İzmir Karşıyaka'da oturan 72 yaşındaki Kazım Emir, yaşlılığa bağlı göz rahatsızlığı olan 'sarı nokta' hastalığının tedavisi için gerekli ilaçların, ödeme listesinde yer almasına rağmen Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanmadığını öne sürdü. Daha önce kullandığı ancak sonuç alamadığı ucuz olan bir ilaca yeniden yönlendirilmek istendiğini söyleyen Kazım Emir, "Daha önce, 2 bin 400 TL tutan 3 iğnenin ücreti karşılandı. O iğneler çözüm getirmedi. Şimdi doktor tedavinin bir üst seviyesi olan yeni ilaçları yazıyor. Ancak onlar, fiyatı 9 bin TL'yi bulan ilaçları vermiyor. Tedaviyi almazsam kör olacağım." dedi.
Emekli Kazım Emir'e, 2018 yılında özel bir hastanedeki tedavisi sonrası sarı nokta teşhisi konuldu. Geri döndürülemez görme kaybına neden olan hastalık nedeniyle tedavisine başlanan Emir'e, o dönem birer ay arayla adedi 800 TL olan 3 iğne yapıldı. Emir, Koronavirüs salgınının çıkması ile birlikte getirilen sokağa çıkma yasağı kısıtlamaları ve virüsten korunma amacıyla tedavisine ara vermek zorunda kaldı.
"Eczane, ilaçların SGK tarafından karşılanmadığını söyledi"
Rahatsızlığı ilerleyen ve özellikle sol gözünde görme kaybı yaşamaya başlayan Kazım Emir, pandemi kısıtlamalarının sona ermesi ile birlikte bu kez Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Göz Anabilim Dalı Retina Bölümü'nde tedavi sürecini yeniden başlattı. Hekim tarafından, daha önceki tedavi süreci de göz önünde bulundurularak 21 Ekim 2021'de yeni ilaçlar yazıldı.
Eczanede, reçetedeki ilaçların SGK tarafından karşılanmadığı söylenen Emir, soluğu SGK İzmir Bölge Müdürlüğü'nde aldı. SGK yetkililerine mağduriyetini ilettiğini ve çözüm istediğini anlatan Kazım Emir, "Bana, ‘Göz tedavinize sıfır noktasından başlamanız lazım. Sistem böyle' dediler. Ben zaten o ilk ilaçları kullandım ve sonuç alınamadı. Şimdi doktor yeni ilaçları yazıyor, ancak onlar vermiyor." diye SGK'ya tepki gösterdi.
"Test elemanı gibi kullanılacağım"
Emir, 2018'de kullandığı 3 iğnenin 2 bin 400 TL'lik ücretinin SGK tarafından karşılandığını anımsatarak şunları kaydetti:
"Bu hastalık için önce ucuz olan bir iğne kullanılıyor. Bu iğne üç defa kullanıldıktan sonra çözüm olmazsa onun bir üst tedavisi olan, dünyada da yaygın olan bir ilaç kullanılıyormuş. SGK politikası böyleymiş. Ben bu süreçleri aştım. Tekrar üst mertebe tedaviye başladığımda araya pandemi girdi. Devletin koyduğu yasalar çerçevesinde sokağa çıkmama ve toplu ulaşıma binmeme dolayısıyla tedaviye ara vermek zorunda kaldım. Hayat normale döndüğünde, tekrar rahatsızlığım devam edince Dokuz Eylül Üniversitesi Göz Anabilim Dalı Retina Bölümü'ne başvurdum. Hekimler ilgi alaka göstererek ilaçlarımı yazdı. Ancak SGK ilaçlarımı karşılamadı. Sebep olarak 'Sistem böyle' dediler. Bana 'Göz tedavinize sıfır noktasından başlamanız lazım' dediler. Ben zaten o süreci yaşadım. Çözüm olsaydı zaten üst mertebe tedaviye gerek duyulmayacaktı. Tedavi sonuç vermediği için bu ilaçlar yazıldı. Ben tekrar sıfırdan başlayarak neyi halledeceğim. Zaman kaybı olacak, test elemanı gibi kullanılacağım."
"Ülkeyi yönetin diye görev verdik, siz bize acı veriyorsunuz"
CİMER'e 7 kez başvuru yaptığını, SGK İzmir Bölge Müdürlüğü'ne de gittiğini söyleyen Kazım Emir şöyle konuştu:
"Benim problemim, SGK’nın tanesi 3 bin civarındaki 3 iğnenin fiyatını karşılamaması. Bunu karşılamadıkları için tedavimi devam ettiremiyorum. Gözümün daha olumsuz noktalara gitmesini engelleyemiyorum. CİMER'den 'Dokuz Eylül'e yönlendiriyoruz' diye cevap geliyor. Benim Dokuz Eylül Hastanesi ile sorunum yok. SGK’daki yetkililerle benim sorunum. Onlar bu ilacı kullanmama müsaade etmiyor. Hekimler yazıyor, onlar vermiyor. İnatla beni hastaneye sevk ediyorlar. Hastane ilacı yazıyor, eczane ilacı vermiyor. ‘Sağlıkta devrim.’ Nasıl bir devrimse bu, bilmiyorum. Halkına eziyet eden bir devlet; bir şey diyemiyorum. 26 Ekim'de bu iğnenin gözüme enjekte edilmesi gerekiyordu. Sosyal Güvenlik ilacımı karşılamadığı için gün de geçti. Tek gözümle dünyayı puslu görüyorum. İlerlememesi adına bir an önce tedavi görmem lazım. Sağlığımı kaybetme ihtimalim çok yüksek. Devletin buna bir çare bulması lazım. Ben körlüğe razı olmayı kabul etmiyorum. Sağlıklı yaşamak istiyorum. Tedaviyi almazsam kör olacağım. Dünyayı göremeyeceğim. Zaman aleyhime çalışıyor. Tepki gösterince 'Bizim halkımız niye böyle' diyorlar. Bizim ne suçumuz var? Bizi, siz böyle yapıyorsunuz. Ülkeyi yönetin diye görev verdik. Siz bize acı ve ızdırap veriyorsunuz. Ayıptır, yazıktır, günahtır." (ANKA)