Sağlık

Sağlıkta ihmaller 2015'te Türkiye'yi AİHM'de 3 kez mahkûm ettirdi

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözmeşmesi’nin en önemli maddesi sayılan ‘yaşam hakkı garantisi’ konusunda 2015’te 3 vakada haksız bulundu

26 Temmuz 2015 16:11

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözmeşmesi’nin en önemli maddesi sayılan ‘yaşam hakkı garantisi’ konusunda 2015’te 3 vakada haksız bulundu. AİHM, 3 can alan 3 vakada Türkiye’yi mahkûm etti. 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) son dönemde sonuca bağladığı Türkiye davalarında, sağlık alanında yaşanan sorunlar ve ihmallerle ilgili olan kararlar dikkat çekiyor.

Bu kararlar, genelde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) en önemli maddesi olarak görülen ve Avrupa insan hakları sistemine dahil ülkelerin sicillerinde en az görmek istediği yaşam hakkını garanti altına alan 2’nci madde ihlali içeriyor.

Güven Özalp'in Hürriyet'te yer alan haberine göre, şu ana kadar, sadece 2015’te, AİHM’nin bu bağlamda 2. madde ihlali tespit ettiği doğrudan sağlıkla ilgili üç karar şunlar:

 

Dolaşırken ölen bebek

 

 

2005’te doğum yaptığı hastanede uygun yeni doğan servisi bulunmadığı için Asiye Genç’in prematüre bebeği 110 kilometre uzakta bir hastaneye sevk edildi. Bu hastanenin yeni doğan servisinin yoğun bakım ünitesinde yer olmadığı gerekçesiyle aynı şehirdeki kadın doğum merkezine transfer edilen bebek boş kuvöz olmaması nedeniyle geldiği hastaneye geri gönderildi. Hastanede yer olmadığı gerekçesiyle bir kez daha reddedilen bebek ambülansta hayatını kaybetti.

Konu 2007’de AİHM’ye taşındı. AİHM, hastanenin çocuğun yaşamının risk altında olduğunu görmemiş olamayacağı ve transfer yapılmadan önce gerekli önlemlerin alınmadığı tespitinde bulundu. Bebeğin ihmal ya da yanlış karar nedeniyle değil hiçbir tedavi görmediği için öldüğü de AİHM’nin tespitleri arasında yer aldı. Türk yargı sisteminin davacıya verdiği yanıtın uygun, soruşturmanın tam olmadığına da hükmeden AİHM, 27 Ocak’ta açıkladığı kararında Türkiye’yi 65 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etti.

 

Alerjik hastaya penisilin

 

 

Penisiline alerjisi olan 74 yaşındaki Ruhsar Keşoğlu, kaldırıldığı özel bir sağlık merkezinde penisilin bazlı bir ilaç enjekte edilmesinin ardından kalp krizi geçirdi ve sonrasında uygulanan tedaviye rağmen hayatını kaybetti. Sağlık ekibinin cezalandırılması ve tazminat talebiyle açtıkları iki davadan da sonuç alamayan Keşoğlu’nun yakınları dosyayı 2007’de AİHM’ye taşıdı.

Davacılar sağlık ekibinin hastanın sağlık geçmişi ya da olası alerjileri konusunda bilgi edinmeyerek ve verilecek ilacın alerjik etki yaratabileceği bilgisini hastaya vermeyerek yasal yükümlülüklerini yerine getirmediği tezini işledi. Yaptığı değerlendirme sonucunda uygun yasal çerçevenin uygulanmadığına kanaat getiren AİHM, 30 Haziran tarihli kararında Türkiye’nin mahkeme masrafları da dahil olmak üzere toplam 21 bin 650 Euro tazminat ödemesine karar verdi.

 

Cana mâl olan doktor ihmali

 

 

Zafer Öztürk’ün 2001’de iki sağlık kontrolünden geçen ve her ikisinde de miyom teşhisi konulan eşi ameliyat edildi. Ameliyattan iki gün sonra eve dönen ancak durumu kötüleştiği için tekrar hastaneye kaldırılan eşinin dört gün sonra toksik hepatit ve sepsis nedeniyle ölmesi üzerine Öztürk ihmal temelinde dava açtı.

Yargının talep ettiği uzman raporu da ihmale işaret etti. Doktora altı ay hapis cezası verildi ancak bu ceza ertelendi. Süreçte tekrar ele alınan dosyayla ilgili olarak cezai takibatın zaman aşımına uğradığı kararı çıkınca Öztürk davayı 2009’da AİHM’ye taşıdı. 21 Temmuz’da açıklanan karar gereği Türkiye, Öztürk’e 5 bin Euro tazminat ödeyecek.

Askerlİğe alınmada sağlık sorunlarına dikkat edilmemesi ya da bu konudaki tartışmalı kararlar da AİHM nezdinde doğrudan ve dolaylı olumsuz sonuç doğurabiliyor. Bunun son örneğini, akut psikoz teşhisiyle ilaç tedavisi altında olmasına rağmen, ilgili makamlarca askerliğe elverişli olduğuna karar verilen ve askerliğini yaptığı sırada intihar eden Erdal Aslan’ın anne ve babası tarafından 2008’de açılan dava oluşturdu.

AİHM, Aslan’ın ölümüyle ilgili olarak başlatılan soruşturmanın etkisizliği ve ölümü engelleyebilecek uygun önlemlerin devreye sokulmaması şikâyetiyle açılan davaya ilişkin kararını 21 Temmuz’da verdi ve Türkiye’nin AİHS’nin 2. maddesini ihlal ettiğine hükmetti.