Politika

Rober Koptaş: Tarih bir futbol maçı değildir,

-

23 Nisan 2014 23:46

Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, Başbakan Erdoğan’ı “Ermeni soykırımı”na ilişkin açıklamasını sürpriz olarak yorumlayarak,  “Açıklamanın samimiyeti sorgulanabilir. Zamanı sorgulanabilir. Böyle bir yakın geçmişten gelen Başbakan’ın samimiyet şüphesi uyandırması doğal olarak karşılanabilir” dedi.  "Bu açıklamanın değerli olduğunu düşünmekle birlikte yarın başka bir açıklama aile anlamsız kılınabilir" dedi.

Koptaş, Başbakan Erdoğan’ın açıklamasında da yer alan, tarih komisyonları kurulmasına yönelik önerilere karşılık “Tarih komisyonu, 2009 Türkiye ile Ermenistan arasındaki anlaşmanın bir parçası olan bir konu. Tarih bir futbol maçı değildir. En uç iki görüşün uzlaşabilmesi mümkün değildir. Türkiye’nin resmi tezi değişmedikçe, bir tarih komisyonundan yapıcı bir şey çıkması mümkün değil. Komisyonun tarih yazımı anlamında bir katkısı olmayacağını düşünüyorum” dedi.

Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş’ın CNN Türk televizyonunda Cüneyt Özdemir’in sunduğu 5N1K programında yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle:  

 

Beklemiyordum. Benim için sürpriz oldu. Pek beklenen bir açıklama değildi.

Bu güne kadar genel yaklaşım 1915’i Çanakkale ile anmak, Ermenileri de o meselenin içinde sessiz kılmak vardı.

Açıklamanın samimiyeti sorgulanabilir. Zamanı sorgulanabilir.

Öncelikle açıklamanın içeriğinden bağımsız olarak Başbakan ve samimiyet, sözleşme kavramları yan yana geldiğinde bir kuşku doğuyor.

Bunu Gezi’den başlayarak, Roboski’ye kadar götürebiliriz. Dinlemekten hazmetmeyen benim dediğim oldun diyen bir tavır tutturdu Başbakan. Kutuplaştırmadan siyasi nema elde etmeye çalışan bir yola girdi. Böyle bir yakın geçmişten gelen Başbakan’ın samimiyet şüphesi uyandırması doğal olarak karşılanabilir.

Açıklamanın böyle bir zamanda gelmesi doğaldır. Obama’nın açıklamasından hemen önce.

Açıklama 100. yıl öncesinde de dış baskılara karşı Türkiye’yi korumak amacı taşıyor.

Başbakan’ın söylemine, ders kitaplarına ya da devlet mekanizmalarına bakalım, Ermeniler hakkında, Ermenilerin başına gelenlerin neden geldiğine dair neler söyleniyor ona bakalım.

Bu açıklamanın değerli olduğunu düşünmekle birlikte yarın başka bir açıklama aile anlamsız kılınabilir.

Sadece Ermenilerle ilgili meselelerde adaleti bekleyen birçok topluluk olması sözlerden çok icraatları bekliyor olmamız çok normal.

 

Süryaniler de katliama uğradı

 

Süryaniler de 1915’te yoğun katliamın parçası oldular ve Anadolu’dan silindiler.

Ermenilerin ve Süryanilerin başına gelen bir devletin kendi vatandaşlarına, bilerek ve isteyerek öldürmesiydi. Bir çoğu silahsızdı, savaş bölgesinde olan insanlar değildi. Kimliklerinden dolayı öldürüldüler. Bunları savaş sonucunda gerçekleşmiş ölümlerden ayırmak gerekiyor.

Tarih komisyonu, 2009 Türkiye ile Ermenistan arasındaki anlaşmanın bir parçası olan bir konu. Tarih bir futbol maçı değildir. En uç iki görüşün uzlaşabilmesi mümkün değildir. Türkiye’nin resmi tezi değişmedikçe, bir tarih komisyonundan yapıcı bir şey çıkması mümkün değil. Komisyonun tarih yazımı anlamında bir katkısı olmayacağını düşünüyorum. Tarih komisyonlarının önerilmesi siyasi bir adımdır. Türkiye’yi siyaseten rahatlatacak bir adımdır.

 

Diaspora homojen değil

 

Dünyadaki Ermenilerle Türkiye ve Ermenistan’daki bir Ermenilere yönelik bir çağrı olarak görüyorum. Ermeniler homojen bir topluluk değiller. Bu açıklamayı değerli bulanlar olabileceği gibi, açıklamanın şu ya da bu yönüne mesafeli olanlar olacaktır.

Sadece mektuba verilecek cevapla bir büyük bir değişiklik olacağını düşünmek bana sorunlu geliyor. Bir anda dünyanın dört bir yanına dağılmış insanları sevindireceğini.

Önemsiz değildir, ama uzatılması gereken çok el var, Türkiye’nin eli gerçekten uzatması gerenken şeyler var.

2008 yılında aydınların “Ermenilerden özür diliyorum” diyen bir açıklama yaptıklarında, Başbakan onları diaspora ağzı ile konuşmakta olduklarını belirtmişti.

Diaspora tek bir yerden yönetilen tek bir ideoloji kapsamında konuşan bir yapı değil. Agos’ta diasporadan mektupları yayınladık ve o mektuplarda ortaya çıkana göre, bu insanlar duyulmak istiyor. Siyaset alanına bakan diaspora yapılanlarını incelediğimizde Türkiye’nin soykırımı kabul etmesi yönünde çalıştıkları görüyoruz.

Benim gördüğüm Türklerle Kürtlerle içerden işletişim kurmaya yönelik çalışmaların da arttığını görüyorum.