tazminat davası açacağız ve kazanacağımız tazminatları genelevdeki kadınların özgürleştirilmesi için kullanacağız.
Mevcut genelevleri satın alarak mı?
Evet. Ayrıca bu genelevleri satın alıp da kadınları özgürleştirecek sponsorlar da arıyoruz. Bakın şu anda bazı patronlar genelevleri 200 milyara, 1 trilyona, 5 trilyona satıyor. Eskiden köle azat etmek denirdi. Hz. Ali’ye demişler ki “Bir hata işledim, ne yapacağım?” O da “20 köle azat et” demiş.
Aradığınız sponsorlar kimler olabilir?
Çok güçlü işadamları, bankalar, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında genelev satın alsın. Bunların içindeki insanlar özgürleştirilsin, ‘azat’ edilsin. O araziler de mesela fabrikalar, okullar olarak değerlendirilebilir. İyi kalpli bir kahraman çıksa, “300 milyar mı al sana 300 milyar! Ben bu binayı satın alıyorum” dese, oradaki kadınları da özgür bıraksa...
‘Başvurular 3 bini aştı. Çoğu işsiz, çalışmak zorunda olanlar’
“Ben genelevde çalışmak istiyorum” diyen erkeklerden size rekor sayıda başvuru oldu. Son sayı ne?
3 bini aştı. Hâlâ da geliyor. İnanın cevap vermekten yoruluyoruz. Dalga geçenler ağırlıkta olur zannettim ama çok ciddiler. Para için isteyenler, “Bunu zevk için yaparız” diyenlerden daha çok. İnternet ortamında da geyik muhabbeti çok fazla. “Ya bundan da para mı alınır? Ben parasız çalışırım” diye yorum yapıyorlar. Oysa başvurularda bir sürü “İşsizim, hakikaten zor durumdayım, çalışmak istiyorum” diyen var.
Genel olarak gençler değil mi?
Evet. 50- 55 yaşlarında olanlar da aradı ama çoğu genç, 30 yaşın altında.
Peki, başvuranlar en çok ne soruyor?
“Vesika olayı, damgalanma olayı sıkıntı oluşturur mu, gelecekteki hayatımda, çocuklarımı etkiler mi, korunaklı yerler midir, namus cinayeti olabilir mi?” Bazıları “Müşterilerde yaş sınırı ne olacak?” gibi şeyler soruyor...
“Aman yaşlı kadınlar müşteri olmasın” diye mi? Sanki aynı işi yapan kadınların müşteri seçme şansı var. Kadınlardan arayan var mı sizi?
Var tabii. “Madem eşitlik var, açılmalı” diyor, “Gerekirse ben de gidebilmeliyim müşteri olarak, giderim ya da gitmem karışamaz kimse” diyor. Ama kimlikleri gizli kalsın istiyorlar. “Bekâr kadınlar da var, erkek arkadaşı olmayan kadınlar da var” diyorlar , “Erkeklerin ihtiyacı varsa benim de ihtiyacım var” diyorlar , “Demokrasi varsa, eşitlik varsa, ben de talep ediyorum” diyorlar.
Başvuran erkekler bu işin nasıl bir performans gerektirdiğini anlamış mı? Kaç kadınla beraber olabilirler ki?
Erkekler bunu ruhlarına yapılmış bir hamle gibi görmüyor. Sözünü ettiğiniz sanal ortamda tartışılıyor. “Kardeşim en fazla 3 kişiyle birlikte olabilirsiniz” gibi şeyler de var. “Bazıları yaşlı kadınlar gelince ne yapacaksın?” diyor.