TAYFUN ERTAN
Bağımsız Gazetecilik Platformu, P24'ün düzenlediği seçim gezisinin Doğu Karadeniz ayağını geçen hafta tamamladık; Rize, Trabzon, Giresun ve Ordu'ya uğradık. İl il gözlemlerimi P24 ve T24 için kaleme aldım. Sonuç olarak bir yerel seçimden söz ediyoruz ama tek tek kentleri aşan, bazı daha büyük gözlemlerim de oldu. Bu yazıda işte genel resimden bahsetmek istiyorum. Bu gözlemler Doğu Karadeniz ile ilgili ama galiba 2014 yerel seçiminin karakterini şekillendiren bazı noktaları da yansıtıyor.
Seçime iki hafta kadar bir zaman kaldı şunun şurasında ama gittiğimiz hiçbir yerde seçim heyecanı görmedim. Göstermelik, mecburen asılmış birkaç afiş ve çirkin plastik parti bayrakları ve fotoğraflarla giydirilmiş otomobiller, seçmeni harekete geçirmiş görünmüyor. Seçmende ise kimbilir belki de siyasi iklimin gerginliğinden, aldırmaz gibi bir hal var, bir de belki de aynı nedenle, pek konuşmak istemediklerini, kaçamak davrandıklarını görüyorum.
Yine Türkiye'nin çok gergin ve karamsar bir ruh hali içinde olmasından belki de, partiler etrafında kuvvetli saflaşma gözledim. Adaydan çok parti öne çıkıyor sanki. Giresun'da CHP adayı Kerim Aksu; "AKP, seçime genel seçim havası vermeye çalışıyor", demişti; bu gözleminin ne kadar doğru olduğunu hemen ertesi öğlen, Ordu'da karşılaştığımız AKP genel başkan yardımcısı Numan Kurtulmuş'un, yerel basına verdiği öğlen yemeğinde yaptığı konuşmanın daha açılış cümlesinde gördük. "30 mart yerel seçim olmanın çok ötesine geçmiş durumda. Anti demokratik yollara sarılarak hükümeti devirmeye ve Türkiyeyi yönetemez hale getirmeye çalışıyorlar. 30 mart bir dönüm noktası olacaktır" diye başladı konuşmasına Kurtulmuş ve desteklemek için orada olduğu AKP' adayının ismini söyledi mi konuşmasında tam emin değilim.
Doğu Karadeniz'de seçmenin yolsuzluk iddiaları, tapeler, siyasetteki derin kavga karşısında kayıtsız olduğunu görüyorum. Pek etkilenmiş görünmüyorlar. Yerel gazeteciler de "Rize halkı bu tapeleri duymak istemiyor. Başbakana çok güvendiği ve bu yöre insanı olduğu için, 'o yapmaz' inancı var" diye konuşmaktalar.
Rize'deki MHP adayı Dr. Zelkif Akgül:
"Endişe ve kaygı yaşanıyor. Sadece dile getirmiyorlar. Bu durum sonucu belirlemez ama tabii sandığa yansıyacaktır. Seçim öncesinde bu konular konuşulmuyor ama seçim sonrası konuşulacak" diyor. Psikiyatrist olan Dr. Akgül, sanki halkın bu olayları bilinç altına itmeyi, görmemeyi ve yakıştıramamayı tercih ettiğini söylüyor. Eğer bu gözlemler doğru ise seçmenin bir zaman sonra bilinçaltı ile bir hesaplaşma içine girebileceğini söyleyebiliriz.
Bu durumu Rize'den Ordu'ya her yerde duyuyoruz, görüyoruz. Sadece başbakan Erdoğan Karadenizli diye böyle olabilir mi, acaba başka bir sosyolojik açıklaması yok mu diye soruyorum. CHP'den iki dönem Ordu belediye başkanlığını yapan ve üçüncü kez aday Seyit Torun, "Kırsalda olayları pek izlemiyorlar. İzledikleri televizyon kanalları da taraflı yayın yapan kanallar. Sonra, AKP giderse ellerindeki imkanları kaybedebileceklerini düşünüyorlar. Bir diğer algı da, 'çalmışsa da daha iyi bir şekilde kullanacaktır', gibi bir algılama var. Ve bütün bunları açıklayabilmek çok zor" diyor. Buradaki kritik sözcük, 'kırsal' sözcüğü. Doğu Karadeniz bölgesinde, komşu olsalar bile kentten kente ve kentler içinde merkez ile kırsal arasında büyük yaşam farklılıkları olduğunu gördüm. Bu farklılıklar tabii oy tercihlerini ve siyaseti nasıl yorumladığınızı da etkiliyor.
Son iki haftayı güneydoğu ve iç anadolu bölgesinde geçireceğim. AKP'nin güçlü olduğu diğer bölgelerde de, örneğin iç anadolu bölgesinin kırsalında da seçmen benzer bir ruh hali içinde mi, gözlemek ilginç olacak.