HDP Eş Başkanı Sebahat Tuncel, çözüm sürecince AKP’nin gerekli adımları atmadığını savunarak, “Madem çözüm süreci deniyor neden güvenlik barajı yapıyorsun? İki bin civarında korucu kadrosu açılıyor. Eğer çözümden söz ediyorsanız savaş dönemlerindeki yönetmelerden vazgeçeceksiniz. Koruculuğu lağvedeceksiniz” ifadesini kullandı.
“Kürt öğrencilere yönelik baskılar olduğunu ve bu baskıların sınav dönemlerinde arttığını” öne süren, Tuncel, “Üniversitelerde öğrenciler dövülüyor her gün. İlginçtir özellikle sınav dönemlerinde” dedi.
Meclis’teki HDP grup toplantısında konuşan Sebahat Tuncel’in açıklamalarında satır başları şöyle:
‘AKP çözüm süreci için hiçbir şey yapmıyor’
Kürt halkı direnerek kazandığı kazanımları korumak istiyor. Sayın Abdullah Öcalan'la arkadaşlarım İmralı'da görüşüyor. Ancak AKP hükümeti bu görüşmelere sadık kalmıyor. Bir yandan çözüm süreci devam ediyor bir yandan da hükümet bölgede karakollar yapıyor. Halk bu karakollara karşı direnmeye devam ediyor. Peki AKP ne yapıyor? Hiçbir şey yapmıyor. Geri çekilme sürecinde AKP ne yaptı? Terörle Mücadele Kanunu olduğu gibi duruyor. Hatip Dicle hâlâ cezaevinde. Hasta tutuklular hâlâ içerde. 5 tane yargı paketi çıktı ama bakıyoruz hepsi kendi sorunları ile ilgili. Bir sözüyle her işi yapılan Erdoğan hasta tutuklular için çalışma yapsaydı sonuç alınmaz mıydı?
Eğer çözüm diyorsanız koruculuğu lağvedeceksiniz
AKP çözüm süreci için 341 yeni karakol ihalesi vermiş durumda. Güvenlik barajı yapılıyor. Şırnak'ta 11 tane güvenlik barajı inşaa ediliyor. 20 tane daha yapılacak. Madem çözüm süreci deniyor neden güvenlik barajı yapıyorsun? İki bin civarında korucu kadrosu açılıyor. Eğer çözümden söz ediyorsanız savaş dönemlerindeki yönetmelerden vazgeçeceksiniz. Koruculuğu lağvedeceksiniz. Madem barış süreci ilerliyor bize anlat, neden insanları silahlandırıyorsun? Bu hükümet durmadan çözüm sürecinden sözediyor ama Kürtlerin karnı lafa doymuştur. Barış için adım atacak mısın atmayacak mısın? Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri derken hiç bir şey yapılmıyor. Artık yağma yok. Çözüm için yüzleşmek gerekir. 90 yıldır bu ülkede yaşanan inkar ve imha siyasetinin aşılması için ne yapıldı? Hakikatleri Araştırma Komisyonu neden kurulmadı? Nasıl olacak peki nasıl yüzleşeceğiz? Hani barışacaktık, hani yüzleşecektik. Faili meçhul cinayetler ile ilgili davalar zaman aşımı ile karşı karşıya... Barış ve çözüm için somut adımlar atılmalıdır ama bunların hiç biri yapılmıyor. MİT yasasını apar topar çıkartıyorsun ama toplumsal müzakere yasasını çıkartmıyorsun.
Kürt öğrencilere üniversitelerde organize saldırılar var
Bugün Kürtlerin çoğu batıda yaşıyor. Ama fabrikada okullarda nefret söylemi ile karşı karşıya. Üniversitelerde öğrenciler dövülüyor her gün. İlginçtir özellikle sınav dönemlerinde. Bu saldırıları yapanlar nereden alıyorlar yetkiyi. Bu hükümetten alıyorlar. Savaş sadece dağlarda olmuyor. Toplumda da ciddi bir karşılığı var. Bu ülkede devlet çocukları öldürme yetkisini kendinde görüyor. Gezi'de, Roboski'de katledilen çocuklar var. AKP hükümetinde öldürülen çocukların hesabı sorulamıyor. Ali İsmail Korkmaz davası ortada. Yargılanan polis bu cesareti nerden alıyor? Tabii ki Başbakan'dan alıyor. Eskiden Kürtlerin şahitliği kabul edilmezdi şimdi de emekçilerin tanıklığı kabul edilmiyor.
‘Rojava devrimi yeni bir demokrasi inşaa ediyor‘
Türkiye Suriye'deki iç savaşı bir iç politika konusu olarak görüyor. Biz Türkiye'nin Rojava'yı düşman olarak görmemesi gerektiğini söyledik. Üç kanton ilan edildi ve yeni bir demokrasi inşaa ediliyor. Ancak demokrasiden korkanlar bu devrimden korkarlar.
Cübbesi olmadan mecliste olanları dikkate alıyor musun?
Danıştay bize davet göndermedi, ana muhalefet değiliz diye sanıyorum. Metin Feyzioğlu konuşmasında KCK tutuklamalarına çok kısa bir yer verdi. Ama bunlar bir kenara Başbakan'ın tek kişilik tiyatrosuna dikkat çekmek istiyorum. Cübbeni çıkart gel diyor ama cübbesi olmadan parlamentoda siyaset yapanları ne kadar dikkate alıyorsun? Bu aslında devlet krizidir. Bu kriz aşılamaz ve giderek derinleşecek. Siyaseti toplum yapar. Siyaseti sadece siyasetçilere bıraksak vay bu toplumun haline! Bu meclis savaş için her gün toplandı ama barış için hâlâ toplanmadı. Bu siyasetçiler özgürlüğü geliştirmek için değil aksine daraltmak için çalışıyor. Bu iş 23 Nisan'da çocukları o koltuğa oturtarak olmuyor. Siyasetin yeri sadece meclis değil sokaktır. Sokakta kazanan Türkiye'de siyaseti kazanır.