Koronavirüs

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi: Tünelin ucundaki ışığı ekimde görüyorum

"Yapılandırılmış açılma yapılması gerektiğini düşünüyorum"

22 Mayıs 2021 12:04

""Haziran'da gelecek 30 milyon doz aşıyı hızla yaparsak biraz daha kontrollü bir şekilde açılmaya gidebileceğiz. Hele ki 120 milyon doz aşı Eylül'e kadar gelirse, herhalde toplum bağışıklığını sağlamış oluruz Ekim'e kadar" değerlendirmesinde bulunan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, "Tünelin ucundaki ışığı ekimde görüyorum" dedi.

"Tam açılma için ise vaka sayılarının 100 binde 10-20, test pozitiflik oranlarının yüzde 3-5 bandına inmesi gerekiyor" diyen Yavuz, "Henüz istediğimiz düzeyde değiliz. Haziran'da yapılandırılmış açılmaya gidebiliriz" ifadesini kullandı.

BioNTech CEO'su Prof. Dr. Uğur Şahin'in de online olarak katılımıyla gerçekleştirilen son Bilim Kurulu toplantısında, bizzat Şahin'in ağzından Haziran'a kadar 30 milyon, Eylül'e kadar ise aşamalı olarak 120 milyon doz BioNTech aşısı için anlaşma sağlandığına ilişkin verilen müjdenin ardından umutlar daha da arttı.

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Demirören Haber Ajansı'na aşı ve salgındaki son durum hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. BioNTech aşılarıyla ilgili anlaşmaya varılmasının yanı sıra, BioNTech aşılarının 2-8 derecedeki normal dolaplarda 30 gün bozulmadan saklanabildiğine dair Avrupa İlaç Ajansı EMA'dan onay almasının da çok önemli bir gelişme olduğuna işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bu sayede BioNTech aşılarının bir aylığına da olsa -70 derecede saklanması zorunluluğunun ortadan kalktığını, böylece Aile Sağlığı Merkezleri'nde de BioNTech aşılamalarının rahatlıkla yürütülebileceğini ve bunun da aşılama alt yapısı çok iyi olan ülkemizde, aşılamaların hızla bitirilmesine olanak tanıyacağını söyledi. 

"Hastanemizdeki vaka sayıları yüzde 70 düştü"

Tam açılma için henüz vaka sayıları ve test pozitiflik oranlarının istenen düzeyde olmadığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz, "Sağlık Bakanlığı'nın son verilerine göre, salgının en tepe noktasında İstanbul'da 100 binde 580'lere çıkmıştı vaka sayıları. Şu anda 180'ler civarında. Kendi kurumumuz açısından baktığınızda da bu verilerle uyumlu görünüyor. Bizde de gelen vaka sayısı neredeyse yüzde 70 civarında düştü. Servisteki yatak sayımız da gayet yeterli. Hiçbir sıkıntı yok, yoğun bakımlardaki yatak sayılarında da hiçbir sıkıntı yok. Vakalarda azalma olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz. Zaten 17 günlük kapanmadan önce kısıtlamalar başlamıştı. Hem onların etkisi, hem bu 17 günlük kapanmanın etkisiyle bu düşüşün biraz daha devam edeceğini öngörüyoruz. Ama gelinen noktaya baktığımızda, halen hem İstanbul hem de Türkiye için bu rakamlar çok da güvenle her şeyi açabileceğimiz rakamlar değil maalesef" dedi.

Haziran'dan sonra "yapılandırılmış" açılma

Bir haftalık rakamlara göre şu anda vaka sayılarının Türkiye genelinde 100 binde 100 civarında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yavuz,  "Herhangi bir şekilde tam açılma için güvenli bir rakam değil bu. Aslında güvenli açılma için rakam nedir diye soracak olursanız, genelde eğitim için tanımlanmıştır bu ama diğer şeyler içinde kullanabiliriz; 100 binde 10-20 gibi rakamları görmemiz gerekir. Test pozitiflik oranlarında da yüzde 20'lere çıkmıştık ilk zamanlar. Hem kendi kurumumuzda, hem Türkiye hem de İstanbul genelinde böyleydi. Hatta İstanbul'da yüzde 20'leri bile aşmıştı bir ara. Onda da düşüş var gerçekten, yüzde 10'un altına indi bu hafta başından itibaren. Bu da sevindirici bir gelişme. Ama bu da çok yüksek. Hala düşüş devam ediyor bu çok güzel evet, çünkü önlemler bir şekilde etkili oluyor. Bunun ne kadar inmesi gerekiyor ki güvenle birtakım yerleri açabilelim derseniz, yüzde 3-5 bandında olması gerekiyor test pozitiflik oranlarının da. Bu nedenle de önlemlerle devam edeceğiz 1 Haziran'a kadar. Hala kalabalıkları azaltmak, kapalı kalabalık ortamları azaltmak zorundayız. Haziran'da ise bu ne kadara kadar inecek, onu göreceğiz ve o zaman ona göre bir karar almak gerekecek. Ama ben, 'yapılandırılmış açılma' yapılması gerektiğini düşünüyorum. Geçen sene Haziran'da yapıldığı gibi birdenbire değil, kontrollü açılma yapmak zorundayız. Çünkü hala aşıda istediğimiz seviyede değiliz henüz" şeklinde konuştu.

"Aşılar geldikten sonra yazı rahat geçiririz"

Haziran'da gelecek 30 milyon doz aşıyı gerçekten hızlı bir şekilde yapabilirsek yazı çok rahat geçirebileceğimiz söyleyen Yavuz, 120 milyon doz aşının açıklandığı gibi Eylül ayına kadar temin edilmesi halinde ise Türkiye'nin Ekim ayı gibi salgından kurtulabileceğini belirtti. Prof. Dr. Yavuz, "Haziran'da gelecek 30 milyon doz aşıyı hızla yaparsak biraz daha kontrollü bir şekilde açılmaya gidebileceğiz. Hele ki 120 milyon doz aşı Eylül'e kadar gelirse, herhalde toplum bağışıklığını sağlamış oluruz Ekim'e kadar. Yani ışığı görüyorum, hatta Ekim'de görüyorum neredeyse tünelin ucundaki ışığı. Çünkü şunu da söyleyebiliriz, BioNTech aşısı varyantlara karşı da etkinliği oldukça iyi olan bir aşı. En kötü Güney Afrika varyantı ki Türkiye'de de bir miktar görüldü, onda bile yüzde 75 üzerinde bir etkinliği var. Varyantların da kontrol altına alınabilmesi açısından da BioNTech aşısı bize çok büyük bir katkı sağlayacak. Onun için çok sevinçliyim" diye konuştu.

''Artık 2-8 derecdee bir ay bozulmadan kalabiliyor''

BioNTech aşıları -70 derecedeki saklama koşulları ve soğuk zincirinin sıkı takibi gerektiği için, Türkiye'de Sinovac aşısı gibi Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve tüm hastanelerde değil, sadece kamu hastanelerinde uygulandı. Geçtiğimiz hafta Avrupa İlaç Ajansı EMA'dan 2-8 derecedeki dolaplarda da 30 gün boyunca bozulmadan saklanabileceği yönündeki onayın verilmesinin önemine de vurgu yapan Prof. Dr. Yavuz, bu aşının normal aşı dolaplarında da stabilitesini (etkinliği düşmeden) 30 gün boyunca koruyabildiğinin EMA tarafından onaylandığını söyledi ve "Normal aşı dolaplarında 1 ay boyunca bozulmadan saklanabileceğinin gösterilmesi, bizim açımızdan çok önemli. Çünkü yazın yapacağımız yoğun aşılama sırasında, birinci basamakta (ASM) aşılama yapabilmemiz çok kritik. Bu açıdan rahatlamış olduk ve bu nedenle de şu an birinci basamakta da bu aşıları yapabilir hale gelmiş oluyoruz. Bu da ayrıca başka bir sevindirici gelişme oldu. Yani EMA'nın, Avrupa'nın onay vermesi, aşıların bu süre boyunca buzdolabında (bozulmadan) kalabildiğini gösterilmesi, güzel bir gelişme oldu açıkçası" şeklinde konuştu.

"Bizim alt yapımız çok güçlü"

Türkiye'de aşılamanın başladığı ilk zamanlarda (sağlık çalışanlarının aşılanması sırasında) günde yaklaşık 1 milyon kişiye aşılama yapılabilmesinin, aşılama hızında dünyadaki en iyi ülkelerden biri olduğumuzun kanıtı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, aşılar geldiği taktirde bu işi hızla bitirebileceğimiz söyledi ve şöyle devam etti:

"Elimizde aşımız olursa ve aşının bu şekilde saklanma koşulları ile ilgili de rahatladığımızı düşünürsek, aşı gelir gelmez dünyadaki diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda çok daha yüksek sayılarda aşı yapabileceğimizi de göreceğiz. Zaten bunu biliyoruz, sonuçta Türkiye'de çok eskiden gelen bir aşılama geleneği var. Birinci basamak hizmet geleneği var. Gerçekten biz bu işi iyi biliyoruz. Birçok ülke elinde aşı olmasına rağmen, yeterli sayıda aşılama yapamazken - mesela Almanya, çünkü alt yapısı uygun değildi gerçekten, birinci basamağı dahil edemedi ve çok zorlandı, yavaş yavaş hazırlanmaya başladılar- bizim elimizdeki aşıyı hızlı yapabilmek anlamında birçok ülkeden daha iyi durumunda olduğumuzu söyleyebiliriz. Şu anda dünyada da zaten aşıya erişim anlamında büyük sıkıntılar var. Dünyada aşı nüfus oranı sıralamasına baktığımızda, Türkiye'nin yeri de halen (şu an az aşı yaptığımızı düşünmemize rağmen) o kadar da geride değil. Tabii ki istediğimiz seviyeye bu değil aşıda. Ama alt yapımıza gerçekten güveniyoruz, aşılar geldiği anda çok hızlı aşılama yapabileceğiz. Zaten aile hekimleri de bunu her zaman deklare ediyorlar, aşı geldiği an biz gerçekten bunu yapabiliriz."