Politika

"Savaş karşıtı muhalefet birleşmeli"

"AKP bizi felakete götürüyor"

25 Eylül 2017 10:11

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki referandum öncesinde Suriye-Irak tezkeresinin AKP, CHP ve MHP’nin oyları ile kabul edilmesini değerlendiren EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, Hükümetin dış politikasının ülkeyi felakete götüreceği uyarısında bulundu ve muhalefetin savaşa karşı ortak mücadele platformunda bir araya gelmesi gerektiğini vurguladı. 

Suriye- Irak tezkeresi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) geçti. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Irak Kürdistan Bölgesi’ne sınır olan Habur Sınır Kapısı’nın bulunduğu Şırnak’ın Silopi ilçesindeki askeri tatbikatı ise sürüyor. Savaş tezkeresinin Meclisten geçmesi ve son dönemde yaşanan ırkçı saldırılara ilişkin EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, HDP eski Milletvekili ve Avukat Hasip Kaplan ve Türkiye Barış Vakfı Sözcüsü Hakan Tahmaz Mezopotamya Haber Ajansı’na konuştu.

"Türkiye yeni bir cephe açarsa kaybeder"

Evrensel'in haberine göre; Hakan Tahmaz, Habur Sınır Kapısı’ndaki askeri yığınağın asıl sebebinin Kürtlerin kazanımlarına yönelik olduğunu belirterek, “Kürtlerin kazanımlarının kalıcılaşmasına, kurumsallaşmasına, gelişmesine izin vermemek içindir. Türkiye Kürt karşıtı politikayı iç politika olmaktan çıkardı ve bölgesel politika haline dönüştürdü” dedi. Tahmaz, “Türkiye’nin bugün yapabileceklerinin sınırları var. Yani Habur’u kapatabilir, kaç gün kapatacak Rusya’da gördük. Ya da askeri bir harekat yapabilir mi? Bence yapamaz. Bu içeriyi Kürtler üzerinden dizayn etmek işinden vazgeçelim. Çünkü Türkiye’nin başında yeteri kadar problem var. Yeni bir cephe açamaz, bu cepheyi açarsa da kaybeder” ifadelerini kullandı. Hükümetin dış politikasının Ortadoğu’da kaybettiğini söyleyen Tahmaz, “Bu nedenle milliyetçi, ırkçı, Kürt karşıtı söylemin Türkiye’de iç yaşamı zehirleyen bir sonucu olacaktır. Ayrıca bunun bu çağda gerçekçi, sürdürülebilir bir politika olmayacağı ortadadır” diye konuştu. 

"AKP iç siyaset için savaş politikasına başvuruyor"

Irak Kürdistan Bölgesi’nde yapılacak referandumu gerekçe gösteren Hükümetin iç politika için savaş  söylemine başvurduğuna dikkat çeken EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan şunları söyledi: “AKP Hükümeti kendi siyasi geleceğini güvence altına almak için toplumda iç çatışmalar çıkarmaktan ve olağanüstü baskıları uygulamaktan kaçınmıyor. Ortadoğu’nun savaş bataklığına bir savaş unsuru olarak katılmaktan kaçınmıyor. Bu bizi felakete götürüyor. Dolayısıyla bütün bu savaş, baskı ve şiddet politikalarına karşı muhalif güçlerin ortak talepler etrafında ortak mücadele platformu içerisinde bir araya gelmesi zorunludur.” 

"İktidar körlük yaşıyor"

Hasip Kaplan ise, Türkiye’nin Irak Kürdistan Bölgesi’ne yönelik politikalarına bakıldığında devlet ve iktidar aklı diye iki aklın varlığından söz edilebileceğini söyledi. Kaplan, “Şu an ikisi de Kürt halkı denilince ‘kırmızı çizgimiz var’ diyor ve bu, Ortadoğu’da hep kaybetti. Mademki bin yıldır berabersin, ‘stratejik dostum var’ diyorsun Ortadoğu’da 40 milyon sınırında yoğunlaşan Kürt halkı ile kavga mı edeceksin? Yoksa dostça ilişkiler geliştirip siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerle bu birliktelikte daha fazla güvende mi olacaksın? Sorun burada. Ama şu anki devlet körlük yaşıyor. İktidar körlük yaşıyor. İnkarcı, ırkçı, mezhepçi bir yaklaşım görüyoruz. Bu tehlikelidir. Buna karşı da uyarmak görevimiz vardır” diye konuştu.  

"Kürt halkı nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşamalıdır"

Demokrasi  İçin Birlik (DİB) ve Diyalog Grubu Üyesi Akın Birdal, Irak Kürdistan Bölgesi’nde yapılacak referandumu Mezopotamya Haber Ajansı’na değerlendirdi.

Referandumun uluslararası hukuka uygun olduğunu belirten Birdal, “O nedenle meşru ve demokratik bir haktır. Ne İran ne de başka ülkelerin yapılacak referanduma müdahalesi meşru değil. O nedenle TBMM’nin olağanüstü bir şekilde toplanması ve yeniden sınır ötesi operasyon tezkeresinin de çıkarılmasını da bir talihsizlik olarak düşünüyorum” diye konuştu. 

Meclisin her yasama dönemine bir savaş tezkeresiyle başladığına işaret eden Birdal, “Oysa sorunların barışçıl, demokrasi yoluyla çözülmesi mümkündür” diyerek, sorunların diyalogla çözüleceğini vurguladı. CHP’nin tezkereye verdiği desteği talihsizlik olarak değerlendiren Birdal, şöyle dedi: “Ana muhalefet partisinin de buna verdiği desteği talihsizlik olarak görüyorum. Çünkü bu Kürt sorunu ve halkı nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşamalıdır. 50 milyonu aşkın bir nüfusu vardır. Kürtlerin de kendi geleceklerini belirleme hakkına saygı göstermelidir. Umuyorum akıl, hukuk ve barış üstün gelir.” 

HDK'den CHP'ye tezkere tepkisi

HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Irak-Suriye savaş tezkeresini destekleyen CHP’yi eleştirdi. 

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 4’üncü Olağan Genel Meclis toplantısını İstanbul Taxim Hill Otel’de gerçekleştirdi. Toplantıya, Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDK meclis yöneticileri ve delegeler katıldı. Açılış konuşmasını HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit yaptı. Irak Kürdistan Bölgesi’nde yapılacak referandum ve önceki gün Mecliste kabul edilen tezkereye değinen Koçyiğit, CHP’nin tezkereye verdiği desteğe tepki gösterdi. Koçyiğit, şöyle devam etti: “Günlerce Adalet Yürüyüşü yapan CHP’nin tavrı bizi şaşırttı. Sizin adalet anlayışınız sadece kendinize mi? Söz konusu Kürtler olunca adalet anlayışınız değişiyor mu? Sorun günlerce sokaklarda yürümek değil. Bu talepleri hayata geçirmektir. CHP bir kez daha devletin yanında Kürt halkının karşısında yerini almıştır. Bu devlet ve milliyetçi aklın sonucudur. Savaş isteyen tüm faşist ülkelerden farklı bir şey yürümüyor. Türkiye’de ki faşist çizgi tüm dünyada aynı işliyor. Faşist çizgiler, özgürlük isteyen her halka karşı aynı yürüyor. Bu zihniyete karşı tüm halklar birlik olmalı ve enternasyonal bir mücadele yürütelim.” 

AKP Hükümeti’nin OHAL’i kullanarak kendine rant alanları oluşturduğuna dikkat çeken Koçyiğit, “OHAL ile haklı talepleri bastıranlar üreticilerin sesini bastıramayacaklar. İnsanlar ürettiklerinin talebinde bulunacaklar. OHAL ile sermayeye rant açanlar bir kez daha ülkenin emekçisine kulak vermek zorunda kalacak. Biz bu mücadeleyi sonuna kadar yürüteceğiz” dedi. Koçyiğit’in konuşmasının ardından toplantı basına kapalı olarak yapıldı.