Salı günü evinde hayatını kaybeden psikolog ve yazar Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, İstanbul'da toprağa verildi. Abisi Şahin Cüceloğlu, "6 ay kadar önce rahatsızlandı, doktorlar sakin bir yaşam süreceksin dedi. Ama Doğan Bey bana dedi ki, 'Ben Türk toplumuna hizmetten vazgeçmeyeceğim'" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu, salı günü Beşiktaş'taki evinde hayatını kaybetti. 83 yaşında vefat eden Cüceloğlu için, Beşiktaş'taki Levent Afet Yolal Camii'nde cenaze töreni düzenlendi. Cüceloğlu'nun Türk Bayrağına sarılı tabutu, camiye getirildi. Eşi Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğlu, ailesi, yakınları ve sevenleri Cüceloğlu'nun tabutu başında gözyaşı döktü.
Cenaze törenine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AKP İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun da arasında olduğu isimler katıldı.
Cenaze namazının kılınmasının ardından Cüceloğlu'nun tabutu omuzlanarak cenaze aracına kondu. Tabutu omuzlayanlar arasında Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Kalın, Bakan Selçuk ve Vali Yerlikaya da vardı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğu'na taziye dileklerinde bulundu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da taziye dileklerini iletti. Kalın, Cüceloğlu'na, "Allah rahmet eylesin. Mekanını cennet eylesin. Cumhurbaşkanımız da taziyelerini iletiyorlar. Rabbim mekanını cennet eylesin. İnşallah orada buluşmayı nasip eylesin. Ardından bu kadar insanın rahmet okuduğu güzel insan. En önemli vasfı buydu. Bilim insanlığının yanında herkes onu hayırla yad etmeye devam edecek. Eserleriyle, çalışmalarıyla, öğrencileriyle inşallah güzellikler bırakmaya devam edecek. Allah gani gani rahmet eylesin. Sizlere de sabrı cemil ihsan eylesin" dedi.
Cenaze töreninin ardından konuşan İbrahim Kalın, "Daha iyi nasıl insan olabiliriz sorusu üzerine Amerika'da, Türkiye'de pek çok bilimsel çalışmalar yapmış, onlarca makaleye, kitaba imza atmış, birçok konuşmalarıyla, seminerleriyle insanımızın ruh dünyasına, aklına, gönlüne hitap edebilmiş kıymetli bir bilim insanıydı. Bütün bunların yanında her zaman dünyaya açık ama yerli ve milli bir insandı. Anadolu topraklarından, Anadolu irfanından hep beslenerek çalışmalarını ortaya koymuş biriydi. Cumhurbaşkanımızın taziye dileklerini ailesine ilettim. Bu vesileyle kamuoyuna da iletmek isterim" diye konuştu.
"Hatırasını yaşatmak görevimizdir"
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise şunları söyledi:
"Bizim bir tanışıklığın ötesinde mesaimiz oldu ve kendisinin hatırasına çok çok büyük bir hürmetimiz var. Öğrencilik yıllarımızdan itibaren bize öncülük yapan, liderlik yapan, eğitim alanında, psikoloji alanında bizim yetişmemizde çok büyük katkısı olan bir büyüğümüz. Ve nadir bir şahsiyet olarak insanları kalbiyle okuyabilen, kalbiyle görebilen bir şahsiyet. Daha önce rahatsızlık geçirmesine rağmen, çok sakin bir hayat geçirme tavsiyesi hekimler tarafından verilmesine rağmen kendisi bu millete, çocuklara hizmetten asla geri durmayacağım diyerek buradaki gücünü, öncülüğünü gösterdi ve bize bin yıllık bir irfandan süzülen bir ayna tuttu. Ve o aynada kendimizi görebilmemiz için; işte burası, işte şu taraf diyerek yol gösteren, yön gösteren, bütün bu çalışmalarında her şeyin iyi tarafını gören, karamsarlığı bir şekilde reddeden ve insanlara umut aşılamayı somut olarak ortaya koyabilen çok özel bir kimlik, kişilik. Kendisinin hatırasını yaşatmak bizim ödevimizdir. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Biz arkasında ödevlerimizi yapmaya devam edeceğiz."
"Kendisi ikinci planda, toplum ön plandaydı"
Abisi Şahin Cüceloğlu da, "Doğan Bey'in yaratılış olarak insan ruhuna önem veren; maddiyata, paraya, gösterişe değil insanlığa ve dostluğa önem veren, iç zenginliğe önem veren bir yapısı var. Onu babamdan aldı. Doğan Bey'de de o yetenek olduğu için, bu yeteneğini keşfetti ve Türk toplumuna yön gösterdi. Kendi ikinci planda, toplum ön plandaydı. Kendi yorulduğunun hiç farkında değil. Esas onun için toplum, insanlar önemliydi. Sağlığına önem vermedi. 6 ay kadar önce rahatsızlandı, doktorlar sakin bir yaşam süreceksin dedi. Ama Doğan Bey bana dedi ki, 'Ben Türk toplumuna hizmetten vazgeçmeyeceğim' ifadelerini kullandı.
"Psikolojinin feneriydi"
Psikolog ve Yazar Üstün Dökmen de cenazeye katıdı. Dökmen, "Doğan Cüceloğlu hocamdı, abimdi, meslektaşımdı, dostumdu. Onunla birlikte Türkiye Cumhuriyeti psikoloji feneriyle çok iyi aydınlandı. O Türkiye'de psikolojinin feneriydi. Fenerimiz söndü ancak ışığı devam edecektir" dedi. Cüceloğlu'nun cenazesi törenin ardından, Aşiyan Mezarlığı'nda defnedildi. (DHA)
TIKLAYIN - Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nun ölüm nedeni belli oldu
TIKLAYIN - Psikolog Doğan Cüceloğlu yaşamını yitirdi
Doğan Cüceloğlu kimdir?
İletişim psikolojisi uzmanı Doğan Cüceloğlu, kırktan fazla bilimsel makalesi ve çok sayıdaki kişisel gelişim kitabı ile tanınıyor.
Mersin'in Silifke ilçesinde 11 çocuklu bir ailenin 11. çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve ortaokulu orada bitirmiştir. Ankara ve Kırklareli'de liseyi bitirip İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olan Cüceloğlu, ABD'de Illinois Üniversitesi'nde Bilişsel Psikoloji doktorasını yapmıştır.
Türkiye'de Hacettepe Üniversitesi iӀe Boğaziçi Üniversitesi'nde çalışmış, Fulbright bursu ile Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi'nde ziyaretçi öğretim üyesi olarak bir sene görev almıştır.
1980-1996 yılları arasında ABD'deki Fullerton şehrinde California Eyalet Üniversitesi'nde görev yapmıştır. 1996'dan bu yana Türkiye'de üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, ana-babalara ve iş adamlarına yönelik seminerler, konferanslar ve atölye çalışmaları düzenlemiştir.
Cüceloğlu, kişisel web sitesinde 'yaşam yolculuğu'nu şu sözlerle aktarmıştı:
"On bir çocuklu bir ailenin on birinci çocuğu olarak Mersin'in Silifke kasabasında doğmuşum. On yaşındayken annemi kaybettim ve ölümün ne demek olduğunu anladım: artık onu bir daha hiç göremeyecek, dokunamayacak, naz edemeyecektim.
Silifke'de en yüksek dereceli okul olan ortaokulu bitirdikten sonra subay olan ağabeylerimin yanında Ankara ve Kırklareli'nde okudum ve Kırklareli Lisesi'nden mezun oldum. Kırklareli lisesinde ilk aşk şiirimi yazdım.
Ankara Atatürk Lisesi'nde edebiyat ve kompozisyon öğretmenim olan Cahit Okurer bir gün ne olmak istediğim sordu; mühendis olmak istediğimi söyledim. Bilim adamı olmak istemez misin, dedi. Onun etkisi altında İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü'ne yazıldım ve oradan mezun olduktan sonra ABD'de Illinois Üniversitesi'nde doktoramı yaptım. Uzmanlık alanım iletişim psikolojisidir.
Amerika'da doktora öğrencisiyken, benim gibi doktora öğrencisi olan Kaliforniya'da doğmuş büyümüş Emily ile tanıştım ve evlendim. On bir yıl süren evliliğimizde üç çocuğumuz oldu: Ayşen, Elif ve Timur.
Evlendiğimde ne kendimi tanıyormuşum, ne de evliliğin ne olduğunu. Silifke'de büyürken çevremde gördüğüm evlilik, koca, baba modelleriyle Kaliforniya'da büyümüş feminist bir Amerikalı kıza kocalık yapmaya çalıştım. Sonuç: hem ben çok ıstırap çektim hem de Emily'e acı çektirdim. Benim şimdi yüreğimi en çok yakan çocuklarıma verdiğim acılar. Onlardan dört yıl ayrı yaşadım.
Yaşadığım acılar her şeyi bilmediğimi, öğrenmem gereken çok şey olduğunu gösterdi ve yalnız bilgi yönünden değil, insan olarak gelişmem gerektiğine ikna oldum.
Kendimi geliştirme süreci içinde kitap yazmaya başladım; ilk kitabım İnsan İnsana bu sürecin ilk ürünüdür. Gelişim süreci içinde kazandıklarımı kitaplar yoluyla paylaşmaya devam ediyorum.
Amerika'daki görevimden emekli olup ayrıldıktan sonra Türkiye'de kitap yazmayı sürdürdüm. Kitap yazmanın yanı sıra konferanslar ve seminerler verdim, televizyon programlarına başladım.
Şu devrede önceliğim kitap yazmak. Şu ana kadar kendi yazdığım onüç kitap var, bunlar hakkında kitaplar bölümünde bilgi alabilirsiniz. Bir de benim yaşamımın anlatıldığı, Canan Dila tarafından yazılmış bir kitap: İnsanı Ararken."