T24 Politika
TBMM Genel Kurulu'nda, Saadet Partisi'nin yenidoğan skandalına ilişkin genel görüşme önerisi, AKP Ankara Milletvekili Osman Gökçek ve CHP Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız arasında, "yaşanan skandalın siyasete alet edilmesi" üzerine çıkan tartışmanın ardından AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
TBMM Genel Kurulu'nda, Saadet Partisi'nin yenidoğan skandalı ve yaşanabilecek benzeri olayların önüne geçebilmek, denetim mekanizmalarını güçlendirmek ve sağlık kuruluşlarının uygulamalarını daha sıkı bir şekilde mercek altına almak amacıyla TBMM Başkanlığı'na verdiği genel görüşme önerisi AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Önerinin gerekçesini açıklayan Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, yenidoğan çetesinin olaylarının yeni olmadığı ancak kamuoyu baskısı artınca olayın yeniymiş gibi gösterildiğini ifade etti.
Yenidoğan çetesine dair olaya iki yönden bakılması gerektiğini savunan Kaya, "Bir, olayın adli boyutu yani bizzat suç işleyen, bu olayların içerisinde olan bir kısmı kamu görevlisi, diğeri de normal şahıslardan oluşan bir çeteden bahsediliyor. Bir de olayın idari boyutu vardır. İdari boyut aynı zamanda siyasi sorumluluk üstlenmeyi gerektirir çünkü kamunun, kamu adına güç kullananların bir önleyici olma görevi vardır, bir de bütün önleyici tedbirlere rağmen mevzuata aykırı bir durum meydana gelirse de cezalandırma boyutu vardır" dedi.
"Sağlık Bakanı'nın, o dönemki İl Sağlık Müdürü'nün bu çetenin içerisinde olduğuna dair hiçbir iddiada bulunmuyoruz en azından elimizdeki deliller itibarıyla ama denetim görevi olan, bu çetelerin elini kolunu sallaya sallaya âdeta yaygın bir uygulama olarak yeni doğan çocuklarla ilgili bu yoğun bakım ünitelerinin alt şirketlere taşere edilmesi sırasında Sayın İl Sağlık Müdürü, bugünkü Sağlık Bakanı sen uyuyor muydun, uymuyor muydu?" diyen Kaya, ülkede oluşan bu tür suçlara dair siyasi sorumluluk alınmadığını ifade etti.
Kaya, "Bu ülke, bu siyasi sorumlulukları ortaya çıkarmadığınız müddetçe, dibinin dibi görünmeden, siyasi sorumluları hesap vermeden her gün yeni skandallarla yüz yüze kalmaya devam edecektir" dedi.
"Balık baştan kokuyor, özel hastane sahibi kişileri sağlık bakanı yapan sizlersiniz"
İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat da yaşanan durumunu sadece sağlık skandalı olmadığına, hem siyasi hem de ekonomik düzenin çürüdüğüne ve yozlaştığına dikkat çekerek, şöyle konuştu:
"Özel hastane çeteleri oluşmuş, lanet olsun hepsine. Hiçbir konuda çözüm üretemeyen, iflas etmiş iktidar, yeter artık, istifa edin. Siz artık yönetemiyorsunuz. Toplum vicdanında derin yaralar açıldı sayenizde. İktidarınız döneminde her konuda olduğu gibi fırsatçılığı ve acımasız çıkarcılığı kültür hâline getirdiniz, siz sebep oldunuz. Balık baştan kokuyor, özel hastane sahibi kişileri Sağlık Bakanı yapan sizlersiniz"
Sunat, eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun yenidoğan çetesiyle hastanesinin ilişkilendirilmesine verdiği 'Haberim yok' cevabını hatırlatarak, "Sağlık sistemine kim güvenir artık? Kökten temizlik gerekiyor. Bu durum sadece sağlık skandalı mı zannediyorsunuz? Ülkemizde hem siyasi hem de ekonomik düzenin çürüdüğü ve yozlaştığını görmüyor musunuz? Sağlık sistemini ticarete dönüştürerek vatandaşlarımızın en temel haklarından biri olan sağlık hizmetlerine erişimi engellediniz. Fırsatçılar, çeteler türüyor ve sağlık hizmetlerini bir sömürü aracı olarak kullanıyor" dedi.
"'Sağlık sisteminde çığır açtık' diye övünen iktidarın yarattığı çürümenin göstergesi"
DEM Parti Batman Milletvekili Zeynep Oduncu Kutevi ise iktidar partisinin önergeleri sadece kendi egosunu tatmin etmek için reddettiğini ve eğer bu önergeleri reddetmeseydi 12 bebeğin hayatını kaybetmeyeceğini söyledi. Oduncu Kutevi, yenidoğan çetesinin bebekleri nasıl katlettiklerini konuşmaya devam etmemiz gerektiğini ifade ederken bu olayın "sağlık sisteminde çığır açtık" diyen iktidarın yarattığı çürüme nedeniyle olduğunu söyledi.
Oduncu Kutevi, "Bir şebeke kuruluyor, para için bebeklerin canına kıyılıyor. Peki, bu çürümenin sorumlusu sadece para hırsıyla bebeklerin canına kıyanlar mıdır? Elbette değil. Yıllarca 'Sağlıkta Dönüşüm Projesi' diyerek sağlık sistemini ters yüz eden iktidar aslında tam da bugün konuştuğumuz çürüme projesinin kendisini hayata geçirdi. Kamu sağlığını tasfiye eden, halkın sağlığını sadece birer araç olarak gören ve hatta piyasanın kapılarını ardına kadar açan iktidar, yaptıklarıyla bugüne kadar övündü durdu ancak bugün övüntünün nasıl bir çürümeye yol açtığı ortaya çıktı" dedi.
"Halkın kürsüsünden, Meclis kürsüsünden söylenen önergeler sadece iktidar kendi egosunu tatmin etmek için reddetmeyip işleme almış olsaydı bugün 12 bebeğin canına kıyılmamış olacaktı" diyen Oduncu Kutevi, verilen önergelere içeriden bakılmadan reddedildiğini ve bu önergelerin reddedilmesi nedeniyle ülkede maalesef katliamların ardı arkası kesilmediğini söyledi.
CHP Samsun Milletvekili Murat Çan da yenidoğan çetesine ilişkin şöyle konuştu:
"Şüphesiz ki kamuoyunda 'yeni doğan çetesi' olarak bilinen, adlandırılan soruşturma, savcının tehdit edilmesi olayı, akabinde yaşanan gelişmeler bu konuyu Meclise taşımıştır. Acı olan budur. Bu acı gerçekten sonra şu saptamayı mutlaka yapmalıyız: Görünen sorun çete. Bu çete üç beş kişilik elebaşından oluşuyor. Bu üç beş kişilik elebaşına yaklaşık 50 kişi dâhil oluyor, bir araya geliyorlar, kamu kaynaklarını talan etmeyi amaçlıyorlar; işin sonu cinayet. Peki, denetleyemeyen ya da göstermelik teftişlerle hastaya değil, dosyaya bakan sözde bürokratlar çetenin neresinde? Dosyada bunu gören var mı? Ya da bu çeteye hizmet, yardım, yataklık eden sözde sağlık politikaları ve onun vücut bulmuş isimleri bu dosyada nerede?"
Çan'ın konuşması sırasında AKP Ankara Milletvekili Osman Gökçek ve CHP Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız arasında, "yaşanan skandalın siyasete alet edilmesi" üzerine tartışma çıktı.
Daha sonra Saadet Partisi'nin önerisi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.(ANKA)
Ne olmuştu?İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var?İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı. TIKLAYIN - 'Yeni doğan çetesi' soruşturmasında iddianame: Doktorun 266 yıl hapsi istendi Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi. 6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildiRaporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybettiRaporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Dehşete düşüren telefon kayıtlarıİddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı. Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi. Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi. Aileler anlattıHazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi. Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı. "Bebeğimizi kaybettik"Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi. "Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi. Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti. İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi. Ne kadar ceza isteniyor?İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor. Savcı tehdit edilmiştiBüyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.
|