Kültür-Sanat

SanatSepet Ajanda: Bu hafta, üç büyük şehirde hangi sanat etkinlikleri var?

Her hafta cuma günü yayımlanan bu ajandada, o hafta İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılacak sanat etkinlikleri derleniyor

01 Kasım 2024 06:00
Can Öztürk

T24 Kültür Sanat

Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen SanatSepet Ajanda, bu hafta altıncı sayısıyla sizlerle. Bu haftanın ajandasında birbirinden farklı sergiler ve ödüllü tiyatro oyunları yer alıyor. İstanbul'u kaplayan festivaller, Ankara'daki eşsiz tiyatro oyunları ve İzmir'deki çeşitli sergiler bu haftanın ajandasının odağındaydı.

Her hafta cuma günü yayımlanan SanatSepet ajandada bu hafta 2-8 Kasım tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.

İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:

İstanbul'da bu hafta

-MUBI FEST

Geçen yıl sinemaseverlerin büyük ilgi gösterdiği ve bu yıl ikincisi düzenlenecek olan MUBI FEST İstanbul, 7-10 Kasım tarihleri arasında Kadıköy Belediyesi Alan Kadıköy'ün ev sahipliğinde gerçekleşecek.

Dünya çapında 15 milyondan fazla üyesi bulunan en büyük sinemasever topluluğu MUBI'nin bu yıl daha da zenginleşen bir program sunacağı festival, özenle seçilen 15 filme ve sürpriz etkinliklere ev sahipliği yapacak.

Luca Guadagnino'nun bu yıl Venedik Film Festivali'ne damga vuran filmi Queer'in Türkiye prömiyeriyle açılış yapacak olan festivalde, Cevher (The Substance), Emilia Perez, Şişli Kız (The Girl with the Needle), Hepsini Alaşağı Et (Bring Them Down) gibi dünya festivallerinde ses getiren en yeni filmlerin yanı sıra sinemamızın kült yapımlarından Uçurtmayı Vurmasınlar'ın restore edilmiş yeni sunumu da izleyiciyle buluşacak. MUBI FEST İstanbul biletleri 1 Kasım Cuma günü saat 10.00'da satışa açılacak.

TIKLAYIN-MUBI FEST İstanbul, 7-10 Kasım'da Alan Kadıköy'de

-1. Uluslararası Felsefi Filmler Festivali

Sinema ve Felsefe Derneği'nden yapılan açıklamaya göre festival, Vivaldi'nin "Dört Mevsim" konçertosunu, dünyada ilk kez filmler ve panellerle buluşturacak.

Etkinlikte yönetmenler Tayfun Pirselimoğlu ve Pelin Esmer'in yanı sıra senarist Burcu Salihoğlu ile Tarkovski'nin arkadaşlarından Sabah Duru ve alanında uzman düşünür ve akademisyenler, söyleşi, panel ve atölye çalışmalarında izleyicilerin beğenisine sunacak.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Sinema Genel Müdürlüğü sponsorluğunda ilk kez gerçekleşecek festivalde, dört farklı tema üzerinden dört film gösterilecek. Her bir film gösterimi sonrasında düzenlenecek panellerde, yönetmenler, senaristler ve akademisyenler sinemaya felsefi yaklaşımlarını paylaşacaklar. Ayrıca çeşitli atölyelerle katılımcılar, sinema sanatının düşünsel ve pratik boyutlarını keşfetme fırsatı bulacak.

Festivalde ayrıca, sinema ile nörobilimi bir araya getiren "nörosinefilozofik" yaklaşım kapsamında, katılımcılar sadece filmleri izlemekle kalmayacağı, aynı zamanda duyusal ve bilişsel deneyimlerin birleşimiyle sinemanın felsefi derinliklerine inme fırsatı bulacakları bir ortam da sunulacak.

Festival boyunca Vivaldi'nin "Dört Mevsim" adlı eseri eşliğinde gerçekleştirilecek sinematik deneyimler, izleyicilere görsel, işitsel ve düşünsel bir yolculuk sunacak.

Sinema ve felsefenin kesişiminde düzenlenen festival, 8-9 Kasım'da İstanbul Akbank Sanat'ta sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.

-Bu Festival Bizim

Kreşendo’nun düzenlediği İstanbul’un müzik buluşması “Bu Festival Bizim” üçüncü yılında 1-8 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek. 

Bu yıl “Mutluluğun Ritmi” temasıyla ilerleyen festival, müzik festivallerine yeni bir soluk getiriyor ve müzisyen kadınları merkezine alarak çok sesli bir sahne yaratıyor. Bu Festival Bizim ilham verici konuşmalar, atölyeler ve konserlerle dolu bir program sunuyor. 

TIKLAYIN-Bu Festival Bizim, kasımda sahneye mutluluğun ritmini taşıyor

-TEDxIstanbul

TEDxIstanbul bu yıl, 2 Kasım’da DasDas Sahne’de gerçekleşecek ve heyecan verici teması “Ortak Gelecek” temasıyla konuklarını ağırlayacak. TED, 40. yılında edindiği tecrübeyle sloganını “Ideas Change Everything / Fikirler Herşeyi Değiştirir“ olarak belirledi. TEDxIstanbul 15. yılını kutladığı bu etkinlikte katılımcıları harekete geçirip canlı konuşmaları bir arada izlerken, farklı fikirleri paylaşma ve tartışma imkanı sunacak.

Hızla değişen dünyamızda büyük ekonomik ve insani krizlerle mücadele ederken geleceğimizi yeniden şekillendirme gücü yine bizim elimizde. Dünya genelindeki demokrasilerin, güven duygusunun, umudun ve ortak sevinçlerin pek çok engelle karşı karşıya kaldığı bu dönemde, topluluklar olarak sistemleri reforme etmek ve sivil kültürü yeniden canlandırmak için harekete geçiyoruz.

TEDxIstanbul, bu yıl “Ortak Gelecek” temasıyla, yine günümüzün en önemli sorularına yanıt arayan vizyoner, düşünür ve yenilikçilerin seslerini bir araya getirecek. Etkinlikte, daha adil, sağlıklı, mutlu bir ortak geleceğe yönelik çözüm önerileri ve küresel çapta etki yaratacak fikirler paylaşılacak.

Abdülhalim Kerim (Bego), Adasu Akın, Cem Öztürk, Dündar Hızal, Gülsün Zeytinoğlu, Hacer Foggo, Prof. Hakan Türkçapar, Levent Gönenç, Metin Gazoz, Nazmi Sinan Mıhçı, Orhan Murat Bahtiyar, Orhan Şener Deliormanlı ve Sibel Algan gibi birbirinden değerli isimler, farklı alanlardaki uzmanlıklarını ve ilham verici hikayelerini paylaşacaklar.

-Karaya çıkmak yasaktır

Arter'in yeni sergisi 'Karaya Çıkmak Yasaktır', Maaria Wirkkala'nın aynı adı taşıyan yerleştirmesini İstanbul'da ilk kez izleyicilerle buluşturuyor. Sanatçının 52. Venedik Bienali kapsamında Finlandiya Pavyonu için ürettiği ve Arter'deki galeri mekânı için yeni dokunuşlarla tekrar yorumladığı Karaya Çıkmak Yasaktır, sanatçının kişisel tarihini ve anılarını bugün de güncelliğini koruyan toplumsal ve politik meselelerle bir araya getiriyor.

Tasarımını Esen Karol'un üstlendiği kitap, serginin küratörü Nilüfer Şaşmazer'in giriş metninin yanı sıra sanatçıyla gerçekleştirdiği kapsamlı söyleşiyi de içeriyor. Kitapta ayrıca Orhan Cem Çetin tarafından çekilen yerleştirme fotoğrafları ve eseri yakın planda yorumlayan kareler de yer alıyor.

Sergi, 23 Şubat 2025'e kadar Arter'de ziyaret edilebilir.

-Sevgili Arsız Ölüm

Latife Tekin'in yazdığı romanından esinlenilerek yazılan bu oyun 3 Kasım Pazar günü Moda Sahnesi Büyük Salon'da olacak. Oyunda köyden şehre göç eden kalabalık bir ailenin şehirle mücadelesini ailenin en küçük kızı Dirmit'in gözünden dinliyoruz. Sıkıştıkları tek odalı evde, şehre tutunma mücadelesinde hepsi kendilerince bir yol tutturuyor. Dirmit kız ise durmak bilmeyen merakı ve direnme gücü sayesinde karşısına çıkan zorluklarla baş etmenin türlü yollarını buluyor. Onu şehirden korumaya çalışan annesi Atiye, babası Huvat ve abileri Dirmit'in türlü yollarından huylanıyor, ona adet ve geleneklerin rehberliğinde türlü engeller koyuyorlar. Ama Dirmit durur mu, durmuyor!

Ankara'da bu hafta

-Dönüşüm

Franz Kafka'nın sıra dışı romanı DÖNÜŞÜM'den sahneye uyarlanan Gregor SAMSA'nın büyülü yolculuğunu kaçırmayın!
Toplumu ve bireyi Gregor Samsa'nın gözünden izlerken rutinin 'saçma' çarkları arasında ezilen bizlerin ve Gregor Samsa'nın yolculuğu, Franz Kafka'nın hayatıyla iç içe geçiyor. Sadece Dönüşüm'den değil, Şato ve Dava'dan, hatta Kafka'nın kendi hayatından da esintiler bulabileceğimiz bir ortak-oyun ortaya çıkıyor. Kitabı okuyan-okumayan herkesin kendisinden parçalar bulabileceği bir saygı duruşu...

-İkinci Caddenin Mahkumu

Oyunda tipik bir Amerikan orta sınıf ailesi olan Mel ve Edna`nın trajikomik öyküsü anlatılır. Amerikan buhranının ortaya çıktığı yıllarda geçen oyun boyunca;  Mel ve Edna`nın, Amerikan kapitalizminin ve maddeci değerlerinin ironik sembolü olarak karşımıza çıkan İkinci Cadde’deki evlerinde birer mahkûma dönüşmelerine tanıklık ederiz.

İkinci caddedeki evlerinde pek çok şeyden şikayet etseler de evlerini bir türlü terk edemezler.  New York’ta sinir krizinin eşiğinde gezinen Mel ile karısı Edna’nın gürültücü komşular, umursamaz doktorlar, cam açtırmayan trafik ve hava kirliliğiyle boğuşma halinde geçen "modern hayat"larını mizahi bir dille anlatan “İkinci Caddenin Mahkûmu”nda, yaşamı kolaylaştırmak üzere geliştirilen kimi teknolojilerin zaman zaman hayatı nasıl da zorlaştırdığının altı çizilmiştir.

-Korkuyu Beklerken

Oğuz Atay’ın “Korkuyu Beklerken” romanının uyarlaması olan bu oyun, karakterlerin duygularının bastırılmışlığı nedeniyle dış dünyanın gerçekliği ile uyum sağlayamamalarına değiniyor. Oyunda toplum eleştirisi, yalnızlık ve başkaldırı ana temaları ele alınıyor. Varoluşsal krizler üzerine kurulu olan bu eser 2-3-4-6 Kasım'da sırasıyla Etimesgut 100Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi, Çayyolu Sahne, Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney sahnelerinde olacak.

-Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz

Kimlik sahibi olamayacağını Yaşar ilk olarak hükûmet okuluna yazılmak istediğinde öğrenir. Devlet defterinde Yaşar, 1915 Çanakkale'de şehit düşmüştür ve bu yüzden Yaşar'a kimlik verilmez. Sonrasında devlet Yaşar'ın 1935'te Dersim'de tekrar şehit düşmesinde bir yanlışlık bulmaz ve bunun da ötesinde, işine geldiği zaman Yaşar'ın kimliği varmış gibi görür; askere kimliksiz alır, vergi borcunu ödetir vs. Fakat devletin işine gelmediği zamanlarda ise Yaşar devlet kayıtlarındaki bir ölüden ibarettir.Devlet-birey ilişkisi vatandaş Yaşar Yaşamaz’ın başından geçenlerle hicvediliyor. Bürokrasi karşısında hep ezilen Yaşar bir hayat okulu olan cezaevinde değişim geçirir. Oyun 2 Kasım Cumartesi günü Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi'nde izleyicisiyle buluşacak.

-Öteki

Çok uzak diyarlarda, çok başka zamanlarda geçen bir hikaye anlatıyoruz size. Aslında hepimizi çepeçevre saran, istesek de istemesek de taraflardan biri olduğumuz; şu koca evrende nefes alamayacak kadar sıkıştırıldığımız, köşeye kıstırıldığımız bir “ÖTEKİ” hikayesi. “Kimse bu kadar bir başına kalmamalı bu dünyada” dedirtecek bir yalnızlık ve kimsesizlik hikayesi... Herkesin olduğu gibi kabul gördüğü, yaşama sevincinin sönmediği, umut dolu yarınlara.

İzmir'de bu hafta

-Necati Abacı Sanatçı Portreleri

Necati Abacı'dan Sanatçı Portreleri" sergisi, 1958-2004 yılları arasında yaşamış değerli çizer Necati Abacı'nın aralarında sinema, müzik ve yazın dünyamızdan usta sanatçıların karikatürlerini içeriyor.

-İyi Tasarım/Good Design

Akdeniz Akademisi tarafından 2016 yılından bu yana düzenlenen, Akdeniz ve dünya meseleleri üzerine yürütülen tasarım çalışmalarını İzmir’de bir araya getirerek tüm paydaşlarla diyalog ve işbirliği içinde gerçekleştiren çok kapsamlı kamusal bir programdır. Kentin tasarım kapasitesini -söylemini, kültürünü, ekonomisini- eşitlikçi, işbirlikçi ve katılımcı bir yaklaşımla artırmayı, çeşitlendirmeyi ve yaygınlaştırmayı hedefleyen bu program; her yıl belirli bir tema çerçevesinde yerel, ulusal ve uluslararası ölçekte tasarımla ilgili faaliyette bulunan tüm grupları bir araya getirir. Hem tasarım mesleği ve eğitimi adına yapılan üretimin hem de tasarıma ilişkin düşünsel zeminde yapılan çalışmaların paylaşımına, söyleşi/panel, sergi, atölye, film gösterimi, performans, yarışma, proje vb. etkinliklerle önayak olur.İyi Tasarım/ Good Design İzmir’in içeriği, her yıl belirlenen tema kapsamında, açık çağrı ve davet yoluyla, program koordinatörleri tarafından hazırlanır. İçerik üreticileri için yapılan çağrı, programın ve İzmir Akdeniz Akademisi’nin resmi web sayfaları ve sosyal medya hesapları üzerinden duyurulur

-Mahallemiz Eşrafında

Rumların ve Türklerin bir arada yaşadığı bir adada geçen hikaye, iki taraf arasındaki çekişmeye ve gerilime değiniyor. Oyun, bir Paskalya günü evde yalnız olan karakterimizin kapıyı açmasıyla birlikte yüzüne domates fırlatılması ve bunun sonucunda başlayan bir büyüme ve öğrenme serüvenine çıkarıyor bizi. İki taraf arasındaki gerilimin sebeplerini sorgulayan ve bizleri de sorgulamaya iten oyun 29 Aralık Cuma günü Kadıköy Boa Sahne'de seyircisi ile buluşacak.

-Fareler ve İnsanlar

Dünya edebiyatının önemli eserlerinden biri olan "Fareler ve İnsanlar," insan doğasının derinliklerine inen ve duygusal bir yolculuğa davet eden unutulmaz bir tiyatro deneyimi sunuyor. John Steinbeck birbirlerine zıt iki arkadaşın; zeki, ufak tefek ve çevik George ile iriyarı, güçlü ve aklı kıt Lennie'nin hikayesini anlatıyor. Sırtlarında battaniyeleriyle yollara düşen bu ikili, umutla iş ararken Salinas Vadisi'nde bir çiftlikte karar kılarlar. Burada hayallerini gerçekleştirme planları yapmaya başlarlar ancak küçük bir toprak parçası alıp çiftçilik yaparak kendi kendilerine yetme fikri, beklenmedik olaylarla karşılaştıklarında çatallanan yollara sapar. "Fareler ve İnsanlar", Büyük Bunalım döneminde yaşayan tarım işçilerinin zorluklarını ve insan doğasının karmaşıklığını ele alır. Oyun, insanların umutlarına ve hayallerine nasıl sıkı sıkıya bağlı kaldığını aynı zamanda bu hayallerin nasıl çöktüğünü gösteren etkileyici bir hikaye sunar. İzleyiciler, George ve Lennie'nin duygusal yolculuğuna eşlik ederken, hayatlarındaki umut ve kayıpların izlerini sürecek ve kendi iç dünyalarına da bir ayna tutma fırsatını bulacaklar.

-Darmaduman

Bir şehirde, birbirinden  her şeyiyle  farklı hayatlar süren iki kadın ve erkeğin ilişkilerinden yola çıkarak, hayattaki toplumsal değerlere ve dengelerin değişimine tanık olacağız.Güvercin, tasarım işiyle uğraşan aynı zaman da  kadın hakları ile çalışmalar yürüten Güliz’in evinde yardımcı olarak çalışmaktadır. Güliz  ile Güvercin arasında iş haricinde de bir dostluk mevcuttur.  Güliz, Güvercin’in hasta kızının tedavisi için bir yardım yapmış, ama Güvercin’in eşi Müşteba bu parayı tedavi için kullanmamıştır.

Güvercin bunu Güliz’e söyleyememiştir vw bununla ilgili vicdan azabı duymaktadır. Bu olaylar zincirinde, Güvercin ve Müşteba’nın aralarında yaşadıkları sorunlara, karısının bildirimi sonucunda  Güliz’in eşi Mehmet’te müdahele eder. Bu döngü için de birbirleriyle yaptıkları görüşmelerde, tüm karakterler  aslında kendi sorunları, hayata bakışları,travmaları  ve geçmişleri  ile de yüzleşmek zorunda kalır.

Olaylar beklenmeyen bazı gelişmelerle sürerken, tüm karakterlerin geçmişlerinden izler taşıyan “rüyalarına” şahit olunur. Bu ürkütücü rüyalar karakterlerin içinde ve geçmişte kalan yaşanmışlıklarını seyirciye farklı bir anlatımla sunar. Çocuklukları, yaraları, aile ilişkileri ve şimdiki halleri ile ilgili  bir çok rüya… Oyun;  farklı rejisi ve iç içe geçen anlatımıyla, Güvercin, Güliz, Mehmet ve Müşteba’nın geçmişleri ve yaşantıları üzerinden ,iyi insan olmak, kadın olmak, erkek olmak,  vicdan, doğruluk ,adalet ,etik gibi kavramlara uzanarak rüyalarla süslü bir ayna sunmaktadır.

"Köyde başarı için ya boyun eğersin ya da başkaldırırsın, ben herkese başkaldırdım!”

Kars’ta hayvancılık yapan 24 yaşındaki Hilal Erben anlatıyor