T24 Podcast
Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Prof. Dr. Işıl Ergüvenç Karakaş’ın 2011 yılında hayat hikayesini anlattığı gazeteci ve medya ombudsmanı Faruk Bildirici, bu kaydı T24 için yeniden düzenledi.
Faruk Bildirici’nin Türkiye’yi temsilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne seçilen ilk kadın yargıç olan Prof. Dr. Işıl Ergüvenç Karakaş ile konuştuğu 2011 yılı, Karakaş Ergüvenç’in görevindeki üçüncü yılıydı. 13 yıldır Faruk Bildirici’nin arşivinde duran ses kaydı, Ergüvenç Karakaş’ın Türkiye’den gelen dosyaların sayısının artmasına ve bazen Türkiye aleyhine karar vermek durumunda kalmasına üzüldüğünü anlatıyor.
Geçen ay yaşamını yitiren Prof. Dr. Işıl Ergüvenç Karakaş’ın Siyasal Bilimler Fakültesi’nden Hukuk Fakültesi’ne, yardımcı dekanlıktan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlığına uzanan yaşam öyküsünü kendi sesinden dinliyoruz.
Prof. Dr. Işıl Ergüvenç Karakaş’ın hayat öyküsünden öne çıkan bazı bölümler şöyle:
“Ben uluslararası hukuk profesörüyüm, hem Avrupa Birliği hukuku, hem de insan hakları hukuku uzmanlık alanım. Tabii teorik olarak bilmek çok farklı. Şimdi mutfaktayım, gerçekten zormuş. Tecrübeli hakimler, bu süreci çabuk atlattığımı söylüyorlar.”
“Hükümet, AİHM için gönderdiği ikinci liste de geri çevrilince yeni bir arayışa girdi. Ben de hükümet çevrelerine “Ben bu işi iyi biliyorum neden ben aday olmayayım” dedim. Eser Bey de karısı için kulis yapıyor herhalde. O da gidip TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’a söylemiş. Çünkü kadın aday bulmakta problem yaşıyorlardı. Türkiye’de maalesef iki dil bilen ve hukukçu olan çok fazla kadın yok.”
“İnsan hakları hakimi olarak insanın ruhunu sızlatacak olaylarla karşılaşıyoruz. Dosyalarda işkence veya kötü muamelenin izleri en ince detaylarına kadar yer alıyor. Artık o alanlarda medikal eksper oldum diyebilirim. İnsanı rahatsız edecek, gece uykusuna girebilecek konularla baş etmeye çalışıyorsunuz.”
“Türkiye’nin aleyhine karar verirken elbette üzülüyorum ama verdiğimiz kararların iyi bir sonucu oluyor, Türkiye hukukunu sözleşmeye uyduruyor, yasalarını değiştiriyor ama uygulamada öncelikle zihniyet değişimi şart.”
Faruk Bildirici - Işıl Ergüvenç Karakaş
“Türkiye’den gelen davaların en az yüzde 40’u, yargılama veya tutukluluk sürelerinin uzunluğundan. Yargıtay’ın tutukluluk süresini on yıl olarak kabul etmesi bence yanlış bir yorum.”
“Mutlaka tutuklu yargılamak zorunda değilsiniz. Son çaredir tutuklamak. Kaçma şüphesi de tutuklama gerekçesi olamaz. Devlet sanığı kaçırtmayacak.”
“AİHM’de, en fazla ifade özgürlüğü ihlalinden mahkum olan ülke Türkiye. 175 davada mahkum olmuş bugüne kadar. Hemen arkamızdan gelen Avusturya’nın 32, Fransa’nın 16 mahkumiyeti var.”
“Hep demokrat, insan haklarından, özgürlüklerden yana oldum. Şiddete karşıydım. Sol ideolojinin insan hakları yaklaşımı bana uygun gelen bir görüş değildi. Abant Platformu toplantılarına da tamamen akademik bir bakış açısıyla katıldım.”
“Türkiye’den gelen türbanla ilgili başvurular Leyla Şahin kararı doğrultusunda geri çevrilir. Bugünden sonra ne gelebilir? Başı açık bir kız “Türban takanlar benim üzerimde baskı oluşturuyor” deyip davası bize kadar gelirse o zaman AİHM tekrar bakar.”
“Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı ise, Almanya ve İspanya’daki gibi işlerse Türk hukuk düzenine büyük katkı sağlar. Bakın İspanya’nın nüfusu 40 milyon dolayında ama oradan AİHM’e gelen dosya sayısı yılda 30-40’ı geçmiyor.”