Prof. Dr. İlber Ortaylı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin (Mülkiye) ardından uzun yıllar Boğaziçi Üniversitesi'nde ders veren siyaset sosyoloğu ve Türkiye'de iletişim biliminin öncülerinden 100 yaşındaki Prof. Nermin Abadan Unat hakkında, "Bu sıralar 100. yaşını kutlayan hocaya; inkılapçı Türkiye’nin canlı tanığı, yaşayan çınarı olarak bakmalıyız ve onu dinlemeliyiz. Mutlu yıllar Hocam." düşüncesini dile getirdi.
Ortaylı yazısında, "Mülkiye’deki yıllarımdan evvel Ankara’nın diplomatik çevrelerinde 'prominent ladies' diye yabancı gazetelerde söz edildiğini duyardım. Mutlaka yeni Türkiye’yi akademi dünyasında temsil edenlerin arasında önde geliyordu. O vakitler çok rastlanmayan birkaç dil bilme özelliği ve yardımcısı olmalıydı. Derken öğrencisi oldum. Hukukçuydu, fakat Hukuk Fakültesi’nden sonra siyaset bilimi ve iletişim sorunlarına yönelmişti. Okulda ele alınmayan konulara değiniyordu. Gerçekten çok sevimli ve derin kültürlü Prof. Yavuz Abadan’ın eşiydi. Telaşlıydı, enerjikti. Yurtdışına giden öğrencilere tavsiye mektuplarını yazmaktan başlayan Avrupa’da kongrelere katılmak, Türkiye siyasetine makalelerle yön vermeye çalışmak ve hocalık gibi birçok işi bir arada götürürdü." ifadesini kullandı.
Ortaylı şunları kaydetti:
"O yıllardan beri tanırdım. Asistandım, sonradan komşusu olduğum doçentlik yıllarımda Nermin Hoca’yla her gün görüşürdük, münakaşa da ederdik, hiç aklında tuttuğunu ve gücendiğini görmedim. Dost canlısı ve vefalı olduğu açıktır. Kuyuyu iğnesiyle kazan Cumhuriyet neslindendi. Türkiye’ye değerli kadın profesörler yetiştiren İzmir Kız Lisesi’nin mezunlarındandı ve İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirmişti. Avukatlık yapmadı. Sedef Kabaş’ın hazırladığı nehir söyleşisini okumanızı tavsiye ediyorum (Hayatını Seçen Kadın, Hocaların Hocası Nermin Abadan Unat).
Bir Macar barones olan Elfriede Karwinsky ile İzmirli zengin tüccar Mustafa Süleymanoviç’in kızıydı. Viyana’da doğdu, Macaristan’da büyüdü ve 15 yaşında babanın ölümü, annenin mali iflası yüzünden okuyamayacağını anlayınca tek başına Türkiye’ye geldi. Bu cesaret edilir bir macera değildi. Her zaman için Atatürk Türkiyesi’nin ve eğitiminin sadece hayranı değil, sadık müdafii oldu. Hakkında ileride daha geniş bir yazı yazacağız.
Alışılmış bazı manasız aydınların dışında yabancıların karşısında dalkavukluktan çok hücum taktiğini gütmüştür. Bir Alman politikacı heyetini nasıl haşladığını hatırlıyorum. Siyasi hayatında da öyleydi. Kimseye fazla taviz vermezdi. Nermin Hoca’nın bulunduğu muhitte onun başlıca okul arkadaşlarını tanıdım. Mübeccel Kıray’a bir kız kardeşten daha çok bağlı ve vefalıydı. O dönemin Ankara’sında okumak ve büyümekten dolayı talihli sayılırım.
Bu sıralar 100. yaşını kutlayan hocaya; inkılapçı Türkiye’nin canlı tanığı, yaşayan çınarı olarak bakmalıyız ve onu dinlemeliyiz. Mutlu yıllar Hocam."