Şaşmaz, Hürriyet gazetesinden İpek Durkal'ın sorularını şöyle yanıtladı:
Filistin filmini yapmaya Mavi Marmara’dan önce karar vermiştiniz. Şimdi filmin belkemiği oldu galiba...
1948’lerden bu yana bir zulüm var Filistin’de. ‘Kurtlar Vadisi Irak’ vizyona girmeden hemen önce Filistin’le ilgili bir senaryo çalışmasına başlamıştık. Rahmetli Ömer Lütfi Mete de bizi çok teşvik etmişti. Değişik hikayeler yazıldı, çizildi. Sonra katliamla başlasın istedik. 500-1000 arası kitap okudu senaristlerimiz. Her şeyi araştırdı. Hikaye bitti, çekimlere başlamak için mekan bakıyorduk. O sırada hazin Mavi Marmara hadisesi ortaya çıktı. Madem ki böyle bir saldırıyla üstümüze geldiler, bunu anlatmalıyız dedik. O senaryoyu kırdık ve Mavi Marmara katliamıyla başlamaya karar verdik.
Bu filmin ardından da bir diplomatik kriz yaşanır mı?
Tabii ki hikayesi gereği günümüz İsrail hükümetiyle sürtüşen bir durum var. Gözlemlediğim kadarıyla, onların çok alıngan bir millet olduğunu söyleyebilirim. Alınganlıklarının yaramaz çocuk şımarıklıklarından kaynaklandığına inanıyorum. Bugüne kadar yaşadıklarını söylediği zalimlikleri ahlanıp vahlanarak bütün dünyaya anlatarak kendilerini acındırmış bir millet. Bu milletin gerçekte neler yaptığını ve bunu çok da güzel gizlediğini herkes öğrenecek. Tabii ki onlar da rahatsız olacak. Biz hep Filistinli çocuğu taş atarken görüyoruz, karşısındaki adamın elindeki mermiyi göstermiyor kamera. Uluslararası arenada da suçlu oldukları söylendiği halde hiç umursamıyorlar.
Mavi Marmara olayında Türkiye’nin duruşunu nasıl buldunuz?
Olabileceğin en iyisi. Bunun abartısı bizi tehlikeye sokardı. Bunun eksiği bizi güçsüzleştirirdi. Dahası ne olurdu, tahayyül edemiyorum. Kötüye varırdı nihayetinde. Özür dilemeleri konusunda ısrarımızın sabit olması güzel bir şey. “Dileyemeyeceğim” diyorlar, göreceğiz. Zaten bakarsanız, “Ne oldu ki” demiyor, “Özür dilemeyeceğim” diyor çünkü ne olduğunun onlar da farkında. Dizide bir buçuk dakikalık bir şey gösterdik, hemen büyükelçimizi çağırıp diplomatik hakarette bulundular. Şimdi bir buçuk saat... Üstelik sadece Türkiye’ye değil, dünyaya göstereceğiz. Ne yapacaksın? Alıngansın, yaparsın; yaptığınla kalırsın, kendin kaybedersin. 100 yıl önce kaybeden kimdi? Siz eziyet gördüğünüzü söylemiyor muydunuz? Siz ağlayandınız ve bugün güçlüsünüz ya, yarın güçlü kim olacak? Hiç mi korkunuz yok? İlahi adaletten de mi korkunuz yok?
"Seni koruyamayız gelme dediler"
Bu filmle dengelerin değişeceğini düşünüyor musunuz?
İnşallah. Ne kadar etkin olabiliriz bilmiyorum. Binlerce Hollywood filminin arasında bir tanecik ‘Kurtlar Vadisi Irak’ filmi bir çığlık oldu. Film sayesinde birçok insanın işkence gördüğü ve yaşamını yitirdiği Ebu Garip Cezaevinde yaşananlar gün ışığına çıktı ve burası kapatıldı. Buna bile sebep olmuşsak ne mutlu bize. Belki pek çok kişi farkında değil ama
‘Kurtlar Vadisi’ ilk Kosova’dan başladı. Polat Alemdar’ı konsolos görevlisi yaptık. O zaman devlet değildi Kosova. Konsolosluğu da yoktu. Yıllar sonra o bölgeye gittiğimde oradaki insanların bize gösterdikleri büyük sevginin temelinde bu vardı. Dediler ki, “Hiç kimse aklından bile geçiremezken, bize Kosova’nın ülke olacağı inancını verdiniz.”
Çok mutlu oldum. Müthiş bir his ancak nihayetinde sanal bir kahramansınız.
Yurtdışında özellikle Arap ülkelerinde gerçekten size kahraman muamelesi yapılıyor ama...
Biliyorum. 500 milyonun üstünde seyircimiz var. Bu müthiş bir rakam.
Hiç gittiniz mi oralara?
Maalesef vakit bulup gidemedim. Buradan daha yoğun sevildiğimizi biliyorum. Azerbaycan’dan davet aldım ama sonra “Seni koruyamayız gelme” dediler.
Sevgiden mi?
Evet, sevgiden. Çok büyük bir sevgi var. Vize sıkıntısı olanlar bile benim ismimi kullanarak işlerini halledebiliyormuş. Hatta yıllar önce biriyle fotoğraf çektirmişim, Kuveyt’e gitmiş, “Abi seninle fotoğrafımı gösterdim, bana iş verdiler” dedi.
"Kolumu burktum sargı moda oldu"
Kişisel güvenlik kaygılarınız oluyor mu?
Yok, hiç! Ben Allah’a şükür sadece Allah’tan korkarım. O da sevecen bir korkudur, ürkütücü değildir. Kadere inanan bir insanım. Bana Gazi Üniversite’sinde “Bu filmi yapıyorsunuz, İsrail’den korkmuyor musunuz” demişlerdi. Allah’tan korkusu olmayandan korkmam. Allah’tan korkusu olana da ancak saygım olur.
Bileğiniz sargılı. Ne oldu?
Çekimlerde bir çatışma sırasında burkuldu. Bu sargı üç haftadır bileğimde ve satış rekoru kırdı. İnsanlar ortopedik bir sorun olduğunu anlamadı. “Polat bunu güzel görünmek için mi bir şey saklamak için mi taktı” diyorlar. Şimdi herkesin bileğinde bu sargıdan... Niye alırsın ki, sağlam senin elin.
Milyonlarca kişinin sizin yaptığınızı yapması çok tuhaf değil mi? Attığınız her adımı paraya çevirebilirsiniz aslında...
Allah’tan her şeyi maddiyata çevirmek gibi bir durumumuz yok. Ama bakın, Amerika bunu bir sanayi olarak kabul ediyor. Mesela bir otelde çekim yapıyoruz. O otel yerli yabancı turist akımına uğrayabilir ama reklam yasağından otelin ismini kullanamıyoruz. Yeni yasal düzenlemeler olacakmış, bekliyoruz. Mesela çekimler sırasında Adana’da kaldığım oteli öğrenen Arap turistler akın etti. Bu bir iş fırsatıdır. Başka bilinçlendirmeler de yapılıyor filmler üzerinden. Washington da Pentagon da, ‘alıngan’ dediğimiz ülke tarafından yönlendiriliyor. Dikkat edin, her Amerikan filminde bir kişi mutlaka bir Musevi’yi temsil ediyordur. Ve mutlaka iyi tarafları gösterilir. O kişi idolünüz haline getiriliyor ve onun kıyafetinden, söylemine kadar her şeyi pazar haline dönüştürülüyor. Siyasi söylemleri, akımları bile komuta ediyor.
Sizinle irtibata geçenler olmuyor mu bu konuda? Siyasilerden mesela?
Yok, mesafeli durduğum için o konulara girmiyoruz. Siyasetin içinde olmak istemiyorum.
‘Kurtlar Vadisi Filistin’ kaç ülkede vizyona girecek?
81. Endonezya, Japonya, Fas, Cezayir, Tunus, Mısır, Pakistan, Hindistan, Singapur ve Venezuela gibi ülkelerde ilk kez bir Türk filmi sinemada gösterilecek.
"Kaç daire aldığımı söylemem"
Emlak reklamında kendinizi oynamışsınız. Bunca yıldan sonra Polat Alemdar’dan kopmak mı zor yoksa kendinizi oynamak mı?
Benim için değişik oldu çünkü kameranın karşısında alışılan Polat’tan; ev ortamında Necati Şaşmaz’a geçildi. Eh, zor tabii... (Gülüyor) Aslında birini oynuyorsunuz, diğeri sizsiniz zaten. Olduğun gibi davranıyorsunuz, gülümsüyorsunuz, o tuhaf bir duygu. Tebessümle, doğal duruşumla Polat’ı kırmak gerekiyordu, kırdım.
Oturacak mısınız gerçekten bu evlerde, yoksa bu bir reklam taktiği mi?
Avrupa Yakası’nda çekimler çok uzadığında kalacak yerim yok. Çok da uzun sürüyor, otele gitmeyi sevmiyorum, evciyim. O yüzden orada oturacağım tabii. Böylece bu yakada bir evim olacak. UKRA’nın sahibi Atila Bey (Yavuz) ile tanıştıktan sonra çok iyi anlaştık. O ikna etti beni.
Bu yakada eviniz yok mu? Yatırımınızı daireye yapıyorsunuz, diye biliyorum...
Bu yakada yoktu. Ama artık reklam anlaşması karşılığında aldığım evler var.
Kaç tane daire aldınız?
Söyler miyim! Gülüyor)
Daire almayı seviyor musunuz?
Seviyorum. (Gülüyor) İnsanın başını sokacak yeri olmalı. Yani bir tane dairen olsun. Kalanları yatırım... Akıllıca bir yatırım.
Bu inşaat şirketine ortak olduğunuz söyleniyor?
Aynı şeyi Atila Bey’e de soruyorlar ama ortak değilim. Atila Bey bizim ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ ve ‘Kurtlar Vadisi Filistin’in de sponsoru. Kazan-kazan’dan çok, güven-güven’e dayalı bir ilişkimiz var.
"Bir yanım doğumi bir yanım ölüm"
“Dizi Arap ülkelerinde Polat değil, Murat Alemdar adıyla yayınlanıyor. Bana dediler ki ‘Senin adın Murat. Sağ kolun Memati, sol kolun Abdülhey. Murat istek demektir, Memati ölüm, Abdülhey hayat veren. Yani sen doğum ve ölümle bir arada yaşıyorsun’. İnsan bu ikisi arasındadır işte. Amacı da iyi olmaktır. Polat’ın manası da iki kere su vererek yapılan çelik. Bir suyu ölümden bir suyu yaşamdan almışız.”
"İki yaşındaki çocuk diziden etkilenip kardeşini vuruyormuş, böyle yalan yok"
‘Kurtlar Vadisi’ ilk dönemlerinde çok eleştirilmişti. Şimdi diğer diziler için de sert eleştiriler yapılıyor. Takip ediyor musunuz?
Vallahi eleştiriler hiç bitmedi ki... Bize yapılanla başka dizilere yapılanlar arasında ciddi farklar var. Biz Amerika-İsrail karşısında delilik yaptık. Davud’un sapanla Calüt’ü avlaması gibi... Hemen bir mekanizma işlettiler. ‘Kurtlar Vadisi Irak’ı yaptığımız gün, dizimizin şiddet içerdiği konuşulmaya başlandı. Birileri düğmeye bastı. Bir yıpratma politikasıydı. Kısaca, “Bunu bitirin yoksa biz sizi bitiririz” dediler. İki yaşındaki çocuk babasının av tüfeğini alıp da kundaktaki kardeşini öldürüyor ve ‘Kurtlar Vadisi’nden etkilendi’ oluyor. Ya arkadaş, bu çocuk bu tüfeğin mermisini nasıl sürdü? Tüfeği nasıl taşıdı, nasıl doğrulttu, sıktı; böyle bir yalan yok! ‘Kurtlar Vadisi Filistin’ yayına girdiği gün, bizi hatta Filistin’i bile tenkit edecek kalemşörler ortaya çıkacak, göreceksiniz.